Sıkıntılı Zamanlarda Okunacak Dualar

Sıkıntılı Zamanlarda Okunacak Dualar

Sahabeden Abdullah ibn Abbas Radiyallahü Anh diyor ki; Peygamberimiz
Sallallahü Aleyhi Vesellem sıkıntılı zamanlarda şöyle dua ederdi:
لَا إِلٰهَ إِلاَّ الٰهّلُ الْعَظي۪مُ الْحَلي۪مُ
لَا إِلٰهَ إِلاَّ الٰهّلُ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظي۪مُ
لَا إِلٰهَ إِلاَّ الٰهّلُ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَرَبُّ الْأَرْضِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْكَري۪مُ
Okunuşu:
“Lâ ilâhe illâllâhül-‘azîmül-halîm.
Lâ ilâhe illâllâhü Rabbül-‘arşil-‘azîm.
Lâ ilâhe illâllâhü Rabbü’s-semâvâti ve Rabbül-ardi ve Rabbül-‘arşil-kerîm.”
Anlamı:
“Büyük ve halim olan Allah’tan başka ilâh yoktur.
Yüce Arş’ın sahibi Allah’tan başka ilâh yoktur.
Göklerin, yerin ve kıymetli Arş’ın Rabbi olan Allah’tan başka ilâh yoktur.”
(Buhârî, De’avât, 26; Tirmizî, De’avât, 40)

Sahabeden Sa’d b. Ebi Vakkas Radiyallahü Anh der ki; Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle dediğini duydum:
“Ben bir kelime biliyorum ki, kim onu söylerse mutlaka aydınlığa çıkar. O da kardeşim Yunus’un şu duasıdır.
فَنَادٰى فِي الظُّلُمَاتِ أَنْ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪نيَ
Okunuşu: “Fe nâdâ fiz-zulümâti en lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn.”

Anlamı: “Karanlıklarda (balığın karnında, denizin derinliklerinde, gecenin karanlığında) Yunus şöyle dedi: Allah’ım! Senden başka ilâh yoktur, seni her çeşit kusurlardan tenzih ederim. Ben nefsime zulmedenlerdenim.” (Enbiyâ, 21/87)
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sözlerine devamla; “Bununla
dua edip de Allah’tan karşılığını görmeyen hiçbir Müslüman yoktur”, buyurmuştur. (Tirmizî, De’avât, 85)

Sahabeden Ebû Said el-Hudrî Radiyallahü Anh anlatıyor:
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün Mescid’e girdi. Orada Ensâr’dan
Ebû Ümâme Radiyallahü Anh ile karşılaştı. Ona; “Ey Ebû Ümâme! Niçin seni namaz vakti dışında Mescid’de oturmuş görüyorum?” diye sordu. O da; “Peşimi bırakmayan sıkıntı ve borçlar sebebiyle ey Allah’ın Rasûlü!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem; “Sana bazı dualar öğreteyim mi?
Bunları okursan, Allah senden sıkıntını giderir ve borcunu ödersin.” dedi. “Evet, ey Allah’ın Rasûlü! Öğret!” dedim. “Öyleyse, akşama çıktın mı sabaha erdin mi şu duayı oku” dedi.
اَللّٰهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحُزْنِ
وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ
وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ
وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِالدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ
Okunuşu:
“Allâhümme innî e’ûzü bike minel-hemmi vel-hüzni.
Ve e’ûzü bike minel-‘aczi vel-keseli.
Ve e’ûzü bike minel-cübni vel-buhli.
Ve e’ûzü bike min ğalebetid-deyni ve kahrir-ricâli.”

“Allah’ım! Üzüntüden ve kederden sana sığınırım.
Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım.
Korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım.
Borcun beni alt etmesinden ve insanların kahrından sana sığınırım.”

Sahabeden Ebû Ümâme; “Ben bu duayı yaptım, Allah benden tasa ve sıkıntımı giderdi, borcumu ödemede kolaylık ihsan etti.” demiştir. (Buhârî, De’avât, 35, 39; Ebû Dâvud, Salât, 367)

Sahabeden Hz. Enes Radiyallahü Anh anlatıyor: “Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i bir şey üzecek olsa şu duayı okurdu:
يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغي۪ثُ يَاذَا الْجَلاَلِ وَالْاِكْرَامِ
Okunuşu: “Yâ Hayyü yâ Kayyûm! Bi rahmetike esteğîsü yâ zel-celâli vel-ikrâm.”

Anlamı: “Ey diri olan, ey Kayyûm olan Rabbim! Rahmetin adına yardımını talep ediyorum, ey celal ve ikram sahibi (Allah’ım!)”
(Tirmizî, De’avât, 99; Hâkim, Dua, 1, 509)

Yukarıdaki rivayetin ikinci kısmı, Rasûlullah’ın dua adabıyla ilgili bir tavsiyesini içermektedir. Buna göre: “Ey celâl ve ikram sahibi Allah’ım! Duamı kabul et!” şeklindeki yakarış, Yüce Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in sıkça söylediği ve bizim de her zaman söylememizi istediği bir duadır.

Sahabeden Abdullah ibn Mes'ud Radiyallahü Anh demiştir ki; kimin sıkıntısı artarsa şu duayı okusun:
اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ى عَبْدُكَ وَابْنُ عَبْدِكَ وَابْنُ أَمَتِكَ وَفِي قَبْضَتِكَ نَاصِيَت۪ى بِيَدِكَ
مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ سَمَّيْتَ بِهِ
نَفْسَكَ أَوْ أَنْزَلْتَهُ فِي كِتَابِكَ أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي مَكْنُونِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ أَنْ
تَجْعَلَ الْقُرْاٰنَ رَبي۪عَ قَلْب۪ي وَجَ ءَالَ هَمّ۪ى وَغَمّ۪ى

Okunuşu: “Allâhümme innî ‘abdüke, vebnü ‘abdi-ke, vebnü emetike. Ve fî kabdatike. Nâsiyetî bi yedike. Mâdin fiyye hukmüke. ‘Adlün fiyye kadâüke.
Es’elüke bi küllismin hüve leke semmeyte bihî nefseke. Ev enzeltehû fî kitâbike. Ev iste’serte bihî fi meknûnilğaybi ‘ındeke en tec’alel-Kur’âne rebî’a kalbî ve celâe
hemmî ve ğammî.”

Anlamı: “Allah’ım! Ben senin kulunum, kulunun oğluyum, senin kudretinin altındayım, varlığım senin elindedir. Hakkımdaki hükmün geçerlidir. Hakkımda verdiğin hüküm adaletlidir. Kendine verdiğin veya kitabında indirdiğin ya da senin
katında bulunan gayb hazinesinden seçtiğin isminle Senden Kur’ân’ı kalbimin baharı yapmanı, sıkıntı ve kederlerimin giderilmesini dilerim.”
Bu duayı okuyan her kulun gam ve sıkıntısını Allah gidermiş, yerine ferahlık vermiştir.”
Ahmed b. Hanbel, 1/391, 452; Hâkim, 1, 509)

Kur’ân’ı, kalbin baharı kılmasını istemek, kalbin hoşlanacağı, ferahlık duyacağı, zevkle okuyacağı şey kılmasını istemektir. Zira kalp, baharda ferahlar, o mevsimden memnun kalır, ondan ayrılmak istemez.
Hz. Ebû Bekir Radiyallahü Anh, Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellemin, sıkıntıya düşenlerin şöyle dua etmelerini tavsiye ettiğini bildirmiştir:

اَللّٰهُمَّ رَحْمَتَكَ أَرْجُو فَلاَ تَكِلْن۪ي إِلىَ نَفْس۪ي طَرْفَةَ عَ وَأَصْلِحْ ل۪ي
شَأْن۪ي كُلَّهُ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ
Okunuşu: “Allâhümme rahmeteke ercû, felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete ‘aynin. Ve aslih lî şe’nî küllehû. Lâ ilâhe illâ ente.”

Anlamı: “Allah’ım! Rahmetini umarım. Beni göz açıp yumacak kadar da olsa nefsime bırakma. Bütün işlerimi düzelt. Senden başka ilâh yoktur.”
(Ebû Davud, Edeb, 110)

Sahabeden Abdullah b. Cafer Radiyallahü Anh, Hz. Ali Radiyallahü Anh’nin şöyle dediğini rivayet eder: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, bana şu kelimeleri öğretti ve başıma bir sıkıntı ya da zorluk geldiği zaman bunları okumamı emretti:
لاَ إِلٰهَ إِلَّا الٰهّلُ الْكَر۪يمُ الْعَظ۪يمُ سُبْحَانَهُ تَبَارَكَ الٰهّلُ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ
اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâllâhü’l-kerîmül-‘azîmü. Sübhânehû tebâreke’llâhü Rabbül-‘arşi’l-‘azîm. Elhamdü lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn.”

Anlamı: “Kerem sahibi ve ulu olan Allah’tan başka ilâh yoktur. O’nu her türlü eksiklikten tenzih ederim. O, ulu Arş’ın Rabbidir. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.”
(Ahmed b. Hanbel, 1, 94)
(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis