Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye Nasihati 2

Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye Nasihati 2

Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir.
Ülke, sâdece idare edene aittir.
Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur.
Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar... [1]
İnsan, bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz.
Kişi, kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca, laflamaya başlar. Laf, dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!

Kişinin gücü, günün birinde tükenir; ama bilgi, yaşar.
Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.
Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür, eseri kalır.
Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı!
Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.
Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam.
Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir.
Fakat bu kalkıp-iniş, yaşatmak için olmalıdır.
Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi, bir cinayettir.
Bey, memleketten öte değildir.
Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz.
Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok; çünkü zaman yok, süre az!

Yalnızlık, korkanadır.
Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, yalnız başına kalsa da başkasına danışmaz!
Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.
Sevgi, davanın esası olmalıdır.
Sevmek ise, sessizliktedir.
Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!
Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Oğul;

Dünya bir garip han, bir hoyrat mekân,
İnsan bir garip varlık kabına sığmayan…
Hayat bir yudum su, bir anlık rüya…
Ömür bir kısa yol tekrarı olmayan…

Bu yolda nazarımızı sonsuzluğa dikip; büyük yürümek ve büyük ölmek gerek.
Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul.
Sakın ha kendine takılmayasın ve kendinde boğulmayasın.
Yalnızlık, sadece Allah'a mahsustur!
Tek başına karara durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın! İşlerini ehil kişilere danışarak tutasın!
Danışırsan yol alırsın, danışmasan yolda takılıp kalırsın oğul!

Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin!
Ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgârında savrulup gidersin!

Bir dem gelir bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun!
Bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun!
Güç hayvanda bile mevcut.
Akıl sadece anahtar. Anahtara takılmasın.
Asıl olan anahtarın açacağı kapılardır.
Kapıların ardında hazineler, kapıların ardında sırlar vardır.
Sırlar ki, ebedi muştuları koynunda barındırır; sonsuza kavuşturur.
Aklını kullanıp dünyadayken cennetin kapılarını aralayasın oğul.

Öfken ve benliğin bir olup aklını yener!
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın, azminden dönmeyesin.
Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil, her işin gereğini vaktinde yap!

Öfke ateş, öfke afet, öfke şeytandır oğul.
İnsanoğlu dağları devirir; ama öfkesine mağlup olabilir.
Öfkeyle savaşı daima taze tutmak gerektir.

“Yolcu, buruk baş gerek
Gözde daim yaş gerek
Huy biraz yavaş gerek
Yoksa yollar aşılmaz.”

Diyen ne güzel söylemiştir.
Öfke benliğin yemi, en lezzetli gıdasıdır.
Benlik semirdi mi irade yok olur gider.
İradesi zayıflayanın ruhu intihar eder.

Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet, ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük ihanet.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis