Kayıtlar

Her Şey O'ndan

Ne Sandın?   Dil ne bilir, şekeri, şerbeti, Aldığın lezzeti, baldan mi sandın! Ne arı, ne de ağaç verir nimeti Elmayı, narı daldan mı sandın!   Baharı gönderir al gelin gibi, Bir hazine ki görünmez dibi, O Cemil'dir Cemal O'nun tecellisi Güzeli yeşilden, aldan mi sandın!   Çok istesen de inadın olmaz, Takdirden öte muradın olmaz, O uçurursa, senin kanadın olmaz, Uçmayı kuştan, kartaldan mi sandın!   O'nun emriyle göktedir varlıklar, O'nun emriyle yerde kalabalıklar O dilerse, kavga çıkar balıklar, Su düzenli hayatı, faldan mi sandın!   Gördüğün, göremediğin... Göz O'nun Bildiğin, bilemediğin... Öz O'nun Dediğin, diyemediğin... Söz O'nun Kelamı dudaktan, dilden mi sandın!   O dilerse, azlar çok olur, O dilerse varlar yok olur, O dilerse açlar tok olur, Tokluğu paradan puldan mi sandın!   İbrahim duada Nemrut'un ateşinde, Ateşler gülzar olur, türlü esrar işinde, Oğul razı kurbandır, baba...

Ölüm Vardır Gafil Olma

Ölüm Vardır Gafil Olma Ölüm vardır, gâfil olma, Sakın meyletme dünyaya! Kapılma dünya malına! Sakın aldanma dünyaya. Durma çalış emr-i Hakka Gücün yettikçe icraya! Gelenler hep sefer eyler, Muhakkak dâr-ı ukbaya! Yüzün dön, ilticâ eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâya! Şu dünya değil mi yalan? Gelen bir bir geçer, durmaz, Hani deden, hani atan? Ne oldu, kimseler sormaz. Hani nerde anan, baban? Bu dünya kimseye kalmaz. Gelenler hep sefer eyler Muhakkak dâr-ı ukbaya. Yüzün dön, iltica eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâ’ya! Ecel çıka gelir bir gün, Ondan hiç kurtulan var mı? Hani ölmez sanılanlar? Bakın hiç kurtulan var mı? Hani şahlar ve sultanlar, Bakın hiçbir nişan var mı? Gelenler hep sefer eyler Muhakkak dâr-ı ukbaya. Yüzün dön, iltica eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâ’ya! Kelimeler: İcra: Yerine getirme Dâr-ı ukba: Ahiret yurdu İltica: Sığınma

Öyle Bir Zaman Gelecek ki… (Hadis-i Şerifler)

Öyle Bir Zaman Gelecek ki… (Hadis-i Şerifler) 001-   - Hz. Ali radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): "Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?" diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle): "Ey Allah’ın Resulu, yani böyle bir hal mi gelecek?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti: "Emr-i bi'l-ma'rufta bulunmadığınız, nehy-i ani'l-münker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?" diye sordu. (Yanındakiler hayretle:) "Yani bu olacak mi?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve sormaya devam ettiler: "Münkeri emredip, ma'rufu yasakladığınız zaman haliniz ne olur?" (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek): "Ey Allah’ın Resulu! Bu mutlaka olacak mi?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve devam ettiler: "Ma'rufu münker, münkeri de ma'ruf addettiğ...

Dürüstlük Yarışması ve Geleceğin Padişahının Seçilmesi

Dürüstlük Yarışması ve Geleceğin Padişahının Seçilmesi Padişah, bir gün halkın bütün çocuklarını bir meydana toplar ve her birine 1 saksı ve 1 çiçek tohumu verir. En iyi ve en güzel çiçeği yetiştiren çocuğun: “Kendisinden sonra; geleceğin padişahı” seçileceğini söyler. Bütün çocuklar 1 yıl boyunca her gün tohumlarını sularlar, saksılarını güneşe doğru çevirirler. O gün gelir bütün çocuklar saksılarını eline almış, padişahın huzuruna çıkmak için heyecanla beklerler. En güzel, renga renk çiçekleri yetiştirmişlerdir. Fakat bir çocuğun saksısında ne bir çiçek ne de bir çimlenme vardır. O çocuk annesine: “- Annecim ben gitmek istemiyorum utanıyorum herkesin çiçeği ne kadar güzel büyümüş benimki hiç büyümedi!" der… Annesi de: “- Olsun oğlum sen denedin çabaladın gayret gösterdin ama senin çiçeğin büyümedi. Sen yine de gideceksin o meydana!" demiş. Padişah bütün çocukları tek tek geziyor… Bizim çiçeği büyümeyen çocuk da kuytu bir yerde saklanmış bekliyor...

Sakın Benliğe Kapılma

Sakın Benliğe Kapılma Şeyh Sâdî-i Şîrâzî, Gülistan adlı eserinde şu hâtırasını nakleder: “– Çocukluğumda da ibadetlere çok düşkündüm. Geceleri kalkar, ibadetle meşgul olurdum. Bir gece babamın yanında oturuyordum. Bütün gece gözümü yummamış, Kur’ân-ı Kerîm’i elimden bırakmamıştım. Bâzı kimseler ise etrafımızda uyuyorlardı. Babama: “– Şunların bir tanesi bile başını kaldırıp iki rekât teheccüd namazı kılmıyor; sanki ölü gibi uyuyorlar.” dedim. Bu sözüm üzerine babam kaşlarını çattı ve: “– Oğlum! Başkalarının dedikodusunu edeceğine, ‘keşke sen de onlar gibi uyusaydın!’ karşılığını verdi.” Yani babası Sâdî’ye âdeta şu dersi veriyordu: “– Senin hor gördüklerin, seher vaktinin feyzinden mahrum iseler de, onlara ‘Kirâmen Kâtibîn’ melekleri” menfî bir şey yazmıyor. Senin amel defterine ise, din kardeşlerini küçük görme ve gıybet günahı yazıldı…”

Böyle Analar, böyle kahraman evlâdlar Varken Türkiye Yıkılmaz, İslâmiyet Yok Edilemez!!!

Böyle Analar, böyle kahraman evlâdlar Varken Türkiye Yıkılmaz, İslâmiyet Yok Edilemez!!! “Vatan bizimdir, kaçan haindir, düşmana sırtını döneni vururum! Ben dönersem, siz de beni vurun!” Diye emir verebilen, düşman üstüne Fetih Sûresi’ni ezberden okuyarak gidebilen, unutturulan bir kahramandır O! Halit Paşa'nın anası soruyor: “- Oğul savaş bitti mi ki sen eve döndün?” “- Yok, ana! Yaralandım, tabipler istirahat verdi, izine geldim!” “- Yaralanmakla bir şey olmaz! Git, şehit ol!!!” Not: (Bu Millî Mücadele kahramanı Halid Karsıalan, 1923’te meclis koridorunda, sırtından tabancayla vurularak şehid edilmiştir!) Allah’ü Teâlâ rahmet eylesin! Mekânı cennet olsun! Bu Analar Şehitliğin Yüksek Kutsal Değerini Nereden Biliyor? Kalbindeki imandan ve İslâm’dan biliyor… Böyle analar, böyle kahraman evlâtlar yetiştiriyor! Başörtüsü Neden Hedefte? Bu anaların başörtüleri açılmadan İslâmiyet yıkılamaz... İslâmiyet Neden Hedefte? Bu anaların, babaların d...