İslâm’ın Özü Nedir?

İslâm’ın Özü Nedir?

Edep, Hak yolcusunun en kıymetli azığıdır. İnsan hem dindar hem de kaba, geçimsiz ve nezâketsiz olamaz.

Unutmamak gerekir ki şeytan, huzûr-i ilâhîden ilim veya amel noksanlığı sebebiyle değil, edepsizliği yüzünden kovuldu. Bu yüzden şeytanı mahveden en güzel fazîlet, edeptir.

Mânevî terbiyenin gâyesi; kişiye dâimâ ilâhî kameraların takibi altında olduğu idrak ve şuurunu kazandırmaktır ki, bu sâyede nezâket, zarâfet, edep ve hayâ gibi yüksek hasletler, onun tabiat-ı asliyesi hâline gelebilsin.

Edep, insanı diğer mahlûkattan farklı kılan bir husûsiyettir. İnsan; edep, nezâket, zarâfet ve takvâsı ile Hak katında kıymet kazanır. Bu sebepledir ki Hak dostlarının güzel vasıfları arasında edep ve nezâket fazîletinin müstesnâ bir yeri vardır. Nitekim nice mâneviyat büyükleri de tasavvufu, “güzel ahlâk ve edepten ibâret” görmüşlerdir.

Emir Külâl Hazretleri’nin mânevî terbiyesi altında kâmil bir edep ve nezâketle yetişen Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh- intisâbının ilk yıllarında, nefsinin gurur ve kibrini kırıp Rabbine karşı “hiçlik” hâlini lâyıkıyla hissedebilmek için, hasta ve muzdarip insanlara, yaralı hayvan­lara hizmet etmek ve insanların geçeceği yolları temizlemekle vazîfelendirilmişti. Kendisi o zamanki hâlini şöyle anlatır:

“Hocamın emrettiği yolda uzun süre hizmet ettim. Benliğim o hâle geldi ki, yoldan geçerken, Allâh’ın herhangi bir mahlûku karşısında olduğum yerde durur, önce onun geçip gitmesini beklerdim. Ondan evvel adım atmazdım. Bu hizmetim yedi sene devam etti. Buna mukâbil öyle bir hâl tecellî etti ki, onların inilti sûretinde hazin hazin sesler çıkarıp Hakk’a ilticâ etmelerini hissetmeye başladım.”

İşte hikmetle nurlanan gönüller için kâinattaki her şey, ilâhî kudret ve azameti îlân eden tecellîlerden ibârettir. Bu hâle kavuşabilmek için de mânevî terbiye ile rûhun rikkat ve incelik kazanması, rûhânî manzaraları görüp onlardan ibret alacak hâle gelmesi ve hikmette derinleşmesi şarttır. Zira akılla kavranamayan nice sırlar, hikmetle çözülür. Hikmette derinleşmeden mânevî sırlar ayân olmaz.

Hak Yolcusunun En Kıymetli Azığı

Edep, Hak yolcusunun en kıymetli azığıdır. İnsan hem dindar hem de kaba, geçimsiz ve nezâketsiz olamaz. Zira İslâm’ın rûh itibârıyla özü; îtikadda tevhîd, amelde ise edep, istikâmet ve merhamettir. Bu itibarla denilebilir ki, bütün esaslarıyla İslâm dîni, baştan sona nezâket, zarâfet ve nezâfet ölçülerinden, yani “güzel edep”ten ibârettir. Hak dostu Mevlânâ Hazretleri bunu ne güzel ifâde eder:

“Gözünü aç da Allâh’ın kelâmına baştan başa bir bak! Âyet âyet bütün Kur’ân, edep tâliminden ibârettir!”

Hak dostları da vâsıl oldukları derecelere ancak yüksek edepleri ile nâil olmuşlardır. İmam Rabbânî Hazretleri buyurur ki:

“Edebe riâyet etmeyen hiç kimse, Allâh’a vuslat yolunda mesâfe alamaz, yani Hak dostu olamaz. Din büyüklerinin yolu, baştan sona edeptir.”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları, 2011


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis