Hayır Yollarının Çok Oluşu Arapça Türkçe Hadisi Şerifler
Hayır Yollarının Çok Oluşu Arapça Türkçe Hadisi Şerifler
عن
أَبِي ذرٍّ جُنْدَبِ بنِ جُنَادَةَ رضي اللَّه عنه قال : قلت يا رسولَ اللَّه،
أيُّ الأعْمالِ أفْضَلُ ؟ قال : « الإِيمانُ بِاللَّهِ ، وَالجِهَادُ فِي
سَبِيلِهِ » . قُلْتُ : أيُّ الرِّقَابِ أفْضَلُ ؟ قال : « أنْفَسُهَا عِنْد
أهْلِهَا ، وأكثَرُهَا ثَمَناً » . قُلْتُ : فَإِنْ لَمْ أفْعلْ ؟ قال : « تُعينُ
صَانِعاً أوْ تَصْنَعُ لأخْرَقَ » قُلْتُ : يا رسول اللَّه أرَأيتَ إنْ ضَعُفْتُ
عَنْ بَعْضِ الْعملِ ؟ قال : « تَكُفُّ شَرَّكَ عَن النَّاسِ فَإِنَّها صدقةٌ
مِنْكَ على نَفسِكَ » . متفقٌ عليه .
Ebû Zerr Cündüb ibn Cünâde Radiyallahü
Anh şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü hangi amel daha üstündür? dedim.
“Allah’a iman ve Allah yolunda cihaddır” buyurdu. Bu sefer ben: Hangi esir ve
köleyi hürriyetine kavuşturmak daha faziletlidir? dedim. “Sahipleri yanında en
kıymetli ve değeri yüksek olanı” buyurdu. Cihadı ve köle azadını yapamaz isem
dedim. “İş bilene yardım edersin, iş bilmeyenin işini yaparsın” buyurdu. Ey
Allah’ın Rasûlü bunların hiçbirini yapamaz isem dedim. “İnsanlara zarar
vermekten sakınırsın bu da senin için sadakadır” buyurdu. (Buhârî, Itk 2;
Müslim, İman 136)
عن
أَبِي ذرٍّ رضي اللَّه عنه : قال النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « عُرِضَتْ
عَلَيَّ أعْمالُ أُمَّتي حسَنُهَا وسيِّئُهَا فوجَدْتُ في مَحاسِنِ أعْمالِهَا
الأذَى يُماطُ عن الطَّرِيقِ ، وَوجَدْتُ في مَساوَىءِ أعْمالِها النُّخَاعَةُ
تَكُونُ فِي المَسْجِدِ لاَ تُدْفَنُ » رواه مسلم .
Ebû Zerr Radiyallahü Anh’den
rivayet edildiğine göre Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Ümmetimin iyi, kötü tüm amelleri bana arzolundu, iyi işlerinin içinde gelip
geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılması da vardı. Mescitlerin
kirletilmesi ve o haliyle bırakılması da çirkin ameller arasında idi.” (Müslim,
Mesâcid 57)
أنَّ
ناساً قال : قال لي النبيُّ صلى اللَّه عليه وآله وسلم : «لاَ تَحقِرنَّ مِن
المعْرُوفِ شَيْئاً ولَوْ أنْ تلْقَى أخَاكَ بِوجهٍ طلِيقٍ » رواه مسلم
.
Ebû Zerr Radiyallahü Anh şöyle
demiştir: Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem bana şöyle dedi: “Kardeşini
güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa hiçbir iyiliği küçük görme!”
(Müslim, Birr 144)
عن
أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه: قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : «
يا نِسَاء المُسْلِماتِ لاَ تَحْقِرنَّ جارَةٌ لِجارتِهَا ولَوْ فِرْسِنَ شاةٍ »
متفقٌ عليه .
Ebû Hureyre Radiyallahü Anh’den
rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Ey müslüman hanımlar hiçbir komşu kadın komşusunun verdiği koyun paçası bile
olsa yaptığı iyiliği küçümsemesin.” (Buhârî, Hîbe 1; Müslim, Zekat 90)
عن
أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : «
الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسبْعُونَ ، أوْ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شَعْبَةً : فَأفْضلُهَا
قوْلُ لاَ إلَهَ إلاَّ اللَّهُ ، وَأدْنَاهَا إمَاطَةُ الأذَى عنِ الطَّرِيقِ ،
وَالحيَاءُ شُعْبةٌ مِنَ الإِيمانِ » متفقٌ عليه .
Ebû Hureyre Radiyallahü Anh’den
aktarıldığına göre Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “İman
yetmiş yahut altmış bu kadar şubedir. En yükseği لاَ
إِلَهَ إِلاَّ اللهُ = Allah’tan başka ibadet edilecek sözü
dinlenecek gerçek ilah yoktur sözüdür. En aşağısı ise eziyet verecek şeyleri
yollardan kaldırmaktır, utanmak da imandan bir bölümdür.” (Buhârî, İman 3;
Müslim, İman 58)
عن
أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه أن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال: «
بَيْنمَا رَجُلٌ يَمْشِي بطَريقٍ اشْتَدَّ علَيْهِ الْعَطشُ ، فَوجد بِئراً
فَنزَلَ فيها فَشَربَ ، ثُمَّ خرج فإِذا كلْبٌ يلهثُ يَأْكُلُ الثَّرَى مِنَ
الْعَطَشِ ، فقال الرَّجُلُ : لَقَدْ بلَغَ هَذَا الْكَلْبُ مِنَ العطشِ مِثْلَ
الَّذِي كَانَ قَدْ بَلَغَ مِنِّي ، فَنَزَلَ الْبِئْرَ فَملأَ خُفَّه مَاءً ثُمَّ
أَمْسَكَه بِفيهِ ، حتَّى رقِيَ فَسَقَى الْكَلْبَ ، فَشَكَرَ اللَّهُ لَه
فَغَفَرَ لَه. قَالُوا: يا رسولَ اللَّه إِنَّ لَنَا في الْبَهَائِم أَجْراً ؟
فَقَالَ: « في كُلِّ كَبِدٍ رَطْبةٍ أَجْرٌ » متفقٌ عليه .
Ebû Hureyre Radiyallahü Anh’den
rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı, nihayet bir kuyu bulup oraya
indi, su içip çıktı, bir de ne görsün bir köpek dilini çıkarmış soluyor ve
susuzluktan nemli toprağı yalıyordu. Adama kendi kendine bu köpek te tıpkı
benim gibi susamış dedi ve hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurdu ve mesti
ağzına alarak kuyudan çıktı, köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kimseden razı
oldu ve onu bağışladı.” Sahabîler: Ey Allah’ın Rasûlü bizim için hayvanlardan
dolayı sevap var mıdır? dediler. Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem de: “Her
canlı sebebiyle sevap vardır” buyurdular.
Bir başka rivayette: “Allah
ondan memnun oldu ve onu bağışlayıp cennetine koydu” denilmektedir.
Bir diğer rivayette ise şöyle
buyurulmaktadır: “Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek bir kuyunun etrafında
dolaşıp duruyordu. İsrailoğullarından ahlaksız bir kadın onu gördü hemen
çizmesini çıkardı, köpek için kuyudan su çekerek onu suladı, bu sebeble o kadın
bağışlandı.” (Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Selam 155)
عن
أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « لَقَد
رأَيْتُ رَجُلاً يَتَقَلَّبُ فِي الْجنَّةِ فِي شَجرةٍ قطَعها مِنْ ظَهْرِ
الطَّريقِ كَانَتْ تُؤْذِي الْمُسلِمِينَ » . رواه مسلم .
