Muhammed İkbal Rahmetullahi Aleyh’in Cavidname’sinden Alıntılar…

 Muhammed İkbal Rahmetullahi Aleyh’in Cavidname’sinden Alıntılar…

001-      Âşık mısın? Mekândan mekânsızlığa yürü

Kendine haram kıl şu korktuğun ölümü

Ey mezar içinde ölü gibi yatan sen

Dirilmek mümkün Sûr borusu ötmeden!

002-      Güzel yüzün ne ihtiyacı var süse, sürmeye.

003-      Yalnız aşk, bütün kâinata kâfi gelir.

004-      Kalp hikâyesi anlatılır mı hiç? Dert ciğerden bile gizlenir!

005-      Ya güzelliğin usûlünce yaşa

Alçaklığın utancıyla öl veya…

006-      Aşk, hem kıvılcımdır hem de külün kendisi…

007-      Mümin takılıp kalmaz sıfatlara

Mustafa razı olmadı Hak'tan gayrısına…

008-      Ben bir avuç çöp topladım kendimi yakayım diye; gül, gülistanda bir yuva kuracağım zannetti.

009-      Yeryüzü Allah’ü Teâlâ'nın mülküdür; ey köy ağası! Ver şu nükteye kulak

Rızkı ve mezarını al, toprağı bırak!

010-      Cândadır aşk, gözde ki bakmak gibi, içte, hem dışlarda, tek söz sahibi…

011-      Dünya insanoğlunun içine sığar da insanoğlu bir türlü sığamaz bu dünyaya!

012-      Acı acı feryad ettim, ama hiç yankı çıkmadı. Âdemoğluna bir yaren nerede bulunur?

013-      Müminin alametini söyleyeyim mi ben sana?

Ölüm anı gelince tebessüm belirir dudağında!

014-      Ey yolcu! Ruh ölür bir makamda durmakla

015-      Canlanır sürekli uçup mesafe almakla

016-      Ben faniyim beni ebedi yap! Beni topraktan kurtararak semavi yap!

Bana söz ve amelde istikrar ver, yol mukimdir ama yürüyüş ver.

Şu söylediklerim başka bir âlemden; bu kitap başka bir göktendir.

Ben bir deryayım, dalgalanmamak benim için bir hatadır. Benim derinliklerimi bilen nerededir?

017-      Âlem renklerden oluşmuş ve renksizdir Hak;

Âlem nedir? İnsan nedir? Nedir Hak?

018-      Duydun mu Mustafa’nın şu hadisini?

019-      “Hak dini dünyaya garip geldi!”

020-      Yıllarca dünyada her yeri gezdim

Zenginin gözünde pek yaş görmedim.

021-      Ayırabiliyorsan iyiyi ve kötüyü,

Oduna, taşa, toprağa bağlama gönlünü…

022-      İlim, düşünmekte makamını bulur,

Aşkın yuvası ise, uyumayan kalptir...

023-      Söyle nasıl cezalandırayım seni

Dileğin zincire vurulmak mı asılmak mı?

Yol kesmenden bıkıp usandı;

Denizlerin o tükenmez zenginliği…

024-      Bilginin sonu yok olmak mı?

Yaşam, yoklukta huzur bulmak mı?

025-      Tecelli olmadan hayat derttir;

Akıl, mehcuriyet, din mecburiyettir…

026-      Dünya Bir Mezarlık...

Ey mezar içinde ölü gibi yatan sen,

Dirilmek mümkün, Sur borusu ötmeden!

027-      Ey arayış derdi kendine verilmiş olan,

Bahset biraz şiirin anlamından!

028-      Kumru bir avuç kül, bülbül renk kafesi,

Hey inleyiş! Yanmış ciğerin nedir alameti?

029-      Ruhumuz aramaktan zevk alır.

030-      Bu beden ruhumuzla ortak değil,

Bir avuç toprak uçmaya engel değil…

031-      Yaşamdır senin ölümün, insanlık için,

Bekle de gör nedir akıbetin?

032-      “Aşktan nasibi olmayan ilim, fikirler tiyatrosundan başka bir şey değildir.”

033-      İnsan insana saygı gösterirse insandır.

034-      Kur'an'ı Kerim,

Ruha işleyince o ruh değişir,

Ruh değişince dünya da değişir…

035-      Kendini açığa vurmaktır yaşam,

Vuruş gücünü sınamaktır yaşam!

036-      Akıl her dem aşk ilen,

Aşk, akıldan aldı, bir muhkem esâs,

Aşk, akıl, bir yerde birlik olsa ya;

Başka âlemlerde ressam olmada!

037-      Kendi yazgısından habersiz olan kişinin,

Toprağı yoldaş olamaz ruh ateşinin…

038-      Bu asırda akıl, ayak zinciridir; benim sabırsız ruhum nerededir?

039-      Akıl dağı bölmeye uğraşıyor veya onun etrafında dolaşıyor.

Dağ̆ aşk için bir saman parçası gibidir. Gönül, yolda balık gibi hızlı gidiyor.

Aşk, mekânsızlığa taarruz etmek demektir, mezarı görmeden bu dünyadan ayrılmak demektir.

Aşk, hem kül hem de kıvılcımdır; onun işi din ve ilimden yükselir…

040-      Âşık mısın? Cihetlerden cihetsizliğe koş̧! Olumü kendin için haram et!

041-      Dost Olarak Allah Yeter...

İnledim, ağladım bir ses gelmedi

Âdemoğlunun dostu acep nerde var ki?

042-      Âlem renklerden oluşmuş ve renksizdir Hak,

Âlem nedir? İnsan nedir? Nedir Hak?

043-      Her nerede benlik, zevk ve arzusu varsa,

Yükseldi bir nara :"Ben başkayım, sen başka…

044-      Nazınla incitme beni daha fazla git dedin,

İşte o “incitme beni fazla” demendir arzum,

Ey akıl, sevda etkisiyle şuursuz sözler söyle!

Ey aşk, perişan nüktelerdir arzum…

045-      Uzun yol iki adımdır aşk için,

Yorgunluk, duraksama yok bu yolcu için…

046-      Yankı bulmaz ağlasam ben inlesem,

Nerde yoldaş bulsun Âdemoğlu hem?

047-      İnsan, aklın zincirlerinden vazgeçip Mecnunun haline gelir ki, durmadan çöl ve dağlarda sevgili Leyla'sını aradı: bu sembol, mutasavvıflar tarafından sayısız defalar ilahi maşukunu arayan kalbin bir misali olarak kullanılmıştır.

048-      Sığmaz " Allah Hu" diyen kimse,

049-      Bu dört yönlü dünyanın düzenine!

050-      Günlerden olmayan gün ne güzeldir!

Gün ki, onun sabahının ne öğlesi ne akşamı var!

051-      İnsan için, serili olmayan zamana erişmek en yüksek maksatlardan biridir. Âşık ve ârif, bir an için bu mutlak zamana kavuşabilir. Bergsonun intuition mefhumu, kalbin Mutlak Olanla temas edip bir ilham anında bütün hakikati birden tutması (bk. Enver s. 20) burada her türlü mistisizmin gayesiyle birleşiyor.

052-      Büyük Alman mistik şairi Aengelus Silesius bunu bir beytinde pek isabetli beyan etmiştir: “Zamanı terk ederek kendimi Allah'ta, Allah'ı kendimde toplayınca ben kendim ebediyet olurum”.

053-      Niçin, kendi vaktinden gafil olarak oturuyorsun? Hesabı, sene ve aydan olmayan zamanı bul!

054-      Ölümden evvel, dünyevî hayatın şartları olan mekân ve zamandan kurtulan insan, dünyevî ölüme de artık önem vermeyecektir.

055-      Kendi esrarını bilmeyen insan, kendi sazını çalamaz.

056-      Tek Kurtuluş Yolu...

İbret gözüyle bakarım Avrupa'ya,

Ey onun taklidinin esiri olan! Özgür davran,

Kur'an'ın eteğine yapış, özgürlüğünü kazan!

057-      Varlık ömürlerce kendi etrafında dönerdi, bir tek sabırsız ruh husule gelsin diye.

058-      Günlerden olmayan bir gün ne güzeldir! O gün ki, onun sabahının ne öğlesi var ne akşamı!

059-      İblisi aldatmak zor bir şeydir; çünkü o, kalbin mekânında gizlidir.

En iyisi, onu Müslüman yapmak olurdu, onu Kuran'ın kılıcıyla öldürmek olurdu!

060-      İblis, insani kuvvetlerle öldürülmez; yalnız ilahi aşk ile ilahi söz vasıtasıyla onu yoldan döndürmek belki mümkün olabilirdi; o zaman onun aklı ve bütün kuvvetleri dinin uğruna çalışabilirdi. Mevlana'nın bir beyti bu hususta hatıra gelebilir:

Eğer dev âşık olursa, ...Cibril olur ve onun devliği ölür.

