En Faziletli Üç Mescid
En Faziletli Üç Mescid
Yeryüzünün en faziletli mekânları camiler, camilerin de en
faziletlileri Mescidi Haram, Mescidi Nebevi ve Mescidi Aksa'dır. Bu üç camide
kılınan namazların diğer camilerde kılınan namazlardan çok daha fazla sevaplı
olduğu hadisi şeriflerde bildirilmiştir.
Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"(İbadet için) sadece (şu) üç mescide yolculuk yapılır:
Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksa..." (1)
Hac mevsiminin bütün heyecan ve canlılığıyla yaşandığı şu
günlerde, gerek hac ibadetinin yerine getirilmesinin şartı olarak, gerekse
teberrüken belli merkezlerin ziyareti ağırlıklı şekilde gündeme gelmektedir.
Yani müslüman gönül ve kafalar bu günlerde hep belli merkezler etrafında dönüp
durmaktadırlar. Bu vesile ile biz de yazımızı, Efendimizin "üç
mescid" veya kitaplardaki adıyla "şeddü rihal" hadisine ayırdık.
Gerçekler
Muhtelif rivayetlerini bir arada düşündüğümüz zaman hadisimizin
ortaya koyduğu hüküm niteliğindeki gerçekleri şöylece sıralamak mümkündür:
1. Bu üç mescid, diğer mescid ve ma'bedlerden üstündür,
faziletlidir.
2. Bu üç mescid için yolculuk yapmak meşrudur. Hadisimiz bunu
bilhassa teşvik etmektedir.
3. Bu üç mescidden başka herhangi bir mescid için yolculuk
yapmak gereksizdir.
Ortak Özellikleri
Hadisin kaynaklık ettiği hükümler üzerinde alimler çok detaylı
görüşler ortaya koymuşlardır. Biz bunlardan sarf-ı nazar ederek, hadisteki
yolculuk teşvikinin bu üç mescide tahsis edilmesinin hikmetleri üzerinde
duracağız. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, bu üç mescidin diğer mescidlere
üstünlüğü tartışma dışıdır ve bunun bazı ortak sebepleri de bulunmaktadır.
1. Bu mescidlerin üçü de peygamberler eliyle inşa edilmiştir.
2. Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa kıble, Mescid-i Nebî de din-i
mübîn-i İslâm'ın kuruluş merkezi, ilk mescidi, İslâm medeniyetinin ilk
müessesesidir.
3. Bu üç mescidi ziyaret, başlangıçtan beri tevhid ehlinin
büyüklerini ve onların hizmetlerini, mücadelelerini anmaya vesiledir. Böylece
mü'minlerin imanı, tarihî bir boyut kazanır. Önceki mü'minlerle beraber olma
şuur ve zevkini tadar. Ziyaretçi kendini tam bir dinî hava, saf, temiz ve yoğun
bir kulluk şuuru içinde hisseder, yenilenir. Bir başka ifade ile tarihi günde
yaşar, güçlenir, bilenir, dinçleşir.
4. Bu üç mescid, tevhid dininin şearindendir. Şearine (ibadet
vesileleri alamet-i farikalar) saygı göstermek de kelimetullahı i'la, yani
cihad etmektir. Bu merkezlerin ziyaretle imar ve ümranı, tevhid akidesinin
dünyaya yayılmasına çalışmak anlamını taşır.
5. Bir de tarihi gerçek vardır ki, Mescid-i Aksa, gerek musevî
gerekse, Hristiyanlarca değişmeyen kutsal ziyaret (hac) merkezi olarak hep
ziyaret edilegelmiştir. Mescid-i Haram da aynı şekilde Kâ'be ziyareti
dolayısıyla Hz. İbrahim'den bu yana uzak mesafelerden yaya veya binitli olarak
gelenlerce ziyaret edilmiştir. Mescid-i Nebî ise, Hz. Peygamberin hicretini
müteakip, müslümanlarca yolculuk yapılan aslî merkez olmuştur. Şu anda
Rasûlullah'ın kabr-i saadetlerini ihtiva etmesi bakımından, "O'nun
sağlığında ziyaret etmiş gibi" olmak için ziyaret edilmektedir.
Fazilet Sırası
Bütün mescid ve ma'bedlerden üstün olduklarında hiç şüphe
olmayan üç mescid'in fazilet açısından kendi aralarındaki sıralama hadisimizde
gösterilmiştir. Bu sebeple aynı sıra ile bu üç mescid'in her birine ait
müstakil özelliklerinden de kısaca söz etmek faydalı olacaktır.
Mescid-i Haram
Alimlerin ittifakı ile Mescid-i Haram efdal-i mesacid (dünyadaki
mescidlerin en faziletlisi) dir. Bunun da elbette sebepleri vardır. Önce ta
başlangıçtan beri, "insanların bir olan Allah'a kulluk etmeleri için vaz
edilmiş ilk ev olan Kâ'be" mescid-i haram'dadır. Kıbledir. Hac farizasının
yerine getirilebilmesi için varlığı zarurî merkezdir. Ayrıca Hz. Peygamber'in,
"şu benim mescidimde kılınacak bir namaz, Mescid-i haram müstesna, öbür
mescidlerde kılınacak bin namazdan daha hayırlıdır" buyurmuş olması da Mescid-i
Haram'ın en faziletli mescid olduğunun nassî delilidir.
