Tafsili İmanın Dereceleri ve İman Esasları
Tafsili İmanın Dereceleri ve
İman Esasları
1)
Tafsili
imanın birinci derecesi şu üç büyük esasa inanmaktır:
a) Allah Teâlâ'nın varlığına,
birliğine, yegâne yaratıcı ve tek Mabûd olduğuna,
b) Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi
Vesellem'in Allah'ın kulu ve son Peygamberi olduğuna,
c)
Ölümden
sonra dirilmenin (ba'sü ba'de'l-mevt), ahiretin ve ahiret ahvâlinin (Cennet ve
nimetlerinin, Cehennem ve azabının ve oradaki diğer gerçeklerin) hak ve gerçek
olduğuna yakinen inanmaktır.
2)
Tafsili
imanın ikinci derecesi; "Âmentü'de ifadesini bulan altı iman esasına;
Allah'a, Meleklerine, (bütün) kitaplarına, (bütün) peygamberlerine, ahiret
gününe (ve ahiret ahvaline) ve kaza-kadere (hayır ve şerrin Allah'dan- O'nun
yaratması ve takdiri ile olduğuna) kesin olarak inanmaktır. Bu esaslar,
Kur'an-ı Kerim'de birçok ayetlerde belirtilmiştir.[1]
Hz. Ömer Radiyallahü Anh'ın
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'den naklettiği meşhur "İman,
İslâm ve İhsan" hakkındaki uzun hadisinde "Kaza ve Kadere iman"
ayrıca zikredilmiştir. Bu hadis, -Sünen-i Ebû Dâvud hâriç- Kütübü Sitte'de
mevcut olup, tevatür derecesine ulaşmıştır. Bu bakımdan bütün İslâm âlimlerince
"Kaza ve Kadere İman", iman esaslarından kabul edilmiş, Ehl-i Sünnet
mezhebinin ana kitaplarında yer almıştır.[2]
3) Tafsili imanın üçüncü ve en
yüksek derecesi, Resulullah Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem'in, Allah
Teâlâ tarafından "Kitap" ve "Sünnet" ile tebliğ ettiği
kesin olarak bilinen ilâhî esas ve hükümlerin tamamına ve her birine ayrı ayrı
(murad-ı ilâhîye uygun olarak) iman etmektir. Daha açık bir deyimle; Allah
kelâmı olduğu tevâtür yoluyla ve kesin olarak bilinen Kur'an ayetleri ile
Peygamberimizin sahih hadislerinde zikredilen namaz, oruç, zekât ve hac gibi
farz ibadetleri; adam öldürmek, zina etmek, içki içmek, yalan söylemek gibi
haramları, hülâsa her türlü emir ve yasakları, iman. Amel ve ahlâk esaslarını
ve her biri ile ilgili dinî hükümleri gücü yettiğince öğrenerek bunların farz,
vâcip, haram veya helâl olduklarını tasdik etmek ve hepsinin hak ve gerçek
olduğuna ayrı ayrı iman etmek, İslâm'da tafsili iman derecelerinin en
yükseğidir. Ancak, imanın bu derecesine ulaşabilmek, çok geniş ve etraflı bir
ilim sahibi olmayı, yani aslî (itikadî) ve fer'î (fikhî amelî) bütün dinî esas
ve hükümleri ayrı ayrı öğrenip, herbirine irade ve ihtiyar ile inanmayı
gerektirir. Bu ise, ancak, bu nitelikte ilim ve iman sahibi olan âlimlere, din
bilginlerine nasib olur. O halde tafsili imanın dereceleri, her müslümanın
imkân ve yeteneklerine göre değişir. Gerçekte her şahıs, sahip olduğu ilim ve
kabiliyet ile orantılı olarak mükellef ve sorumludur. Bu bakımdan, genel olarak
herkes için farz kılman iman, imanın ilk derecesi sayılan "İcmali
iman"dır. Zira, İslâm dairesine ancak bu ana kapıdan girilir. Ancak,
bununla yetinilmeyerek, İslâm inançlarının ana unsurları olan iman esaslarını
güç oranında öğrenmek, onlara tereddütsüz inanarak iman derecelerinde yükselmek
her Müslüman için gereklidir. Böyle olan kimseler, takvâ yollarında ilerlemiş,
imanlarını kuvvetlendirmiş, olgunlaştırarak kemâle erdirmiş olurlar. [3]
---------------------
[1] el-Bakara: 2/177, 285;
en-Nisâ: 4/136.
[2] İman Esasları için bk.
"Allah'a iman," "Meleklere iman", "Kitaplara iman",
"Peygamberlere iman," "Ahirete iman" ve "Kaza-kadere
iman" maddeleri.
[3] Ali Arslan Aydın, Şamil
İslam Ansiklopedisi: 3/147-148.
www.ihya.org/
Yorumlar
Yorum Gönder