Ebu Akil Radıyallahu Anh’ın İmanı
Ebu Akil Radıyallahu Anh’ın İmanı
Ebu Akil Radıyallahu Anh Rasûlullah Aleyhisselatu vesselamın
zamanında fakir yaşamış bir sahabe efendimiz...
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesselam efendimiz sadaka ile
alakalı ayeti kerimeleri getirince, sırtına odun yüklenmiş, 3-5 lira kazanmış,
gelmiş bunu ayeti kerimenin gereğini yaşamak adına infak etmiş bir sahabe
efendimizdir Ebu Akil Radıyallahu Anh…
Lütfen iyi okuyun ve bu olayı gözünüzün önüne getirmeye gayret
edin...
Çünkü; Yermûk harbinde, İbni Ömer Radıyallahu Anh, onun hakkında
şöyle bir nakilde bulunuyor:
Yermûk harbi çok şiddetli bir harp idi. Ve o harbin
kahramanlarından bir tanesi de Ebu Akil Radıyallahu Anh idi...
Biz onu savaş meydanında ölmüştür diyerek onu çadıra çekip
aldık. Üzerinde sayısız ok yarası, sayısız kılıç yarası vardı. Ama henüz son
nefesini vermemişti. Onu böyle yatağa uzattık ve başında son görevlerimizi
yapıyorduk.
Su isterse su veriyorduk, bir derdi varsa dinleyecektik, ki
başından aşağı ölümünü bekliyorduk diyor İbn Ömer radıyallahu anh...
Ve devam ediyor:
O sırada çadırların önünden bir tellal şöyle bağırarak
geçiyordu!
Ey ensar
cemaati! Huneyn'de dininize yardım ettiğiniz gibi, Huneyn'de Rasulullaha yardım
ettiğiniz gibi, bu gün de dine yardım edin, bu günde sizin dininize yardımınız
ihtiyaç var, ey ensar! Deyince İbn Ömer Radıyallahu Anh...
Baktım ki diyor, ölümünü beklediğimiz ceset harekete geçti,
ayaklandı, kalkmaya başladı. Ve yerinden indi, yürüyemez bir halde
sürünürcesine yürüyordu diyor.
Kapıya gelince, artık iki kolu kopma noktasına geldiği için, ona
engel teşkil edince, ayağının altına alıp sağ kolunu kopardı, sonra sol kolunu
kopardı. Kolsuz olarak tekrar çadırdan dışarı çıkmak istedi.
“- Yapıştık ve nereye doğru gidiyorsun?” Diye sorduk!
Ebu Akil Radıyallahu Anh'da dedi ki:
"- Duymuyor musunuz? Ensar’ı çağırıyor! Ben Ensar’dan bir
kimseyim! Eğer ben bu harbe, "Ensar'ın yardıma ihtiyacı var, gelin
dedikleri halde, bunu duyan şu kulaklarıma rağmen, kalbimdeki imana rağmen
yatarak gitmeyecek olursam; Rabb'imin huzurunda hesap veremem!"
Diyerek, elimizden sıyrıldı ve harb meydanına gitti. Ve orada
şehit oldu...
Diyor İbn Ömer Radıyallahu Anh...
Şimdi:
Ceset halinde yatan bir kimseyi ayağa kaldıran şeyin ismi
imandır!
‘Ey Ensar!’ Denildiği zaman, ceset halindeki hastayı ayağa
kaldıran bir duygudur iman!
Bizim kaybettiğimiz, bizi tembelliğe iten şey iman zayıflığıdır.
“Bizlerin, ‘Ya eyyûhellezine amenû…’ sedalarını duyamamıza sebep
olan da imanımızdaki zayıflıktır!
Suriye'yi, Mısır'ı, Irak'ı vs. bilakis “Hakiki İslâmiyet’i” göremez
olmamızın da sebebi imanımızdaki zayıflıktır!…
Ebu Akil Radıyallahu Anh'ın sahip olmuş olduğu imandan mahrum
olmamızdır!
Bizim kalbimizdeki iman, yattığımız yataktan bizi kaldıracak bir
iman değil…
Gördüğümüz harama karşı, gözümüzü kapatma emri verecek bir
kuvvette bir iman değil…
Zayıflamış, gücünü iyice kaybetmiş, küllenmek üzere olan bir
imandır bizlerin sahp olmuş olduğu iman!
İşte burada, Mü'minler olarak iman muallimleri olan ashab-ı kiramların
hayatına bakıp ta, satır satır orada imanı okumalı ve imanımız üzere
düşünmeliyiz!
Çünkü kurtuluşun reçetesinden bir tanesini de Rasûlullah Sallallahu
Aleyhi Vesselam ve Sahabe-i Kiram efendilerimizi göstermiştir!
Ne demişti kâinatın efendisi?
"Benim ashabım gökyüzündeki yıldızlar gibidir! Hangisine
tabii olursanız kurtuluşa erersiniz!"
Bizlerin nasıl yaşamamız gerektiğini ve de kimleri örnek almamız
gerektiğini 1400 küsür öncesinden Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesselam, biz
ümmetine göstermiştir.
Rabb'im bizleri, Kur'an-ı Kerim’e, sünnet’e ve Ashab-ı Kiram’a tabii olarak, onların yaşadığı gibi yaşamaya gayret eden, ihlâslı bir imana sahip olmaya çabalayan kullarından eylesin!
Yorumlar
Yorum Gönder