Peygamberimiz Kur’ân’ı Kerim’i Nasıl Okurdu?

Peygamberimiz Kur’ân’ı Kerim’i Nasıl Okurdu?

Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak, Peygamberimizin Kur’ân’ı nasıl okuduğunu ve Kur’an tilâvetlerinde öne çıkan vasıfları anlattı. İşte rivâyetler ışığında nebevî tilâvetin vasıfları…

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem âlemlere rahmet olarak gönderilmiş [1] ve O’na en büyük mûcize olarak Kur’ân-ı Kerîm verilmiştir [2]. Karanlıklara ışık [3], doğru yola rehber [4] ve müminlere rahmet [5] olan Kur’ân-ı Kerîm, doğruyu eğriden ayıran bir kelâm olarak [6] sözlerin en güzeli [7] ve en doğru yola iletenidir [8]. O Kur’an ki hakîkatin kesin bilgisi [9], mübârek bir zikir [10]ve büyük bir haberdir [11]. Bütün bir âleme ve özellikle doğru varmak isteyene öğüt [12], apaçık bir nûr [13] ve gönüllere şifadır [14].

Kur’ân-ı Kerîm’in bir çok vasfı içinde ön çıkan bir hususiyeti de “el-Kur’ân” ismiyle ‘okunan kitap’ olması ve daha da ötesi okunması ibâdet telakki edilmesidir. Onu ilk olarak Allah Celle Celâlüh meleklere okumuş ve ta’lim etmiştir [15].Tabiatıyla Kur’ân’ın ilk muallimi Cenâb-ı Hak, ilk talebeleri melekler olmuştur. İlâhi planda ve meleklere yönelik olarak tecelli eden bu kıraatin mâhiyet ve ta’lim tarzı hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Kur’ân’ın beşer âlemine intikâlinden önce ikinci aşamada gerçekleşen kıraati ise melekî planda olmuştur. Vahiy meleği Cebrâil Aleyhisselâm taraf-ı ilâhîden aldığı emir gereği, Kur’an vahyinin ilk bölümlerini Hira mağarasında tefekkür ve ibâdetle meşgul olduğu bir esnada Resûl-i Ekrem’e Sallallahü Aleyhi Vesellem ta’lîm etmiştir [16]. Kırk yaşlarında vahye muhatap olan Efendimiz’in Sallallahü Aleyhi Vesellem risâlet makamında aldığı ilk mesajlar “Yaratan Rabb’inin adıyla oku [17]!” fermân-ı sübhânisiyle başlarken, bir çığlık misâli kâinata yayılan Alak sûresinin ilk beş âyeti yaklaşık yirmi üç yıl süren vahiy ta’lim sürecinin besmelesi olmuştur.

Peygamber Efendimiz’in İlk Kur’ân Dersi

Peygamber Efendimiz’in Sallallahü Aleyhi Vesellem Hira’daki uzlet günlerinin devam ettiği bir tarihte, takvimlerin milâdi 610 yılının Ramazan ayının 27. gecesin­i gösterdiği bir zaman diliminde Cebrâil Aleyhisselâm ilk defa yanına gelmiş ve ona “oku” diye hitap etmiştir. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem “Ben okuma bilmem” cevabını verince melek onu kavrayarak sıkmış ve bırakmıştır. Ardından “oku” diyerek hitabını tekrarlayan meleğe yine “Ben okuma bilmem” demiştir. Bunun üzerine melek yeniden sıkmış ve bırakmıştır. Üçüncü hitabına da aynı cevabı alan Cebrâil Aleyhisselâm son kez kendisini sıkıp bıraktıktan sonra Alak sûresinin ilk beş âyetini okumuş ve oradan uzaklaşıp gitmiştir [18]. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem böylece ilk Kur’an dersini Hira’da Cebrâil Aleyhisselâm’dan almış, ilâhi kelâmın melekût âleminden beşer planına uzanan sürecinde vahiy meleğinin talebesi olmuştur.

Allah Celle Celâlüh, Kur’ân’ın beşer âlemindeki ilk muhatabı ve aynı zaman da ilk talebesi olan Hz. Peygamber’e Kur’an derslerini alırken nelere dikkat etmesi ve nasıl okuması gerektiği hususunda uyarılarda bulunmuştur. Peyderpey indirilen Kur’ân’ın kendisine tertil üzere (ağır ağır, tane tane) okunduğu [19], aynı şekilde kendisinin de insanlara dura dura, yavaş yavaş okuması için Kur’ân’ın (âyet âyet, sûre sûre) ayrıldığı [20] hatırlatılarak şöyle buyrulmuştur: “Vahiy henüz tamamlanmadan önce onu bir an evvel okuyup bellemek kaygısıyla acele etme [21], çarçabuk almak için dilini kımıldatma! Şüphesiz Kur’ân’ı (hâfızanda) toplamak ve okutmak bize aittir. Biz sana okurken sen okunuşunu tâkip et [22] ve o Kur’ân’ı tertil üzere oku! [23]”

Kur’an okumakla emrolunan [24] ve onu tertîl üzere kıraat etmesi istenen [25] Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem, her konuda olduğu gibi Kur’ân’ı okuma hususunda da gerek kavlî gerek fiilî sünnetiyle bütün Müslümanlara örnek olmuştur.

Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem Kur’ân’ı nasıl okuduğu ve tilâvetlerinde öne çıkan vasıfların neler olduğu hakkında kaynaklarda bazı bilgilere rastlamak mümkündür. Bu bilgiler, O’nun kıraatinde öne çıkan vasıfların gerek namazda gerek namaz dışında okuyuşuna şâhit olan sahâbîlerin tesbitleri çerçevesinde şekillenmekte olduğunu göstermesi bakımından son derece mühim ve kayda değerdir. Biz, konunun daha iyi anlaşılması düşüncesiyle önce ulaşabildiğimiz rivâyetleri vermek, ardından bu rivâyetlerin ışığında nebevî tilâvetin vasıflarını tesbit etmek istiyoruz.

I- Kur’ân Tilâvetiyle İlgili Rivâyetler

1- Kendisine Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem Kur’ân-ı Kerîm’i nasıl okuduğunu soran bir sahâbîye Enes b. Mâlik Radiyallahü Anh: “Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem kıraati medli idi (uzatılması gereken harfleri uzatırdı)” cevabını vermiş, ardından ‘bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm’i okuyarak: “Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem besmeledeki bismi’l-lâh’ın lâm’ını, er-Rahmân’ın mîm’ini ve er-Rahîm’in hâ’sını med ile (uzatarak) okurdu [26]” demiştir.

2- Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem hanımlarından Ümm-ü Seleme Radiyallahü Anha: “Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Kur’an okuduğunda -âyetleri- ayırırdı. (الحمد لله رب العالمين) âyetini okur ve dururdu; ardından (الرحمن الرحيم) âyetini okur sonra tekrar dururdu [27]” demiştir.

3- Ümmü Seleme Radiyallahü Anha Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem namaz ve kıraatini soran birine şöyle demiştir: “Sizin namazınızla O’nun kıldığı namaz arasında o kadar fark var ki! Kıraatine gelince, Allah Resûlü’nün kıraati harf harf (okurken âyetler tefsir ediliyormuş gibi) idi [28]”.

4- Resûl-i Ekrem’in Sallallahü Aleyhi Vesellem gece namazına şâhit olan Ebû Zer el-Gıfârî Radiyallahü Anh demiştir ki: “Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gece namazda ‘Eğer onlara azap edersen onlar senin kullarındır; eğer bağışlarsan hiç şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin’ âyetini [29] sabaha kadar tekrar tekrar okudu [30]”.

5- Huzeyfe b. Yemân Radiyallahü Anh Resûl-i Ekrem’in Sallallahü Aleyhi Vesellem Kur’an okurken yaşadığı hal ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulunmuştur: “Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem namazda rahmet âyetini okuduğunda Allah’tan ister, azap âyetinde O’na sığınırdı; tenzîh [31] âyetlerine geldiğinde ise Allah’ı tesbîh ederdi [32]”.

