Kayıtlar

Son Bahar

  Son Bahar   Ne çabuk geçti o güzelim yıllar. Daha yolun başındayız dediğimiz yaşlar. Kısacıkmış uzun sandığımız o yollar. Kışa yakın bir bahardayız, Kim bilir belki de bu son BAHAR.   (Alıntı)

Kardeş

  Kardeş   Bu dünyaya geldin madem, Kabul ettin oldun Âdem, Ansızın dolacak vâden, Hazır ol, o güne kardeş…   Ömür kısa ecel yakın, Şöyle etrafına bakın, Gafil olmayasın sakın, Sahip ol, ömrüne kardeş…   Azrail'i gördüğünde, Şehadet olsun dilinde, Dağlar gibi amelinle, Teslim et, ruhunu kardeş…   Dar kabire girdiğinde, Münker Nekir geldiğinde, “Rabbin kimdir?” dendiğinde, Versen cevabını kardeş…   Kardeş ömür çabuk geçer, Ansızın bu hayat biter, Yolun sonunda bir zafer, Nasip olsun sana kardeş…   Adem AKARSU

Kurban Bayramı Tebriği

Kurban Bayramı Tebriği Receb, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, mübarek aylar rüya gibi geldi geçti. Derken Zilhicce ayı geldi… Arefe ve Mübarek Kurban Bayramı’na kavuştuk… Ne mutlu bu bayrama kavuşan ve kıymetini bilenlere… Ömrünüz Ramazan, ahiretiniz bayram olsun efendim! Allah’ü Teâlâ’ya hamdü senalar, iki cihan güneşi efendimiz Muhammed Aleyhisselâm’a salâtü selâm olsun! Hoşça kalınız, dostça kalınız… Allah Teâlâ’ya emanet olunuz…

Bir Cuma Hikâyesi...

Bir Cuma Hikâyesi...   Fakih Rahmetullahi Aleyh anlatıyor: Babam bana şöyle anlattı: “- Salih Meri Rahmetullahi Aleyh, cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıkıyor. Kabristana uğruyor. Kendi kendine şöyle diyor:” “- Tan yeri ağarıncaya kadar kalayım.” Kabristanın içine giriyor. İki rekât namaz kılıyor. Bir kabre dayanıyor. Gözlerine uyku geliyor. Şöyle bir rüya görüyor: Kabirde yatanlar kabirlerinden çıkmışlar, halka halka olup oturmuş, konuşuyorlar. Bir de bakıyor ki, onlardan ayrı, kirli elbiseli bir genç, bir köşede, üzüntülü bir halde oturuyor. Onu yanlarına oturtmuyorlar. Oradakilerin hepsine tepsi tepsi, üzeri mendillerle örtülü hediyeler gelip dağılıyor. Herkes kendi tabağını alıyor; sonra kabrine giriyor. En sonuna bu genç kalıyor. O da üzüntülü bir halde, kalkıyor; kabre girmek istiyor. Hemen ona soruyor: “- Hey Allah'ın kulu, sende gördüğüm bu üzüntü neden? Sonra gördüğüm bu hâl nedir?” O da şöyle diyor: “-  Ey Salih Meri, sen o tepsileri gördü

Bir Varmış Bir Yokmuş

Resim
Bir   Varmış   Bir   Yokmuş   Yerdik peynirli dürümü.sallardık tırpanı. Öğlenin sıcağında çıkardı kafanın dumanı. Harmana getirip sürerdik sapı samanı. Ama yinede mutluyduk o zaman...   Güneş altında su gibi akardı terimiz. Yılan derisi gibi gavlardı sıcaktan derimiz. Akşam yatakta sır sır sızlardı her bir yerimiz. Yinede mutlu yaşardık o zaman...   Horoz ötümünde gider akşama dönerdik. Akşam öğünü için patetesi ateşe gömerdik. Gözümüz yatakta kalır mum gibi sönerdik. Yinede mutluyduk o zaman...   Bir yanda bostan,ırğatlık,harmanı yaylası. Azzik götürenin elinde helke.sırtında balası. İmece ile iş yapadı komşusu dayısı halası. Yorgunduk ama mutluyduk o zaman...   Go sabunla çıkarırdık sırtımızın kirini. Bir yerimiz ağrısa alıp getirirdik birini. Doktor yerine kullanırdık aspirini gırıpini. Yinede mutluyduk o zaman   Her dağ’da vardı yayla denen obamız. Akşam olunca meşeyle dolardı sobamız. Baş köşede otururdu ana babamız. Yine

Ahir Zaman Müslümanı...

Resim
Ahir Zaman Müslümanı... Hacca gider, kul hakkı yer, Ahir zaman Müslümanı... Faize de kâr payı der, Ahir zaman Müslümanı...   Başta turban, etek mini, Şişeye koymuşlar cini, Yaşamıyor gerçek dini, Ahir zaman Müslümanı...   Sadaka, zekât vermez, Yoksullara sofra sermez, Verdiği sözlerde durmaz, Ahir zaman Müslümanı...   Her tarafta vardır bezi, Şeytanlara Çalar sazı, Utanmaz, kızarmaz yüzü, Ahir zaman Müslümanı...   Yerine getirmez beşi, Yalandır dolandır işi, Cennete girmektir düşü, Ahir zaman Müslümanı...   Başta turban, etek mini, Şişeye koymuşlar cini, Yaşamıyor gerçek dini, Ahir zaman Müslümanı...   Takkesini takar başa, Bire alır, satar beşe, Haram malla döner köşe, Ahir zaman Müslümanı...   Yoktur merhamet vicdanı, Paradır dini, imanı, Sevmez mazlum garibanı, Ahir zaman Müslümanı...   Komşusu aç, kendisi tok, Hiç kimseye faydası yok, Günümüzde böylesi çok, Ahir zaman Müslümanı...   Sözüm

Peygamber Aşığı Bir Yahudi

Peygamber Aşığı Bir Yahudi   Şam’da, ihtiyar bir Yahudi vardı. Tevrat okurken, Hz. Peygamber Aleyhisselâm’ın adına rastladı mı, ya silerdi ya da orasını keserdi. Yine birgün Tevrat’ı açtı. Hz. Peygamber Aleyhisselâm’ın adının okunduğu yeri görünce yine sildi; fakat ertesi günü sildiği ismi tekrar orada buldu. Yahudi’nin gönlü daraldı… Bu hali ertesi güne kadar devam etti. Sonra gönlünden dedi ki: “- Güneşi balçıkla sıvayamam! Bu yol gösterici, gerçek olmalı.” Kalktı, doğruca Medine’ye vardı. Medine’ye ulaştığında yazın sıcak zamanıydı. Gönlü yanık halde Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in mescidine varınca Hz. Enes Radiyallahü Anh’a rastladı. Ona: “Ey yüreği temiz kişi, bana yol göster, beni Peygamber’e götür!” dedi. Hz. Enes Radiyallahü Anh, ağlayıp inleyerek onu mescide götürdü. Mescidde sahabiler oturuyorlardı. Ebubekir Sıddık Radiyallahü Anh, mihrapta ridasını sırtına almış oturmakta… Tahkik erleri olan sahabe de çevresinde… İhtiyar Yahudi, mih

Rabbim, Sen Bizi Doğruluktan Ayırma!

Resim
  Rabbim, Sen Bizi Doğruluktan Ayırma! Bandırmalı merhum Tatlıcı Ali Efendi Kuddise Sirrûh bir gün, çocukların ateş yakmak için kesilen odunlar arasından düzgün olanlarını ayırdıklarını görünce, sebebini sorar. Çocuklar da: “- Onlardan balta ve keser sapı yapabiliriz, bu yüzden yakmayıp ayırıyoruz.” derler. Ali Efendi Kuddise Sirrûh, bu durum karşısında yere çöker ve ağlar. Ağzından şu müthiş sözler çıkar: “- Odunların doğru olanları bile kendini ateşten kurtarıyor. Ya insanların doğru olanları…” “Rabbim sen bizi doğruluktan ayırma." Amîn! Allahümme amîn, ecmain!

Kabir Ziyaretinde Yapılacak Dua

Kabir Ziyaretinde Yapılacak Dua   Âişe Radiyallahü Anha’dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “- Size, Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'den bir hadis rivayet edeyim mi?" dedi. Biz: “- Evet!" dedik. Şöyle dedi: “- Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem benim yanımda kaldığı gece benim yanıma geldi ve ridasını çıkardı, ayakkabılarını çıkardı ve onları ayak tarafında bıraktı. İzarının bir ucunu yatağına açtı ve yanı üzere yattı. Fazla zaman geçmeden o benim uyuduğumu sandı, yavaşça ridasını aldı, yavaşça ayakkabılarını giydi, (yavaşça) kapıyı açtı ve çıktı. Sonra kapıyı yavaşça kapattı. Ben de örtümü başımın üzerine saldım, başımı da örttüm. Sonra izarım ile de kapandım. Sonra onun izinden yola koyuldum. Nihayet Baki Mezarlığı'na geldi. Ayakta uzunca durdu. Sonra üç defa ellerini kaldırdı, sonra yana saptı, ben de yana saptım. O hızlandı, ben de hızlandım. Koşmaya başladı, ben de koştum. Daha da hızlı koşmaya başladı, ben de daha da hızlandım. O

Sünnete Göre Su İçmenin Edepleri

Sünnete Göre Su İçmenin Edepleri Yedi Halde Su İçilmez 1)       Banyodan sonra su içilmez; içilirse organlar yaşlanır. 2)       Acı yedikten sonra su içilmez; içilirse reflü, gastrid ve bağırsak rahatsızlığı yapar. 3)       Uyku arasında su içilmez; çünkü beyni etkiler. 4)       Meyveden sonra su içilmez; içilirse asit ortaya çıkar. 5)       Koşup yorulduktan sonra su içilmez; karaciğer ve dalak büyür. 6)       Tatlı yedikden sonra  su içilmez; şeker yükselmesine sebep olur. 7)       Kustuktan sonra su içilmez; su içilirse vebaya sebep olur...   Su İçilen Haller: 1)       Et yedikten sonra su içilir. 2)       Yağlı yedikten sonra su içilir. 3)       Korkunca su içilir. 4)       Yemekten önce su içilir.   Atasözü: Ye yağlıyı, iç suyu; donarsa donsun! Ye tatlıyı, içme suyu; yanarsa yansın!   Bir Bardak Suda Yedi Sünnet Var: 1)       Besmele ile içmek, 2)       Oturarak içmek, 3)       Sağ elle içmek, 4)       Üç yudumla içmek, 5)       Bardağa üflememek, 6)       Aile arasında da olsa ik