Necip Fazıl’dan İki Ramazan Hatırası
Necip Fazıl’dan İki Ramazan
Hatırası
“Çocuktum. 6-7 yaşlarında var yoktum. Bir
Ramazan günüydü. Çemberlitaş’ta oturduğumuz büyük konaktan sokağa çıktım.
İleride, bir sehpaya oturttuğu tablasından çoluk çocuğa şeker meker satan
birini gördüm. 10 para mı, 20 para mı, ne verdiğimi hatırlayamadığım bir horoz
şekeri satın aldım. Şekeri eme eme konağa dönmek üzereydim ki, üzerime hamal
kılıklı bir adam çullandı. Yarı ciddi, yarı şakacı bir edâ ile haykırdı:
–
Şu bacaksıza da bak! Sokakta, elâlemin karşısında yiyor!
Ödüm
patlamıştı sanki… Şekeri yere attım ve evime doğru koşmaya başladım. Adam beni
kapıya kadar kovaladı. Konağın açık kapısını bu herifin suratına çarparcasına
kapatıncaya kadar adeta baygınlık geçirdim.
Şimdi,
masum çocuklara değil, Ramazan günü açıkça ve iftihar edercesine sigaralarını
tüttüren her vasıf dışı insanlara o hamal kılığı içindeki saffet ve
hassasiyetle hitap etmek istiyorum:
–
Günahınızı niçin Allah’la aranızda bırakmıyor ve sanki onun reklâmını
yaparcasına, zedelediğiniz Allah hakkına kul hakkını da ekliyorsunuz? Eskiden
Ermenisi, Rumu, Yahudisi bu kul hakkına tecavüz etmemek için Ramazanlarda
müslümanların karşısında oruca aykırı bir harekette bulunmazlardı. Düşünün,
sizin derekeniz ne olmalı!
Hamalın
kovaladığı çocuk bugün 75 yaşında ama, kovalayanın soyundan kimse kalmadı.
Yorumlar
Yorum Gönder