6- Berâ b. Âzib Radiyallahü Anh “Peygamber’i Sallallahü Aleyhi Vesellem yatsı namazında Tîn sûresini okurken işittim; sesi ve kıraati ondan daha güzel bir kimse görmedim [33]” demiştir.

7- Hz. Âişe Radiyallahü Anha’dan gelen bir rivâyete göre, Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz bir gece Âl-i İmrân sûresinin son on âyetini gözyaşları içinde okuduktan sonra buyurmuşlardır ki: “Bu âyetleri okuyup derin derin düşünmeyen kimseye yazıklar olsun! [34]”

8- Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem okuduğu Hûd sûresinin 112. âyetinden [35] dolayı “Beni bu sûre ihtiyarlattı [36]” buyurmuşlardır.

9- Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz her gün Kur’an’dan bir miktar okumayı kendisine vazife edinmişti [37].

10- Ebû Leylâ Radiyallahü Anh diyor ki: Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem geceleyin nâfile namaz kılarken ben de onun yanında namaz kılıyordum. Azap âyetlerinden birini okuyordu. Âyeti bitirdiğinde buyurdular ki: “Cehennem ateşinden Allah’a sığınırım. Cehennemliklerin vay haline! [38]”

11- Hz. Âişe Radiyallahü Anha Allah’ın Nebîsi’nin Sallallahü Aleyhi Vesellem Kur’ân’ın hepsini bir gecede (sabaha kadar) okuduğunu hatırlamadığını ifade etmiştir [39].

12- İbn Mes’ud Radiyallahü Anh diyor ki: “Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem benden kendisine Kur’an okumamı istedi. Nisâ sûresini okumaya başladım. Sûrenin ‘Her ümmete bir şâhid, seni de bunlara şâhid getirdiğimizde durumları nasıl olacak’ âyetine [40] geldiğimde Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem gözlerinden yaşlar boşaldığını gördüm [41]”.

II- Nebevî Tilâvetin Öne Çıkan Vasıfları

Kur’ân’ın ilk muhatabı ve beşer planındaki ilk muallimi olan Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz hiç şüphe yok ki Allah Celle Celâlüh’ın kelâmını en doğru, en güzel ve en mükemmel şekilde okuyan tek insandır. Zira O’nun Kur’an ta’liminin senet zincirinde Allah Celle Celâlüh ile aralarında sadece Cebrâil Aleyhisselâm vardır. Hocası vahiy meleğidir. Yirmi üç yıla yakın bir zaman kendisinden Kur’an dersleri almıştır. İlâhi emre ve hocasının talimatlarına uygun olarak Kur’ân’ın her bir harfini, kelimesini ve âyetini nasıl okuması gerekiyorsa öyle okumuş ve öğrenmiştir. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de [42] kendisine bu konuda gereken ta’limat verilirken, bunun pratiği kendisine Cebrâil Aleyhisselâm tarafından gösterilmiştir.

Risâlet hayatı boyunca namazda ve namaz dışında Kur’an okuyan Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem kıraatlerine bizzat şâhit olan sahâbelerin tesbitlerinin ışığında konuya baktığımızda, O’nun tilâvetlerinde öne çıkan vasıfları şöyle sıralamak mümkündür:

Peygamber Efendimiz’in Kur’ân Tilâveti

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz;

1- Kur’ân’ı Kerîm’i tertil üzere (ağır ağır, tane tane) okumuş, harf ve kelimeleri âdeta tefsir edercesine kıraat etmiştir.

2- Tilâveti esnasında medlere ve vakıf mahallerine riâyet etmiştir.

3- Âyetlerin mânalarına yoğunlaşarak okumuştur. Zaman zaman bazı âyetler üzerinde tekrarlar yapmış, derin hakîkat ve hikmet ihtivâ eden bölümler üzerinde uzun uzun tefekkürde bulunmuş, rahmet âyetlerinde Allah’tan istemiş, azap ve inzâr âyetlerinde O’na sığınmıştır.