Kâ'be ve onu çevreleyen Mescid-i Haram, zaman zaman tevhid dışı
anlayışların istilasına uğramış da olsa, temeli tevhid'in merkezi olmak üzere
atılmış ilk mukaddes ev'dir, beyt-i atîk'dir. Bunun için de ziyaret ve ibadet
için yolculuk yapılabilecek mescidlerin başında gelmektedir.
Medine İslâm toplumunda Mescid-i Nebî'nin yerini düşünmek, onun
müslümanlık ve müslümanlar açısından taşıdığı önem ve fazileti anlamak için
yetecektir. Koca bir İslâm tarih ve medeniyetinin odak noktası ve
"alemlere rahmet olarak gönderilmiş", örnek kul, "son
Resûl"ün sayısız hatıralarını saklayan ve bir görüşe göre "takva
üzere te'sis edilmiş mescid" (Tevbe Suresi, 108), Mescid-i Nebî'dir. O,
İslâm ile özdeşleşmiştir.
Hz. Peygamberin gerek kendisini ziyaret gerekse Mescid-i Nebi'de
kılınacak namaz hakkında varid olan hadisleri, bu mescid'in haiz olduğu önem ve
faziletin delillerini oluşturmaktadır.
Mescid-i Aksa
Enbiya makarrı, mirac'ta Hz. Peygamber'in ilk durağı olan
Mescid-i Aksa, yüzyıllar boyu inananların yöneldiği bir kıble olarak
yaşamıştır. Başlangıçta müslümanların da kıblesi olan Mescid-i Aksa, üç büyük
dinin ortaklaşa mukaddes bildiği bir merkezdir. Mescid-i Aksa çevresindeki
tevhid mücadelesi de oldukça yoğun ve çetindir. Hz. Süleyman'dan itibaren dinî
otorite ve yönetimlerin merkezi olan Mescid-i Aksa ve Kudüs, halen bu görevini
sürdürebilecek tarihi nitelik ve potansiyele sahiptir.
Abdullah b. Ömer (r.a.) in rivayet ettiği bir hadisi şerifte
belirtildiğine göre; Süleyman aleyhisselam Mescid'i Aksa (beyt-i makdis)nın
inşaasını bitirince Allah Teâlâ'dan üç dilekte bulunmuştur:
a. Kendisinden sonra kimselere nasib olmayacak bir mülk ve
saltanat
b. Allahın hükmüne uygun hüküm verme gücü ve kabiliyeti.
c. Yanızca namaz kılmak niyetiyle Mescid-i Aksa'ya gelenlerin
bağışlanması.
Hadisin devamında Hz. Peygamber'in şu açıklaması yer almaktadır:
"Cenab-ı Hak, Süleyman'a bunlardan ilk ikisini vermiştir.
Üçüncü dileğinin de kabul edilmiş olmasını umarım" (2).
Söylemeye gerek yoktur ki, bağışlanma (gufran) vesilesi olan her
şey teşvike, her yer de ziyarete değer.
Bu "üç mescid" hadisinde de vesile-i gufran olan üç
merkeze ziyaretin teşvik edildiğini, bunların dışında kalan mescidlerin
birbirlerine müsavi olduklarını, bir takım uydurma gerekçelerle bazı yer ve
yörelere üstünlük ve fazilet izafe edip oraların ziyaretini teşvik etmenin
doğru ve uygun olmayacağının pek açık bir şekilde belirlenmiş olduğunu
görmekteyiz. Hatta ulema, bu üç mescid dışında herhangi bir mescidde ibadet
etmeyi adamış olan bir kimsenin bu nezrini yerine getirmek için o mescide
gitmesine gerek olmadığını, bulunduğu yerdeki mescidde bu adağını yerine
getirebileceğini, bu "üç mescid" hadisinden çıkarmışlardır.
Netice
Hadisimiz, Müslümanların ziyaret ve ibadet için yolculuğu göze
almaları gereken sadece üç mescidin bulunduğunu, bunların da Mekke, Medine ve
Kudüs şehirlerinde olduklarını açıkça ortaya koymuş bulunmaktadır. Günümüz
şartlarında bu mescidlerden sadece ilk ikisini -kısıtlayıcı bazı kayıtlara ve
durumlara rağmen- ziyaret imkânı bulunmaktadır. Ancak üçüncüsü bir büyük
hasret, bir büyük acıdır.
Şu günlerde hac ibadetini yerine getirmek için mukaddes
topraklarda bulunan kaç müslüman, hadisimizde "yolculuk yapmaya
değer" diye kaydedilen Mescid-i Aksa'yı ziyaret etme imkânı bulabilmiştir,
ya da bulabilecektir?
Sanıyorum hadisimizin şimdi en büyük teşviki Mescid-i Aksa'nın
da Müslümanların ziyaretine açık tutulması yönündedir. Yani Kudüs'ü Yahudiden
kurtarmaya davet etmektedir...
Dipnotlar: (1) Buhari, Mescidü Mekke 1, 6; Savm 67; Sayd 26;
Müslim, hacc 415,511,512, Ebû Davud, menasik 94; Tirmizî, salat 126; Nasaî,
mesacid 10; Darimî salat 132; Ahmed b. Hanbel, II, 234,238, 278, 501; III, 7,
34, 45,51,53,64, 71, 75, 78, 93, VI, 7, (2) Nesai, mesacid 6: İbn Mace, İkame
196; Ahmed b. Hanbel II, 176.
Hz. Süleyman'dan itibaren dinî otorite ve yönetimlerin merkezi
olan Mescid-i Aksa ve Kudüs, halen bu görevini sürdürebilecek tarihi nitelik ve
potansiyele sahiptir.
Yorumlar
Yorum Gönder