Cehennemde Ateş Yok mu?

Cehennemde Ateş Yok mu?

Üç âyet-i kerime meali:

“Cennetin neresine bakarsanız bakın, bolca nimet ve büyük saltanat görürsünüz.” (İnsan 20)

 

“İyi amellerinin mükâfatı olarak (Cennette, müminleri) memnun edecek ne nimetler hazırlandığını, asla kimse bilmesi imkânsız.” (Secde 17)

 

“Allah’ü Teâlâ, kullarını dar-üs-selama (selamet, saadet yeri olan Cennetine) çağrı ediyor.” (Yunus 25)

 

Bir hadis-i şerif meali:

“Cennetten bir tırnak ucu kadar bir şey dünyaya gelse, Batıyla Doğu arasındakileri tezyin ederdi. Aden ehlinden bir şahıs bilezikleriyle birlikte gözükse, nuru güneşin ışığını söndürürdü. Güneşin yıldızları söndürdüğü şeklinde.” (Tirmizi)

 

Cehennem azapları kâfirler içindir. İki âyet-i kerime meali:

“De ki: Gerçek Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin! Biz zalimler için, duvarları çepeçevre onları içine alacak bir ateş hazırladık. Onlar yardım istediklerinde, erimiş maden şeklinde, yüzleri kavuran bir su serpilir. Bu ne fena bir içecek ve Cehennem ateşi ne fena bir duraktır!” (Kehf 29)

“İşte onu, Sekar’a (Cehenneme, şiddetli bir ateş içine) atacağım. Sekar, (içine girenleri) ne çıkartır, ne de azaptan vazgeçer. İnsanın derisini yakıp kavurur.” (Müddessir 26-29)

 

Kâfirler için hazırlanan Cehennem, Müslümanları yakmaz. Bir hadis-i şerif meali:

“İyi fena hepimiz (Cehennem üzerine kurulmuş Sırattan) geçer. İbrahim aleyhisselama ateşin serin olduğu şeklinde, mümine, serin ve selamet olur. O şekilde ki Cehennem, ‘Müminin nuru nârımı söndürüyor!’ diye bağırır.”

(İbni Mace)

Demek ki Cehennemde ateş var, fakat mümini yakamıyor.

 

Cehennemde ateş ve azap bulunduğunu bildiren birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:

“Cehennemden bir kıvılcım dünyaya düşse, sıcaklığının sertliği ve kirli kokusu doğuyla batıyı kaplardı.” (İbni Medûye)

 

“Eğer Cehennem yiyeceği olan zakkumdan bir tek damla dünyaya damlasa, dünya halkının yaşayışını fesada verir.” (Tirmizi, İbni Mace, İ. Ahmed)

 

“Kibirli, Cehennemin azabı en şiddetli olan Bolis çukuruna sokulur.” (İslam Ahlakı)

 

“Akşam namazını kıldıktan (duadan) sonrasında, yedi kere Allahümme ecirni minen-nâr diyen, o gece ölürse, ona Cehennem ateşinden kurtuluş emânı verilir. Sabah namazından sonrasında da, aynı şekilde okuyup, o gün ölene gene alevden kurtuluş emânı verilir.” (Müslim)

Cehennemde ateş olmasaydı, bu şekilde yakarma edilmesi emredilmezdi. Emân, güvence, güvence belgesidir.”

 

Resulullah efendimiz, Miraç’ta, Cennetteki nimetleri, Cehennemdeki azapları görmüş oldu. Cenab-ı Hakk’ın cemalini görmek arzusundan ve zevkinden, Cennetteki nimetlerin hiçbirine bakmadı. Cehennemde vazifeli Zebani denilen meleklere, ateş zarar vermez. Denizin balığa zararı olan olmaması gibidir. “İtikadname” (Cehennemde ateş olmasaydı, Zebanilere ateşin zarar vermeyeceği bildirilmezdi.)

 

Her mümin, iyi ameli kadar nimete kavuşur. İnanmak ve iyi amel işlemek, Cennete nimet götürmek olur. İnkâr etmek ve fena amel işlemek de, Cehenneme ateş götürmek olur. Şifalı bal, şeker hastasına zarar verir. Kabahat balda değildir. Bazı gıdalar da, bazı kimselere alerji yaparak zarar verir. Kabahat gıdada değil, ona uygun olmayan bünyededir. Cehennemin kâfire zarar vermesi de böyledir. Müminle kâfiri Cehenneme atsalar, kâfir azap görür, mümin görmez.

 

Aden nimetlerinin en üstünü, Allah’ü Teâlâ’yı görmektir. Mümin, Allah’ü Teâlâ’yı, cemal sıfatıyla görmekle, en büyük nimete kavuşmuş olacaktır. Cehennem azaplarının en büyüğü de gene Allah’ü Teâlâ’yı görmektir. Kâfir, Allahü Teâlâ’yı kahr ve celal sıfatıyla görmekle, en büyük azaba maruz kalacaktır. (İtikadname)

 

Aden ve Cehennem şimdi vardır. (Her insana Lazım Olan İman)

 

Netice:

Demek ki, Cennetteki nimetler, müminlerin amellerine göre, Cehennemdeki azap da kâfirlerin amellerine göre hazırlanmıştır. Yedi Cehennemin ve sekiz Cennetin olması bu yüzdendir. Hepimiz ameline göre, nimete ya da azaba maruz kalacaktır. Mümin Cehenneme girse bile, Cehennemdeki ateş onu yakamayacağı için hepimiz ateşini kendi götürür denmiştir.

(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)