4- Kur’ân’ı hem kavlen hem aklen hem de kalben tilâvet etmiştir. Dili ile elfâzı tertîl ederken, aklı ile mânaları üzerinde durmuş ve nihayet kalbi ile de Kur’an’dan nasipdâr olmuştur.

5- Gündüzünde olduğu gibi gecesinde de Kur’an okumaya zaman ayırmıştır.

6- Bir oturuşta yahut bir gece sabaha kadar sayfalarca Kur’an okumak yerine, her gün bir miktar tefekkür boyutuyla tilâvet etmeyi tercih etmiş, bazan tek bir âyeti sabaha kadar okumaya devam etmiştir.

7- Kendisine verilen engin hikmet ve fetânet ile okuduğu âyetleri murâd-ı ilâhi doğrultusunda anlayarak tilâvet etmiştir.

8- Başkasından Kur’an dinlemeyi sevmiştir.

9- Okuduğu âyetlerin mânasından etkilenip gözyaşı dökmüştür.

10- Kur’ân’ın kalbî ülfet ile okunmasını, uyku ve rehâvet hali içinde okunmamasını tavsiye etmiştir.

11- Kur’an okumayı en faziletli ve en sevilen amel olarak görmüş, Kur’ânı en iyi okuyan ve bileni yönetici tayin etmiştir.

12- Hülâsa Kur’ân’ı elfâz, ahkâm ve ahlâk boyutuyla tilâvet etmiştir. Elfâzıyla dilin, ahkâmıyla aklın ve nihâyet ahlâkıyla kalbin payını vermiştir; O, hem Kur’an okumuş hem Kur’ân’ı okumuştur.

Kaynak: Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi)

 [1] Enbiyâ, 107.
 [2] Buhârî, İ’tisâm, 1.
 [3] İbrâhim, 1.
 [4] Bakara, 185.
 [5] Neml, 77.
 [6] Târık, 13.
 [7] Zümer, 23.
 [8] İsrâ, 9.
 [9] Hâkka, 51.
 [10] Enbiyâ, 50.
 [11] Sâd, 67.
 [12] Tekvîr,
 [13] Nisâ, 174.
 [14] Yûnus, 57.
 [15] Rahman, 2.
 [16] Necm, 5, 6.
 [17] Alak, 1.
 [18] Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1; Müslim, Îmân, 73.
 [19] el-Furkân, 32.
 [20] el-İsrâ, 106.
 [21] Tâhâ, 114.
 [22] el-Kıyâme, 16-18.
 [23] el-Müzzemmil, 4.
 [24] Neml, 91, 92.
 [25] el-Müzzemmil, 4.
 [26] Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 29; Ebû Dâvûd, Vitr, 20; Nesâî, İftitâh, 82; İbn Mâce, İkâmetü’s- salevât, 179.
 [27] Tirmizî, Kıraat, 1.
 [28] Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 23; Nesâî, İftitah, 83, Kıyâmü’l-leyl, 13.
 [29] Mâide, 118
 [30] İbn Mâce, İkâmetü’s-salevât, 179.
 [31] Allâh’ı noksan sıfatlardan uzak tutma.
 [32] İbn Mâce, İkâmetü’s-salât, 176.
 [33] Buhârî, Ezân, 102; Tevhid, 52.
 [34] Münzirî, et-Terğîb ve’t-terhîb, II, 373.
 [35] “Emrolunduğun gibi dosdoğru olmaya devam et!”.
 [36] Tirmizî, Tefsîr (56), 6.
 [37] Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 17.
 [38] İbn Mâce, İkâmetü’s-salât, 176.
 [39] İbn Mâce, İkâmetü’s-salât, 176.
 [40] Nisâ, 41.
 [41] Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 32; Müslim, Müsâfirîn, 247.

 [42] İsrâ, 106; Furkân, 32; Müzzemmil, 4.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis