O Müslüman Değil mi?

         O Müslüman Değil mi?

 

Prof. Dr. Saffet Solak anlatıyor…

Amerika'da master yaptığım yıllarda, çalıştığım üniversitenin yemek salonu açık büfe şeklindeydi.

Herkes dilediği yemekten istediği kadar alabiliyordu.

Yemekhanenin kapısında:

“- Take what you need. Eat what you take!” (Yiyeceğin kadar al, ne aldıysan ye!) diye yazmakta idi.

Bir gün aynı masada yemek yediğimiz Çinli bir arkadaşı, tabağında kalan son pirinç tanesini almaya çalışırken görünce dayanamadım; denemek için dedim ki:

“- Bir pirinç tanesi için neden bu kadar uğraşıyorsun? Bırak tabakta kalsın!”

Çinli arkadaşın verdiği cevap çok düşündürücüydü:

“- Her Çinli bir pirinç tanesi israf etse, Çin nüfusu ile çarp bakalım, kaç ton pirinç yapar? Biz kalabalık bir ülkeyiz, israf etme lüksümüz yoktur.” dedi.

Yine denemek için dedim ki:

“- Şu anda Çin'de değil Amerika'dasın! Tabağında bırakacağın pirinç tanesi Çin'i değil, Amerika'yı zarara uğratacaktır?”

Bu sözlerim karşısında güldü ve şöyle dedi:

“- Yaşadığım ülke olan Amerika'yı bu şekilde zarara uğratmak onurlu bir davranış olmaz.”

Çinli arkadaşı bu onurlu davranışından dolayı tebrik ettim ve düşüncesini paylaştığımı söyledim.

İslâm dininin bu konudaki;

“- Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” buyruğunu açıkladım.

Çok hoşuna gitti.

Tam o sırada, Ürdünlü Müslüman bir arkadaş tabağındaki yemek artıklarını çöp sepetine boşalttı.

Bunu gören Çinli arkadaş Ürdün'lüyü göstererek:

“- O Müslüman değil mi?” dedi.

Ben de; o kadar üzüldüm ki, ne diyeceğimi bilemedim…

 “- Dur, bunu kendisine soralım,” dedim.

Ürdünlü arkadaşa seslendim.

Çinli ile aramızda “Nimete saygı ve israf” konusunda geçen konuşmaları aktardıktan sonra dedim ki:

“- Arkadaş seni yemek artıklarını çöpe dökerken görünce, ‘O Müslüman değil mi? Neden israf ediyor?’ diye sordu.

Ürdünlü arkadaş Çinli’ye döndü. Kendinden emin bir şekilde:

“- Ben kendi ülkemde israf etmem. Amerika’yı sevmiyorum. Burada, ne kadar çok israf edersem, Amerika’yı o kadar zarara uğratmış olurum!” dedi

Çinli:

“- Bu düşüncen, onurlu bir düşünce değil!” dedi.

Doğru söze ne denir?

***************************

Dünyada Açlıktan Ölen Milyonlarca İnsan Var…

Şimdi kendimize şu soruları soralım:

“- Bizler bu konuda ne kadar Müslümanız?”

Kur’an-ı Kerim bir ayet mi 6666 ayet mi? Eğer 6666 ayetse neden diğer ayetlerdeki buyrukları yerine getirmiyoruz?

Allah’ü Teâlâ A’râf Sûresi, 31. Ayeti kerimede:

“Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez.” Buyurmuyor mu?

Yüce Kur’an-ı Kerim’den yerine getirmediğimiz veya hiç bilmediğimiz o kadar ayetler var ki… O kadar eksiklerimiz ve yanlışlarımız var ki…

Bırak bir pirinç tanesini, çöpler ekmek dolu… Bir kere ısırılan, iki üç kere ısırılıp atılan meyvelerle dolu… Çok az kullanılmış, hatta hiç kullanılmamış giysi ve eşyalarla dolu… İsraf deniz kadar değil okyanuslardan daha büyük…

Dünyada açlıktan ölen milyonlarca insan var…

Daha yeni, televizyon söyledi. Dünyanın en gelişmiş ülkesi İngiltere’de aç kalan insanlar hayvan maması yemişler…

 

Bu İnsanlığın Hali Ne Olacak?

Yine Amerika’dan bir örnek vereyim.

Bilinçli ve şuurlu bir Müslüman kardeşimiz ABD’de örnek davranış ve gayretiyle yaşlı bir ABD vatandaşının Müslüman olmasına sebep olur.

Müslüman olan ABD’liye; helâlleri, haramları; sonsuz ahiret hayatını; Cennet ve Cehennem’i güzelce anlatır. ABD’li Müslüman ağlamaya başlar.

Bizimki şaşırır.

“- Sevinecek yerde neden ağlıyorsun?” Diye sorar.

ABD’li Müslüman’ın cevabı çok manidardır.

“- Annem babam iman etmeden, küfür üzere öldüler! Eğer daha önce gelip İslâmiyet’in nurlarını anlatsaydınız, ben onları da Müslüman yapar, onların da Cennet’e gitmesine vesile olurdum!” der.

Kardeşler sorumluluğumuz çok büyük! Hatta dağlardan daha büyük! Lütfen boş durmayalım. Çalışalım, çalışalım, son nefesimize kadar çalışalım… İnsanlığın kurtuluşu için tüm gayretlerimizi sarf edelim…

Dinine, diline ve ırkına bakmadan diğer insanların da Müslüman olmasına ve kurtuluşa ermesine vesile olalım. Hem Cennetteki mevki ve makamımızı yükseltelim hem de kurtarabildiğimiz kadar insanı Cehennem’e düşmekten kurtaralım.

İnsanlığın kurtuluşu ancak İslâmiyet’le olur, ikinci bir alternatif yok.

Mahşer Günü hızla yaklaşıyor.

Orada:

“BENİM HABERİM YOKTU, BEN BİLMİYORDUM!” Deme lüksümüz yok. İslâmiyet’te öyle bir fıkıh kuralı yok.

O halde ey Müslümanlar! Bir an önce uyanalım ilmimizi artıralım! Güzel İslâmiyet’i tam ve doğru olarak; en güvenilir kaynaklardan öğrenelim! Yüce Rabbimizin tüm emirlerini en güzel şekilde uygulayıp yerine getirelim! Dünyadaki diğer insanlara da güzel yaşantımız ve ilmimizle tebliğ edelim! Hem dünyada hem ahirette sonsuz mutluluğa ulaşalım!

Hoşça kalın, dostça kalın Allah’ü Teâlâ’ya emanet olunuz efendim!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis