Kayıtlar

Gel Ey Dâ’î, Hemen Başla Duâya

            Gel Ey Dâ’î, Hemen Başla Duâya   Gel ey Dâ’î, hemen başla duâya, Elin aç bârgâh-i kibriyâya.   Nice zemânların âh boşuna geçdi, Yapdıkların hep mâzîye karışdı.   Şimdiden sonra insâfa gel bârî, Tevbe et, yalvar da, afv ede bârî.   Kalbimden söyledim (estagfirullah), Rücû’ etdim dedim (tübtü ilallah).   Olup nâdim elim çekdim hevâdan, Pâk etdim kalbimi hubb-i sivâdan.   Hevây-i nefse ve şeytâna uydum, Hatâ etdim ilâhî, şimdi duydum.   İnâbet eyleyip geldim kapına, Yüzüm yere sürüp durdum bâbına.   Yüzüm kara, günahım çok, elim boş, Lâfa geldikde ammâ sözlerim hoş.   Beni gören sanır ki bir velîyim, Fekat bilmez ki, bir ahmak deliyim.   Eğer bende olaydı akl-i kâmil, Muhakkak olmaz idim böyle gâfil.   Temizler rahmetinin suyu ilâhî, Benim gibi nice rûy-ı siyâhı.   Ümmîdim kesmem hiç senden ilâhî, Ki sensin cümle ...

Ölüme Her An Hazırlıklı Olmak

                                                    Ölüme Her An Hazırlıklı Olmak   Vehb bin Münebbih Rahmetullahi Aleyh’in naklettiği şu hâdise, ölüme her an hazırlıklı olmanın lüzumunu ne güzel ifade etmektedir: Hükümdarın biri, bir yere gitmeye hazırlanırken üzerine giymek için sayısız elbiseler içinden en güzelini ve binmek için de birçok at içinden en rahvan ve gösterişli olanı seçmişti. Adamlarıyla birlikte muhteşem bir tavırla, böbürlenerek ve etrafına çalım satarak yola çıktı. Yolda, üstü-başı perişan biri, atının yularına yapıştı. Hükümdar: “– Sen de kimsin, benim karşımda kim oluyorsun, çekil önümden!” diye hışımla bağırdı. Adamcağız ise şakince: “– Sana söyleyeceklerim var! Senin için çok hayatî bir mesele…” dedi. Hükümdar merakla karışık bir hiddetle: “– Söyle bakalım!” deyince; Adam: “– Gizlidir...

İslâm'ın Adaleti ve Güzelliği

İslâm'ın Adaleti ve Güzelliği Hz. Ali Radiyallahü Anh Halifeliği zamanında, Sıffin Savaşından dönerken, hırkasını kaybetti, ne kadar aradıysa da bulamadı... Bir süre sonra hırkasını bir Hıristyan'ın üzerinde gördü ve hırkasını istedi... Hıristyan: “- Hayır bu hırka benimdir!” diyerek hırkayı vermedi... Hz. Ali Radiyallahü Anh Hıristyan'ı Kadı'ya şikayet etti, ikisi de Kadı'nın huzuruna çıktı... Hz Ali Radiyallahü Anh: “- Bu hırka benimdir!” dedi... Kadı: “- Bu hırkanın senin olduğuna dair delilin var mı?” diye sordu... Hz Ali Radiyallahü Anh: “- Delilim yok, ıspat edemem ama hırkamı tanıdım, hırka benimdir!” dedi... Kadı Hıristyan'a dönerek: “- Halife'nin iddiasına ne dersin?” diye sordu... Hıristyan ısrarla: “- Bu hırka benimdir!” dedi... Kadı hırkanın Hıristyan'da kalmasına karar vererek davayı bitirdi... Hz Ali Radiyallahü Anh'ın elinde, hırkanın kendisine ait olduğuna dair ıspat ve delil yoktu... Hırkayı ...

Kudüs

Resim
  Kudüs   Cuma Günü Hutbede olan Selahaddin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh’e bir genç bağırır: “- Kudüs’e cihadı emret başka ne konusundan bahsediyorsun” Selahattin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh Cevap vermez. Cumartesi sabah namazına durmadan önce Selahattin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh cemaate dönüp sorar: “- Dün bana Hutbede cihadı emretmemi söyleyen genç nerede?” Cemaat içerisinden ses çıkmaz zira genç sabah namazına gelmemiştir. Selahaddin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh der ki; “- Vallahi! Cuma namazına gelenler, sabah namazına da gelmediği müddetçe Kudüse cihadı emretmeyeceğim!” Alınacaka ders: Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullah mübarek demek istiyor ki: “İslâmiyet’i tam olarak yaşayıp kalbimize indermedikçe, ruhumuza sindirmedikçe Kudus’ü alamayız!”   Hoca bir öğrenciyi sınav yapar ve aralarında şu diyalog yaşanır: “- Evlad ı m, d ü nyadaki en uzak ba ş kent neresidir? ” Ö grenci: “- Kud ü s ’ t ü r Hocam! ” der. Hoca: “- Ne alakas ı var? ” deyince: ...