Başarının Sırrı Nedir?
Başarının Sırrı Nedir?
Tarik-i hakta çalışan ve mücahede edenler, yalnız
kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Cenâb-ı Hakka ait vazifeyi düşünüp,
harekâtını ona bina ederek hataya düşerler. Edebü'd-Din ve'd-Dünya risalesinde
vardır ki:
Bir zaman şeytan,
Hazret-i İsâ Aleyhisselâma itiraz edip demiş ki: "Madem ecel ve her şey
kader-i İlâhî iledir; sen kendini bu yüksek yerden at, bak nasıl
öleceksin."
Hazret-i İsâ
Aleyhisselâm demiş ki:
اِنَّ
لِلّٰهِ اَنْ يَخْتَبِرَ عَبْدَهُ وَلَيْسَ لِلْعَبْدِ اَنْ يَخْتَبِرَ رَبَّهُ
Yani, "Cenâb-ı
Hak abdini tecrübe eder ve der ki: 'Sen böyle yapsan sana böyle yaparım.
Göreyim seni, yapabilir misin?' diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve
haddi değil ki, Cenâb-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin: 'Ben böyle işlesem Sen
böyle işler misin?' diye tecrübevâri bir surette Cenâb-ı Hakkın rububiyetine
karşı imtihan tarzı, sû-i edebtir, ubudiyete münâfidir."
Madem hakikat budur;
insan kendi vazifesini yapıp Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamalı.
Meşhurdur ki, bir
zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddid defa mağlûp eden
Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler:
"Sen muzaffer
olacaksın. Cenâb-ı Hak seni galip edecek."
O demiş: "Ben
Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın
vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek Onun vazifesidir."
İşte o zat bu sırr-ı
teslimiyeti anlamasıyla, harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur.
LÜGATÇE:
Tarik-i hak: Hak ve hakikat yolu
mücahede: Cihad etme, gayret, savaş
vazife: Kıymet ifade eden iş, görev
abd: Kul
rububiyet: Cenâb-ı Hakkın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu
şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı
sû-i edeb: Edebsizlik, kötü ahlâk
ubudiyet: Kulluk
münâfi: Ters, zıt, aykırı
müteaddid: Pekçok
vüzerâ: Vezirler
etbâ: birisinin idâresinde olanlar, bağlı olanlar, halk
sırr-ı teslimiyet: Cenab-ı Hakk’a güvenme sırrı, gizli hakikati.
Yorumlar
Yorum Gönder