Ebû Hureyre Radiyallahü Anh’den
rivayet edildiğine göre Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Müslümanları rahatsız eden yol üzerindeki bir ağacı kesen bir kişiyi cennet
nimetleri içinde yüzer gördüm.” (Müslim, Birr 129) Başka bir rivayette ise
şöyle buyurulur: “Adamın biri yol üzerinde bir ağaç dalı gördü ve Allah’a yemin
ederim ki; bunu müslümanları rahatsız etmemesi için buradan kaldıracağım dedi
ve o ağacı kaldırdı, bu yüzden cennetlik oldu.” (Müslim, Birr 128) Başka bir
rivayette de şöyle denilir: “Bir adam yolda yürürken yol üzerinde bir diken
dalı buldu ve insanlara eziyet vermesin diye onu yoldan uzaklaştırdı. Bu yüzden
Allah ondan razı oldu ve onu bağışladı.” (Buhârî, Ezan 32; Müslim, Birr 127)
عن
أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه: قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : «
ألا أدلُّكَم على ما يَمْحُو اللَّهُ بِهِ الْخَطايا ، ويرْفَعُ بِهِ الدَّرجاتِ ؟
» قالوا : بلى يا رسُولَ اللَّهِ ، قال : « إسباغ الْوُضوءِ على الْمَكَارِهِ
وكَثْرةُ الْخُطَا إِلَى الْمسَاجِدِ ، وانْتِظَارُ الصَّلاةِ بعْدِ الصَّلاةِ ،
فَذلِكُمُ الرّبَاطُ » رواه مسلم
Ebu Hüreyre Radiyallahü Anh’den
bildirildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın günahları silmesine ve dereceleri yükseltmesine sebep olacak iyilik
ve hayırları size açıklayayım mı? Diye sordu. Sahabiler ise evet açıkla
dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Güç ve zor zamanlarda bile olsa abdesti tam ve
mükemmel almak, mescidlere gidişte adımları çoğaltmak, namaz-dan sonra ikinci
bir namazı beklemek. İşte bunlar hudutta nöbet bekleme gibi sevap kazandıran
işlerdendir.” (Müslim, Taharet 41)
عنْ
جابرٍ رضي اللَّه عنه قال: قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ما
مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْساً إلاَّ كانَ ما أُكِلَ مِنْهُ لهُ صدقةً ، وما
سُرِقَ مِنْه لَه صدقَةً ، ولا يرْزؤه أَحَدٌ إلاَّ كَانَ له صدقةً» رواه مسلم .
وفي رواية له : « فَلا يغْرِس الْمُسْلِم غرساً ، فَيَأْكُلَ مِنْهُ إِنسانٌ ولا
دابةٌ ولا طَيرٌ إلاَّ كانَ له صدقَةً إِلَى يَوْمِ الْقِيَامة
».
Cabir ibn-i Abdullah Radiyallahü
Anh’den rivayete göre Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Herhangi bir müslümanın diktiği ağaçtan yenen çalınan ve eksiltilen her şey o
ağacı diken için sadakadır.” (Müslim Müsakat 7)
Müslim’in diğer bir rivayeti
şöyledir: “Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş
yerse bu yenen şey kıyamete kadar o kimseye sadakadır.” (Müslim Müsakat 10)
Yine Müslim’in bir rivayeti
şöyledir: “Bir Müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insanın hayvanın
ve kuşların yedikleri şeyler o müslüman için sadaka olur.” (Müslim Müsakat 9)
عَنْ
عدِيِّ بنِ حاتِمٍ رضي اللَّه عنه قال : سمِعْتُ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم يقول : « اتَّقُوا النار وَلوْ بِشقِّ تَمْرةٍ » متفقٌ عليه
.
139-74 Adiy İbn-i Hatim Radiyallahü
Anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle
buyururken dinledim demiştir: “Yarım hurmayla da olsa cehennemden korunmaya
çalışın.” (Buhari Edeb 34, Müslim Zekat 66)
عن
أَبِي رضي اللَّه عنه ، عن النبى صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « عَلَى
كُلِّ مُسْلِمٍ صدقةٌ » قال أَرَأَيْتَ
إِنْ لَمْ يَجدْ ؟ قالَ : « يعْمَل بِيَديِهِ فَينْفَعُ نَفْسَه وَيَتَصدَّقُ » :
قَال : أَرَأَيْتَ إِنْ لَمْ يسْتطِعْ ؟ قال : يُعِينُ ذَا الْحَاجَةِ الْملْهوفَ
» قالَ : أَرأَيْت إِنْ لَمْ يسْتَطِعْ قالَ : « يَأْمُرُ بِالمَعْرُوفِ أَوِ
الْخَيْرِ » قالَ : أَرأَيْتَ إِنْ لَمْ يفْعلْ ؟ قالْ : «يُمْسِكُ عَنِ الشَّرِّ
فَإِنَّهَا صدَقةٌ » متفقٌ عليه .
Ebu Musa el-Eş’ari Radiyallahü
Anh’den rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem : “Her
müslümanın sadaka vermesi gerekir.” Buyurdu.
-Sadaka verecek bir şey
bulamazsa? dediler.
-Eliyle çalışır, kazanır, hem
kendisine faydalı olur hem de sadaka verir.” buyurdu.
-Buna gücü yetmez veya iş
bulamaz ise, denildi.
-Sıkıntıya düşmüş ihtiyaç
sahibine yardım eder, buyurdu.
-Bu da elinden gelmezse dediler.
-Kötülük yapmaktan uzak durur,
bu da onun için sadakadır, buyurdu. (Buhari Zekât 30, Müslim Zekât 55)
Yorumlar
Yorum Gönder