061-      kötü kuvvet, aşk sayesinde iyi olabilir hatta psikolojik bir kanuna göre, en şiddetli düşman, en şeytani varlık aynı nisbette en müspet sıfatları kazanabilir. -Mevlananın isabetli bir kelime oyunu ile: bir Yezit, böyle bir ilahi aşk vasıtasıyla Bayezit gibi büyük bir evliya haline gelebilir. İşte ilim de, bu aşka yaklaşınca, bütün dünyaya fayda getirebilir.

062-      Metaımız bizim kendimizden diyen

Ey cahil, bu bütün mülk Rabbimizden!

063-      Gırtlağında hoş ve güzel nağmeler varken,

Nice sürer kurbağa gibi çamurda inlemen?

Bin üzerine zamanın ve mekânın,

Çöz bağını şu dolaşmış zünnarın…

064-      Canım Firavun'dan da bıktı, zulmünden de; İmran oğlu Musa'nın yüzündeki nuru istiyorum ben.

065-      Soma sema (Vücut hapishanedir.)... (Eski Yunan Sözü)

066-      Sen ateşsin, âlemin bezmini (meslisini) yak, diğerlerini de bu ateşle tutuştur...

067-      "Ey emanetten habersiz olan emanetçi,

Üzülme, bir gözden geçir hele kalbini!

068-      "Arz Allah'ındır!" sözünün manası aşikâr,

Bunu görmeyen kişi olur günahkâr!

069-      İnsan Aldanır...

Gülün dal, yaprak, renk ve kokusu aynı,

Güzelliğine bülbülün yaktığı ağıt aynı,

Onun renk ve koku tılsımından kurtul,

Dış görünüşü bırak, manaya yol bul!

070-      Dünya insanoğlunun içine sığar da;

İnsanoğlu bir türlü sığamaz dünyaya!

071-      Dünyayı ele geçiren milletin kalbinde

Din ve vatan kargaşası gelişmekte!

Kesin bilgi zayıflığında ruh ölmüş bedende

Dinin gücünden bir şey beklememekte

Türk, İran ve Arabistan Batı'ya bağlanmış

Herkes Batı'nın oltasına takılmış kalmış!

Batı'nın emperyalizmi Doğu'yu yıkmış,

Kominizim dinin parlaklığını çalmış!

072-      İnsanın zihnini zorluyor?

Yenileşmeye çağıran Mustafa (Sallallahü Aleyhi Vesellem)

Dedi: "Yeni boya lazım eski tabloya!

Değişmez Kâbe’nin yaşam giysisi

Gelmezse Avrupa'nın adet ve prensipleri!"

073-      Uyan Ey Ümmeti Muhammed Uyan! (Sallallahü Aleyhi Vesellem)

Hem müjdeci, hem uyarıcı bir ulusa,

İhtiyaç duyuyor bu yaşlı dünya…

074-      Ben, kendi asrımla savaşmaktayım.

075-      Kendine uymamak senin imanın olunca, kendi fikirlerinin âlemi senin hapishanendir

076-      Rahat arayışı dünyada put yapmaya sebep oldu,

Umutla dolu ruha karşı, aşk yapmakta hile…

077-      Benim içim, atsız ve ordusuz bir muharebedir; onu benim gibi gören görüyor.

078-      Vücut diyor ki: yolun tozuna bak!

Ruh diyor ki: âlemin genişliğine bak!

079-      Sevgisiz ilim ve hikmet, birer ölü,

Akıl bir ok, kaybetmiş yönünü,

Aç körün gözüne göster Hak cemalini,

Hz. Ali hâline getir Ebû Leheb’i!

080-      Kadın

Yaşam ateşini korur kadın,

Levhasıdır yaratılışı yaşamın sırlarının!

Ateşimizi kendi ruhuna katar,

Cevheri, toprağı insan yapar,

Yüreğinde yaşamın imkânları,

Sıcaklığıyla yaşamın sağlamlığı…

081-      Müslümanlar gibi bir kalbin varsa,

Kendi içine bak ve bir de Kur'an'a,

Onun ayetlerinde yüzlerce yenidünya,

Asırlar dolanmış onun her anına!

Onun bir dünyası çağımıza bedel,

Göğsünde sezgi sahibi gönül varsa gel,

Mümin kul, Allah ayetlerindendir,

Her dünya onun üzerinde giysi gibidir,

Üstündeki bir dünya eskidiğinde

Kur'an diğer bir dünyayı verir üzerine!

082-      Saygı!

Göklerden yücedir insanın makamı,

İnsana saygıdır kültürün esası…

 

Muhammed İkbal “Cavidname”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)