Huzurlu Bir Aile Yapısı
Huzurlu Bir Aile Yapısı
Değerli
dostlar günümüzde boşanmalar, kadın cinayetleri çoğaldı… Refah seviyesi çok
yükseldi ama toplumda huzur kalmadı.
Âlim bir
zatın güzel bir hanımı vardı. Bu hanımın fiziği çok güzeldi ama huyu çok
kötüydü. Zenginlik hayalleri içinde yüzüyordu. O beldede görgüsüz zengin bir
adam yaşıyordu. O zengin adam âlimin güzel hanımını eş olarak almak istiyordu.
Fakat boşanmadan alamıyordu. Araya cadı bir kadın koydu. Cadı kadın adeta âlim
zatın hanımının beynini yıkıyordu. Âlimin hanımı:
-Olur,
ama eşim beni kolay kolay boşamaz ki! Dedi. Cadı kadın hazırlıklıydı.
-Sürekli
eşini terslersin, en masum isteklerini bile reddedersin, sevmediği yemekleri
yaparsın. Hep asık suratlı olur, evdeki eşyaları kırarsın. Sonunda mecbur kalır
seni boşar. Sen de zengin adamla evlenirsin! Dedi. Huysuz kadın artık kocasına
sert davranıyor, evde çanak çömlek ne varsa kırıyordu. Eve yorgun gelen âlim zat
asık suratla karşılanıyor, her gün bir kırık dökük haberiyle yıpratılıyordu.
Sabır
kalkanına sarılan âlim:
-Üzülme
hanım yenisini alırız diyor, bir türlü kızıp bağırmıyor, çağırmıyor, hanımını
boşamıyordu. O zamanın evinde kırılacak çanak çömlek ne varsa kırıp döken kadın
bir şey bırakmamıştı. Sonunda tuvaletteki taharet ibriği aklına geldi. Onu da
yere çarparak parçaladı. Âlim yine yorgun ama güler yüzle eve geldi. Abdest
bozmak için tuvalete gitti. Bir de ne görsün. Taharet ibriği de kırılmış. Hızla
tuvaletten çıkıp ağlamaya başladı. Huysuz kadın çok şaşırmıştı. Koskoca adam
hüngür hüngür ağlıyordu. Daha fazla dayanamayan kadın:
-Evin
bütün eşyalarına tahammül ettin de bir taharet ibriğini mi dayanamadın? Diye
bağırdı.
Âlim:
-Hayır,
hanım ibriğe ağlamıyorum. “Bugüne kadar avret yerimi bir o ibrik görmüştü.
Şimdi başka bir ibrik görecek ona ağlıyorum!” Dedi. Kadın kocasının edebi ve
hayâsı karşısında şok olmuştu. Şimdi de kendisi ağlamaya başladı. Bu sefer âlim
zat şaşırmıştı. Hanım sen neden ağlıyorsun? Dedi.
-Bey,
bey! Bu güne kadar seni haksız yere üzdüm. Bir kere bile kızmadın. Ben her şeyi
bilerek ve kasten kırıyordum. Çünkü senden boşanmak istiyordum. Sen edepli, iyi
kalpli, sabırlı çok değerli birisin! Ben huzur-u mahşerde senin haklarını nasıl
öderim. İstersen beni boşama, bana bir fırsat ver! Bundan sonra sana kul köle
olayım! Yoluna saçımı süpürge edeyim. Yaptığım hataları affettireyim. Hem
hanımın, hem hizmetçin olayım… Dedi.
Âlim
zat:
-Sözü mü olur, hanım; senin
kalbin dünyanın tüm eşyalarından daha değerlidir. Dedi. İkisi de ağlaşarak
tövbe istiğfar ettiler. Bir ömür mutlu ve beraber yaşadılar.
Muhyiddin İskilibi hazretleri
“rahmetullahi teâlâ aleyh”, âlim ve veli bir zat idi.
Bir gün
ona;
-
Efendim, dinde kocanın hakkı nedir? Diye sordular. Cevaben şunu anlattı:
“Asr-ı
saadette bir hanım vardı ki, beyine çok iyi hizmet ederdi.
Akşam eve gelince, paltosunu
alır, güler yüzle karşılardı kendisini.
Bir gün üzüntülü geldi adam.
Hanımı merak etti:
- Hayrola
bey, neyin var?
- Yok,
bir şey!
- Üzgün
görünüyorsun ama.
- Evet,
üzgünüm biraz.
Teselli etti onu:
-
Üzüntünün sebebi ahiretse, Allah’ü Teâlâ arttırsın. Yok, dünya içinse, üzülme
boş yere. Adam şaşırdı:
- Neden
hanım?
- Dert,
“Ahiret derdidir” bey. Dünya için üzülmeye değer mi?”
Eskiden
böyle efendiler ve böyle hanımlar varmış. Günümüzde de var mıdır? Elbette
vardır. Şanı yüce Allah’ü Teâlâ velilerini gizler. Belki de biz öyleleri ile
karşılaşırız ama tanıyamayız.
Değerli dostlar acaba
günümüzde de böyle kocalar, hatalarına pişman olarak ağlayan hanımlar var
mıdır? Muhakkak vardır, ama sayıları çok azdır. Rabbimiz onların sayısını
artırsın. Dünyada en büyük saadet aile saadetidir.
Şu acı
rakamlara bakar mısınız?
Türkiye’de 2004’te 91 bin 22 olan boşanan çift sayısı
10 yılda yaklaşık yüzde 38 artışla 2013’te 125 bin 305’e yükseldi.
Türk
toplumunun aile yapısı çatırdıyor. Gençlerimiz iyi yetişmiyor. Manevi değerler
hızla erozyona uğruyor. Geleceğimiz tehlike altında…
İşte Acı
Bir Haber Daha!
Üç
oğlundan biri profesör, biri general, biri doktor olan baba ortada kaldı…
Önce
oğulları babalarının bakımını sırayla döktüler. Daha sonra ortada
kalan baba huzur evine yerleşerek hayata küstü. Kimseyle görüşmüyor…
Üç oğlun değil üç bin oğlun
olsa, üç milyon torunun olsa birisi bile sana bakmazsa neye yarar?
Sevgili
dostlar, yavrularımızı helâl lokma ile besleyip onlara en güzel örnek olmak ve
iyi bir manevi eğitimi vermemiz gerekiyor.
Yuvalarımız mutlu, ömürlerimiz
bereketli, evlâtlarımız hayırlı, geleceğimiz huzurlu olsun efendim!
Yaşar
AKKAŞ
Yasal Uyarı: “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”
Yorumlar
Yorum Gönder