Kullukta Noksanlık
Kullukta Noksanlık
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“…Biz insana katımızdan bir rahmet
tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına
bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!” (Şûrâ, 48)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem
buyurdular:
“Şükür, imânın yarısıdır…” (Süyûtî, I, 107)
Hasan Basrî Rahmetullahi Aleyh şöyle demiştir:
İki günün eşit olursa bil ki sen kullukta
noksansın. Ona “bu nasıl olur?” denilince şöyle demiştir: Muhakkak Allah bugün
sana nice nimetler vermiştir. Sen de bu nimetlere karşı şükrü artırmalısın.
Allah Nemrut, Firavun vb. bazı insanlara uzun ömür ve bol nimet vermiş, sonra
onlar her gün nankörlüklerini artırmışlardır. Sonuçta Allah adâletle muâmele
edip onları en feci bir şekilde helâk etmiştir.
İnsan fıtraten öyle bir özelliğe sahiptir ki,
Allah on nefsiyle baş başa bıraktığı zaman, Allah’ın kendisine ihsan ettiği
ilâhi nimetler, gaybî fetihler ve çeşit çeşit kerâmetlere şükretmez. Ki Allah o
kimseye lutuf ve ihsânını artırsın. İnsan bütün bu nimetlere şükredecek yerde
nefsine bakıp kendini beğenir, görsünler desinler hikâyesine düşerek sırrını
insanlara ifşâ eder. Sonuçta Allah, açmış olduğu mânevi fetih kapılarını
yeniden kapatır. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyan, 18. Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel
İsimleri)
el-Celil: Azamet sahibi, celâlet ve ululuk sahibi demektir.
Kısa Günün Kârı
Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın şöyle buyurduğu
rivâyet edilmiştir:
Allah’a karşı en azından hiç olmazsa şu husûsa
dikkat ediniz: O’nun nimetini O’na isyâna âlet etmeyiniz.
Bir nimete kavuştuğumuzda o nimete şükretmeyi
ihmal etmeyelim ki; o nimetten mahrum kalmayım.
Lügatçe
noksan: Eksik,
eksiklik, kusur.
Yorumlar
Yorum Gönder