İlim Talebesinin Fazileti
İlim Talebesinin Fazileti
Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri buyurdular:
”Kim, Allâhü Teâlâ hazretlerinin cehennem ateşinden azat
ettiği kişilere bakmayı severse; ilim öğrenenlere (şer’i ilimlerin
talebelerinin yüzüne) baksın!
Nefsim kudret elinde olan Allâhü Teâlâ hazretlerine yemin
ederim ki. İlim öğrenen herhangi bir talebe, âlimin kapısına gidip geldiğinde,
muhakkak ki, Allâhü Teâlâ hazretleri o kişiye her adımına bir senelik sevabını
yazar…
Allâhü Teâlâ hazretleri, o kişiye her adımına karşılık,
cennette bir şehir yaratır.
İlim talebesi, yeryüzünde yürür; yeryüzü (dünya) onun için
tevbe ve istiğfarda bulunur.
İlim talebesi, akşamlar ve sabahlar, günahları kendisi için
bağışlanır.
Ve bütün melekler, ‘onların (ilim talebelerinin) cehennem
azabından azat olunduklarına’ şahadet ederler…” Kaynak: Ruhü’-l Beyan
Tercümesi C:11 S:285
İlim öğrenen herhangi bir talebe, âlimin kapısına gidip
geldiğinde
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ ،
قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " مَنْ أَحَبَّ
أَنْ يَنْظُرَ إِلَى عُتَقَاءِ اللَّهِ مِنَ النَّارِ ، فَلْيَنْظُرْ إِلَى
الْمُتَعَلِّمِينَ ،
"Kim, Allâhü Teâlâ hazretlerinin cehennem ateşinden azat
ettiği kişilere bakmayı severse; ilim öğrenenlere (şer’i ilimlerin
talebelerinin yüzüne) baksın!
فَوَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ ، مَا مِنْ مُتَعَلِّمٍ
يَخْتَلِفُ إِلَى بَابِ الْعَالِمِ إِلَّا
Nefsim kudret elinde olan Allâhü Teâlâ hazretlerine yemin
ederim ki. İlim öğrenen herhangi bir talebe, âlimin kapısına gidip geldiğinde,
muhakkak ki, Allâhü Teâlâ hazretleri
كَتَبَ اللَّهُ لَهُ بِكُلِّ قَدَمٍ، عِبَادَةَ سَنَةٍ،
O kişiye her adımına bir senelik sevabını yazar,
وَبَنَى لَهُ بِكُلِّ قَدَمٍ مَدِينَةً فِي الْجَنَّةِ،
O kişiye her adımına karşılık, cennette bir şehir yaratır.
وَيَمْشِي عَلَى الْأَرْضِ وَالْأَرْضُ تَسْتَغْفِرُ لَهُ،
İlim talebesi, yeryüzünde yürür; yeryüzü de onun için tevbe
ve istiğfarda bulunur.
وَيُمْسِي وَيُصْبِحُ مَغْفُورًا لَهُ ،
İlim talebesi, günahları kendisi için bağışlanmış olduğu
halde akşamlar ve sabahlar.
وَشَهِدَتْ لَهُ الْمَلَائِكَةُ
Ve bütün melekler onlar için şahadet ederler.
وَيَقُولُونَ هَؤُلَاءِ عُتَقَاءُ اللَّهِ مِنَ النَّارِ
“Onlar (ilim talebeleri) cehennem azabından azat
olunmuşlardır” derler'
وَيُمْسِي وَيُصْبِحُ مَغْفُورًا لَهُ،
İlim talebesi, günahları kendisi için bağışlanmış olduğu
halde akşamlar ve sabahlar.
وَشَهِدَتْ لَهُ الْمَلَائِكَةُ
Ve bütün melekler onlar için şahadet ederler.
وَيَقُولُونَ هَؤُلَاءِ عُتَقَاءُ اللَّهِ مِنَ النَّارِ
“Onlar (ilim talebeleri) cehennem azabından azat
olunmuşlardır” derler.'
İmam Gazâlî Rahmetullahi Aleyh hazretleri, ilim sahipleri
arasından kibre müptela olanları şöyle anlatıyor:
“Bu âlimler, başkalarını cehaletle itham eder, hatta onlara
insan nazarıyla bile bakmazlar. Onlardan her yerde hürmet ve saygı beklerler. Saygısızlık
edenlere kızar, kendi ilimlerinin derinliğinden, okudukları kitaplardan, ders
gördükleri hocalardan dem vururlar. Yanlarında âlim ve veli kişilerden
bahsedilince yüzlerini ekşitirler. İnsanlar onların hakkında iyi dedikleri
halde, onlar insanlara iyi demez. Ziyarete karşılık vermezler. Hoca olurlarsa
talebelerine sert ve kaba davranırlar. Onları hususi işlerinde çalıştırırlar.
Ahiretle alakalı olarak da ilimleri sayesinde kendilerini herkesten ziyade Allah’ü
Teâlâ’ya yakın kabul eder, başkaları hakkında endişeli olurlar. Başka birinden
hak ve hakikati duysalar, onu kabul etmek istemez, hemen karşısına çıkarlar.
Münazara ederken birbirlerine girerler. Hatta hakkı hasmının dilinde duysa
hemen çeşitli yollardan bile bile onu çürütmeye çalışırlar. Hâlbuki bu hal
kâfir ve münafıkların vasfıdır.”
Yorumlar
Yorum Gönder