Tefeci Harun
Tefeci Harun
Herkes
tarafından sevilen bir kişiydi. Kimin bir derdi olsa ona gelir, o da dertlerini
dinler, elinden geldiği kadar dertlerini gidermeye çalışırdı. O yüzden adına
dert babası denirdi. Asıl adı Harun’du, ama onun asıl ismini kimse bilmiyordu.
Hatta geçmişini bile.
Geçmişi
kirli biriydi. Yapmadığı kötülük kalmamıştı. İnsanlara zulmetmekten zevk alır,
onları hor ve hakir görürdü. Geçimini tefecilikle kazanırdı. İnsanlara borç verir, borcu da kat kat faiziyle geri
alırdı. İşte onun geçmişi böyleydi.
Onun
tövbe edip iyi işler yapmasına sebep olan küçük bir çocuktu. O çocuğun babasına
da aynı zulmü yapmış, beş kuruşsuz bırakmıştı. Annesi de zaten hastalıklı
biriydi. Bu durumdan dolayı iyice düşkünleşmiş, bu durumdan dolayı da hayatını
kaybetmişti. Babası da üzüntüsünden aklını kaybetmiş, kendini dağlara vurmuştu.
Çocuk, annesinden sonra babasını da kaybedince sersefil bir şekilde ortada
kalmıştı.
Çocuk,
bakacak bir akrabası da olmadığı için sokaklarda kalıyor, ondan bundan para
dileniyordu. Sokakta kaldığı ve yaşı da küçük olduğu için yaşça büyük olan
diğer sokak çocukları bunu itip kakıyordu. Bu yüzden de üstü başı iyice
yırtılmış, kir pas içinde kalmıştı.
Onun
günlerinin çoğu açlıkla geçiyordu. Açlıktan dolayı baygınlık geçiriyor, kendine
gelince ağlaya ağlaya ‘Ah anam vah anam! Sensiz günlerim daha da kötüleşti’
diyordu.
Tefeci
Harun, bir gün yolda giderken o çocuğu gördü. O ağlıyor, ağlarken de aynı
sözleri söylüyordu.
Harun,
o çocuğu görünce duygulandı ve gözleri yaşardı. Hâlbuki bu yaşına kadar bir
damla bile olsa gözyaşı dökmemişti.
O
gaddar adam çocuğu görünce neden yumuşamıştı. Birden bire ne olmuştu da yufka
yürekli olmuştu. Aslında bu sorunun cevabı geçmişe dayanıyordu. O da
çocukluğunda aynı şeyleri yaşamıştı. O yüzden de çocuğu görünce kalbi
yumuşamış, bu yüzden de gözleri yaşarmıştı.
Tefeci
Harun, hüzünlü gözlerle çocuğa yaklaştı. Yere eğildi. Güler yüzle saçını
okşadıktan sonra ona:
‘Neden
ağlıyorsun çocuk? Hem senin bu halin ne böyle?’ diye sordu.
Çocuk, tanımadığı adama bakarak
iç geçirdi. Daha sonra ona başından geçen her şeyi anlattı.
Tefeci
Harun, çocuğu dinledikçe başından aşağıya kaynar sular dökülüyordu. Demek ki
onun annesi ve babası kendisi yüzünden ölmüştü.
O günden sonra tefeciliği
bıraktı ve bir daha o günlere geri dönmedi. Tövbe etti. Bu arada çocuğu yanına
alıp büyüttü. Bütün servetini de kötülük yaptığı insanlara dağıtıp helallik
istedi. Ondan sonra kötülük yaptığı muhiti terk edip başka bir yere göç etti.
Ondan sonra da insanlara iyilik yapmaktan geri durmadı.
Yazar:
Murat CANPOLAT
Yorumlar
Yorum Gönder