Mektubat'tan Beyitler Hazinesi 6
Mektubat'tan Beyitler
Hazinesi 6
Olunca ilim sahibi
nefsine esir,
Onunla battığı
yerden kim çıkabilir?
Asıl mesele budur;
Geri kalanı boştur.
Boşa gider onun
şerhi cahillere,
Aşk gizlilik ister,
düşmesin dillere...
Onları anlattım ki
rağbet edile,
Yitirilip dalınmaya
hüzünlere...
Övebilmiş değilim, sözlerimle Muhammed'i;
Lâkin Muhammed'le sözlerim pek değerlendi.
Sen bize dil verip
de dilberi gösterdin;
Tilkiyi sofra diye
arslana gösterdin.
Siva boynunu 4
"Lâ" lafzıyla vurmadıkça;
"İllallah"
köşküne kurulamazsın hakça...
Nice seyredenler hep
uçup yürüdüler;
Dönüşte elleri
cepleri boş döndüler.
Gezersen sarhoşlarla
gelir sana örfleri;
Bu dahi olmasa,
yeter sana niyetleri.
O ki, tasdik etmez
sünneti, kitabı;
Susmak,
konuşmamaktır onun cevabı.
Gösterdim sana
hazinenin yolunu;
Ben eremedim, sen
yetişip bul onu.
Padişah çalarsa
kapışım kocakarının;
Sırrına şaşma ey
delikanlı bu alçalmanın.
Söylüyorum sana
ulaşması şart olanı;
Yorsa da al ondan
halis nasihat olanı.
Her erkek gelen,
olur mu merd-i meydan;
Her mülkü olan da,
olur mu Süleyman?
Sakın süslü şeylere
aldanmayasınız;
Çabuk değişir,
taydaşım bulamazsınız.
Koşsa bir zerre ömrü
boyunca talep ederek;
Hayır veya şer,
kendinde bulur giderek.
Bir gece arıyorum
saf, hoş mehtabı var;
Sana anlatacağım
tatlı masallar var...
Bundan ötesinin
beyanı ince;
Gizlemek pek hoş,
pek de güzel bence.
Şaşırtıcı bir
güzellik var şunda;
Din ve dünyanın
birlik oluşunda...
Sırların açılmasında
olmaz hiç yarar;
Güneş gibi zahir
olsa bize ne sağlar.
Bir kimse bulmazsa
Mevla’sı yolunda fena;
Nasibi olmaz onun
beka Rabbi yolunda.
Dostum, boşuna
değildir bunların hiçbiri;
Eşi bulunmaz acip
garip sözdür her biri.
Bir kimsenin, haberi
yoktur kendinden;
Gücü yeter mi söz
etsin öteden beriden.
O ki, bilmez hal-i
kiram, anlamaz meram;
Kısa kes sözleri,
sükût eyle vesselam.
(İmam-ı Rabbani
Kuddise Sirruh)
Yorumlar
Yorum Gönder