Sevgili Kula Gelen İki Sıkıntı
Sevgili Kula Gelen İki
Sıkıntı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü Teâlâ’’nın sevdiği bir
kulun başına iki sıkıntı gelir:
Birincisi, bedenine sıkıntı
gelir. Bu kimse, ağlar sızlar, dua eder, tevbe eder, günahları affedilir.
İkincisi, insanlar onun hakkında
ileri geri konuşurlar, iftira ederler. Onun günahlarını yüklenirler, temize
çıkarırlar.
Cem-i zıddeyn muhaldir. Yani iki
zıt şey bir arada bulunmaz. Bir şeyde iki sevgi aynı anda bulunmaz. Bir kalpte
hem dünya sevgisi, hem de ahiret sevgisi bir arada bulunmaz.
Allahü Teâlâ’nın veli kulları,
âlimler, evliya zatlar görülünce Allahü Teâlâ hatırlanır. Genel bir kaide
vardır; kim neye en çok düşkünse, o kişi görülünce düşkün olduğu şey
hatırlanır. Dolayısıyla, evliya kullar görülünce de Allahü Teâlâ hatırlanır.
Birisi bize Allah için ihlâsla
bir şey sorarsa, eğer biz de Allah için ihlâsla cevap verirsek, verdiğimiz
cevap yanlış olsa bile, bu samimiyetten dolayı Allahü Teâlâ bu neticeyi, bu
yanlışı doğrultur. Onun için, bize birisi bir şey sorarsa, zerre kadar kendi
menfaatimizi düşünmeden konuşmalı, yani kendi adımıza değil, onun adına, onun
menfaatine konuşmalı.
Dinimize bir zararı olmayan bir
şeye müdahale etmemeli, sabretmeli. Dinimize bir zararı olmadığı müddetçe,
kimseye söz söylememeli. Dinimize zararı yoksa nefsimize zararı var demektir.
Nefs ise, kâfir olarak yaratılmıştır.
Bir araya gelince mutlaka,
birkaç kelime de olsa dinden, imandan bahsetmeli; çünkü bir hadis-i şerifte
buyuruluyor ki:
(Allah’ı anmadan, Peygambere salavat
getirmeden toplanıp dağılmak, leşin başından dağılmak gibidir.)
Besmeleyle yenen lokmalar vücuda
şifadır, besmelesiz yenen lokmalar ise vücutta hastalık yapar. Lokmaları,
besmele söyleyerek yiyen kimsenin vücuduna, şeytan giremez. Besmelesiz yenen
lokmalarla beraber, şeytan da vücuda girer. Büyük zatlar her lokmada besmele
çekerlerdi.
İki tane şeytan yola çıkmışlar.
Bir beldeye gelmişler. Biri diğerine demiş ki:
— Sen şu eve, ben bu eve! Bir ay
sonra burada görüşelim.
— Tamam.
Bir ay sonra bunlar buluşmuşlar.
Bir tanesi çok zayıflamış, ip gibi olmuş, diğeri ise aşırı şişmanlamış. O
şişman olan demiş ki:
— Bu ne hâl?
— Mahvoldum ben.
— Ne var, ne oldu?
— Yahu, ne yeseler Besmele
çekiyorlar, bir şey koysalar, Bismillah, Bismillah, Bismillah. Biz bir yere
giremedik, bir şey yapamadık. Ölüyorum açlıktan. Peki ya sen?
— Ben şimdiye kadar bir sefer bile Besmele dediklerini duymadım.
Yorumlar
Yorum Gönder