Örtümü Kendi Ellerimle Çıkardım!


Örtümü Kendi Ellerimle Çıkardım!



 ((Bu yazı, Mektup dergisinin vicdan azabı köşesinden alınmıştır. Bu kitap haline getirilerek Mektup Yayınlarından Vicdan azabı olarak ve Emine Şenlikoğlu'nun "Vicdana Azabı" adlı kitaplarında bulabilirsiniz.))

Orta üçüncü sınıfı okuyordum... Okulun sonlarına doğru İslami tesettüre girmiştim. Okul bitince daha güzel kapanacaktım. Hatta çarşaf giymeyi bil e o kadar istiyordum ki? Hem dinimi güzelce öğrenecek ve başkalarına da öğretecektim. Hem kendim okuyacak hem de talebe okutacaktım… Böyle düşünceler içinde zaman yine delice geçi vermişti farkında olmadan. Derken yılsonu geldi ve karnemi aldım. İki dersten kalmıştım… Fazla üzülmedim, her halde imtihanlara gürünce verirdim…

İmtihan günleri nihayet gelmişti. İşte benim azabım imtihan günü başlamıştı. Örtülü imtihana girmem yasaktı… Ne yapacaktım? Ben böyle düşünürken etrafımdakiler, beni benden çok daha iyi düşündüklerinden mükemmel(!) fikirlerini söylemden edemediler...

“İki ders bu nasılsa verirsin...” “diploma ilerde lazım olur” “Ne olacak canım, iki kere başını açacaksın. Sanki hiç açmadın mı?” “Hem sen kendin isteğinle açmıyorsun ki, kim açtırıyorsa günah onun olur.” “O kadar okudun hiç olmazsa sonunu getir…”

“Sen bir git belki de öğretmenler seni idare ederler, başını açtırmazlar. Bir dene bakalım?”

Evet, işte ben bu son söze dayanarak isteksizce okula gittim. İmtihan yerine girerek hemen müdahale edildi. “başını aç, öyle gir.”... “Açmazsam olmaz mı?” diyebilmiştim sadece… “Olmaz bu okulun kuralıdır...”Cevabını aldım… Daha fazla ısrar etmeye ne gücüm nede imanım vardı… Sesimi çıkaramadım. En yakın arkadaşım bile “Bir şey olmaz!” aç demesiyle, kendi ellerimle başımın örtüsünü aldım...

İşte bir dünyevi imtihanı kazanabilmek için ALLAH (Celle Celâlüh)'e böyle isyanda bulundum. Erkek öğretmenler, erkek öğrenciler vardı orada... ALLAH'IN onlardan gizlememi “FARZ” kıldığı saçlarımı kendim açarak teşhir oldum. Nasıl yaptım. ALLAH Celle Celâlüh “KAPAT!” emrini vermişti…

Ben de emre karşılık kendi cüzi irademle “AÇ!” emrini verdim ellerimle…

Oysa ben fetva makamında değildim? İslam insanların kendi mantıklarına göre yaşanamayacağına göre? Peki, ben bu kararı neye göre vermiştim acaba? Böyle bir saatlik isyan içinde ALLAH'IN yüce emrini hiçe saymış, çiğnemiş ve sahte ilahları sevince boğmuştum. Ban ne oluyordu ki, ben Kur'an dışına çıkıyordum? “Zorda kalınca başını aç!” emri hangi hadiste hangi ayette vardı? Ashap kadınlarının hangisi örtüsünü kendi eliyle kâfire vermişti? İslam tarihinde böyle bir olayın olmadığına ve İslam'a ek yapılamayacağına göre, ben bu fiilimle İslam dışına çıkmamış mıydım acaba? Demek ki, bu hareket İslami değil, isyanı bir hareket idi…

Bir saatlik isyandan sonra, bir leş halini alan bedenimi sürükleyerek eve geldim. Bu isyanın üzerimde büyük bir ağırlığı vardı… RABBİMİN emrini ihlal etmenin azabı!

Bilmem bundan daha büyük azap olabilir miydi? Bundan daha korkuncu düşünülemez herhalde? Ruhumun şimdi çektiği azap acaba ne zaman sona erecekti, ahrette çekeceğim azabın kaçta kaçıydı?
Eve girdim... Ablam merakla bana hemen sordu:
-Başını açtın mı?
-Evet…
-Yani başını açtın… Yalan mı diyorsun yoksa? Şaka mı?
-Sus! Üstüme gelme... Ben zaten yeterince sıkıldım…
-İmtihan nasıl geçti peki?
-Herhâlde kalırım!
-Asıl büyük imtihanı küçük imtihana girmekle kaybetmiş oldun. ALLAH seni denedi ve sen imtihanı kaybettin. Fransızcadan geçsen ne çıkar, ahreti kazanma imtihanından geçemedikten sonra? Diplomanı alsan ne fark eder, ahiret diplomasını kaybettikten sonra? Doçent, doktor, Prof. Olsan ne çıkar; İslam'dan taviz veren, tağuta boyun ve RESULULLAHIN Sallallahü Aleyhi Vesellem yolunda yürümeyen bir Müslüman olduktan sonra.
Bir saniye bile başörtüsüz kalmayı zillet, alçaklık ve şerefsizlik telakki eden İslam kadınlarını ağlattıktan ve gücendirdikten sonra “Müslümanım” demek abes kaçmaz mı?

-Peki, abla niçin imtihana girmeden söylemedin? O zaman girmezdim ama?
-“Bir şey söylememe lüzum yoktu. Zira İslam gerekeni söylemiştir. Emirler açık ve net şekilde meydandadır…

-Evet haklısın… Bilerek yaptım… Her şeyi biliyordum...
Doğruydu… Fakat olmuştu bir kere… Çekmiştim isyan bayrağını bir kere? Şimdi bu akan gözyaşlarım, bilmem benim isyanımın cezasını siler mi ahirette… Bu ALLAHIN Celle Celâlüh emirlerine karşı ihanetimin ahrette hesabını nasıl soracaktı acaba benden? Ya ALLAH bana “kulum” demezse? Ya PEYGAMBERİM Sallallahü Aleyhi Vesellem bana “Ümmettim!” demezse? Bir de ashap kadınları benden yüz çevirirse?

İşte böyle bütün ısrarlara rağmen ikinci imtihana girmedim... BAŞINI AÇARAK OKUYAN KARDEŞLERİM; bu hareket İslami değil isyandır. Başınızı açarak geçirdiğiniz zaman zarfında, Allah’ın ilahlığından çıkıp, nefsiniz ve diğer ilahların emrine girmiş oluyorsunuz. Zira bu emir Allah’ü Teâlâ’dan değil başkasında gelmiştir. Başka ilâhların emrine girmek Müslüman’ı kahretmeli… En büyük azabı diploma almadığımız için değil, sahte ilahlara boyun eğdiğimiz için çekmeliyiz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis