Müslümanlar Neden Geri Kaldı?

Müslümanlar Neden Geri Kaldı?

Neden bir teknolojik buluş yapan; fen bilimlerinde ileri giden İslam âlimi yok? Eskiden İslam âleminin dünyaya yaptığı bilim ve kültür katkıları ile veya dünyaya hâkim olan İslam devletleri ile cevap vermek kaçak güreşmek olur! Aynı şey neden günümüzde yok? Neden geri kaldık? İslam milletleri neden hep eziliyor, neden hep sömürülüyor, neden hep Müslümanların kanı akıyor?
Tüm bunların temelde bir kaç nedeni var: Tembeliz, çalışmıyoruz, araştırmıyoruz. Okumuyoruz, çocuğumuz yoksa bile burs verip zekâlı ve ahlâklı bir Müslüman çocuğu okutmuyoruz. Çocuklarımızı Hz. Ali Radiyallah’ü Anh’ın buyurduğu gibi gelecek çağlara göre yetiştirmiyoruz! Yavrularımıza iki üç bin liraya son model cep telefonu alıyoruz. Yirmi, otuz liraya her ay bir kitap almıyoruz. Alsak da kendimiz de çocuklarımız da okumuyor. Çünkü ne onlara ne kendimize bir türlü okuma alışkanlığı kazandıramadık…
İlk emri ve ilk ayeti “Oku!” olan yüce Kur’an-ı Kerim’in buyruklarına uymuyoruz. Domuz eti yemiyoruz ama diğer haramları bal gibi yutuyoruz. Allah’ü Teâlâ sadece bir domuz eti haramdır dememiş. Birçok haramlar var. İçki haram… Sokaklar bira şişesinden geçilmiyor. Arabada içip, boş kutuyu yola fırlatıyorlar. Hem çevreyi kirletiyor, hem de görenlere kötü örnek oluyorlar. Haram sayısı üçe katlanıyor. Zina haram… Sokaklara çıkılmıyor, yatak odasında giyilmeyecek kıyafetler, sarmaş dolaş insanlar… Müslüman hanımın erkek arkadaşı, Müslüman erkeğin hanım arkadaşı olamaz! Hem günahı açıktan işliyorlar, hem kötü örnek oluyorlar. Üç haram beraber işleniyor. Alış verişlerde yalan-dolan… Kimseye güven itimat kalmadı. Cinayet, terör, soygun, talan, çete, hırsızlık, arsızlık boşanma haberlerinden televizyonlara bakamıyoruz.
Şimdi evlerin bereketi olan misafir geliyor mu? Gelmiyor. Peki, evlere bereket nereden gelecek?
Kısaca muhterem kardeşler, güzel ve hak olan İslamiyet’ten elimizde bir iki şey kaldı. Kutsal değerler bir bir eriyerek elimizden gitti. Halen de gitmede…
Doğru yol bir tane: O da “Dini-i Mübin-i İslâm’dır.” Yüce Kur’an-ı Kerim’de "İnneddîne îndallâhil İslâm" “Allah katında din İslâmdır.” Buyuruluyor. İslâmiyet’in tüm emir ve yasaklarından sorumluyuz.
İlk emri “Oku!” olan, “Düşünmüyor musunuz? Aklınızı ne de az kullanıyorsunuz!” türü yüzlerce ayeti bünyesinde bulunduran bir kitaba inandığını söyleyenler, o kitabın gereğini yerine getirmiyorlar, düşünüp, araştırmıyorlarsa suç kimindir?
Bir insan doktorun verdiği reçeteyi alıp uygulamasa, ölse, suç kimindir? Bir zenginin elinde Mercedes olsa… Hasta oğlunu Mercedes’le değil de eşek sırtında doktora götürürken çocuk yolda ölse suç Mercedes’in mi yoksa ona binmeyenlerin mi? Yüce Kur’an-ı Kerim elimizde dünyanın son model aracı eğer ona binmez de yaya veya eşek sırtında gidersek Allah katında vallahi, billâhi, tallahi sorumluyuz.
Hemen diyeceksiniz Müslüman olmayanlar Kur’an-ı Kerim’i kullanmadan nasıl kalkındılar. Onlar Kur’an-ı Kerim’in bazı emirlerini yapmadılar ama birçoğunu çalışkanlık, bilim, araştırma vs. bizden iyi uyguladılar. Halen de uyguluyorlar. Müslümanlar da halen uyuyorlar.
Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir. Necm / 39-40.
 “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Kasas Suresi-77
“Öyle ise bir işi bitirince diğerine yönel!” İnşirah Suresi -7
“Ne de az düşünürsünüz!” Mu'min-58
“Hiç akılınızı kullanmaz mısınız?” Mu'minûn Suresi -80
“İnsana yalnız çalıştığının karşılığı vardır.” Necm Suresi -39
“Beşikten mezara dek ilim öğrenmek her kadın erkeğe farzdır” Hadis-i Şerif
“İlim Çin’de de olsa alınız.” Hadis-i Şerif
“İki günü eşit olan ziyandadır!” Hadis-i Şerif
"İnsanın yiyip içtiklerinin en helal ve bereketli olanı, çalışıp kazanarak elde ettiğidir".
            ''Bir insanın nafakasını temin etmekle mükellef bulunduğu aile bireylerinin geçimlerini ihmal etmesi, günah bakımından kendisine yeter.’’
''Hiçbir kimse kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir gıda yememiştir.’’ (Buhari, Camius Sahih)
Cihad sözcüğü Arapçada c-h-d kökünden türemiştir. Cehd, "gayret etme", "bütün gücünü kullanma demektir.  Birçok ayette Cihad etmenin farz olduğundan İslamiyet’in ancak Cihad ile ayakta durduğundan bahsedilir.
İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un Müslüman ve Hıristiyanları kıyaslayan bir mısrası aklıma geldi.
“Hıristiyanların işleri dinimiz gibi,
Bizim işlerimiz Hıristiyanların dinleri gibi” demiş.
İslâmiyet dinini benimseyenlerin arasında bu kadar çoğunlukta “Kör cahil!” insan olması neden?
Bütün ilim dallarında; dünyanın iyi bilim adamlarını yetiştirmeden kalkınmak, ayakta durmak mümkün mü?
ABD’den iyi füze, Almanya’dan daha iyi araba Japonya’dan daha iyi elektronik eşya ve robot, yapamadan; dünyadaki en iyi teknolojiyi üretmeden kalkınmak mümkün mü?
Bu arada bir Bektaşi fıkrası aklıma geldi.
Seçimlere yakın yalancı bir siyasetçi bir meydanda kalabalığa bir konuşma yapmış. Dindar görünerek oy toplamak için bir Bektaşi’ye;
            -“İslam’ın şartı kaç?” diye sormuş.
            Kurnaz Bektaşi;
            -“Bir!” diye cevap vermiş.
            Yalancı siyasetçi kızmış.
            -“Bire densiz! İslâm’ın şartı, hiç bir olur mu?
Bu sefer Bektaşi kızmış.
-“Eskiden İslam’ın şartı beşti. Namazı ve orucu biz kaldırdık. Siz de zekât ve haccı kaldırdınız. Geriye kaldı, bir tane Kelime-i Şehadet!” demiş.
Neden kâfir, Müslümana galip geliyor? Çünkü Müslümanın her hali İslam’a uygun olmadığı gibi, gayrimüslimlerin her hali de İslâm dışı değildir. Mesela ilim tahsil etmek, çalışkan olmak, sanatta ilerlemek Müslümanın hakkı iken Müslüman, bu ve benzeri hususlarda geri kalabilir, gayrimüslimler de ilerleyebilir. O zaman gayrimüslimler galip, Müslümanlar mağlup olur. Dikkat edilirse burada galip olan gayri Müslim’in kendisi değil, galibiyete sebep olan ilim, çalışkanlık ve sanattır. Bunlar ise haktır. Öyle ise bizzat batıl değil, batılın sahip olduğu “hak sebepler” galip geliyor. Bu da geçici olur.
Allah’ü Teâla Rahman esmasıyla; Müslüman kâfir ayırt etmeden çalışana vereceğini vaad ediyor! Sen Müslümansın diye torpil geçilmiyor.
Kur’an-ı Kerim, “tatil” diye bir kavramı kabul etmez. Kendisini nitelerken “O her zaman bir oluş içindedir!” der. Müslümanın görevi değil mi “Allah’ın kemal sıfatlarıyla bezenmeye çalışmak!”.
Kur’an-ı Kerim Cuma tatilinden bile bahsetmez! “Cuma namazını kılın! Ardından hemen Allah’ın sizin için verdiği rızkı aramak çalışmak için dağılın!” der.
Bir ülke düşünün! Turizmciler çok kazansın diye; okullar erken tatil ediliyor, tatiller birleştirilip uzatılıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Oluyorsa olmamalı! Nalına da mıhına da vuralım ki gerçekler ortaya çıksın!

Ne zaman ki, Müslümanlar İslamiyet’in tamamını öğrenip, tamamını anlayıp, tamamını yaşarsa; Ümmet-i Muhammed’in birliğini gerçekleştirir, halifelerini seçerlerse; kalkınır dünyada birinci sıraya yerleşirler… Yaşar Akkaş
(Bu yazıda alıntılar vardır)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)