Eskiden
Eskiden,
yoldan geçen birisi, bahçesinde acâyip hareketler yapan bir adama sorar:
“-
Niye öyle tepinip duruyorsun?”
“-
Keçe tepiyorum. Sıkıştırıp pazarda satacağım. Ne yapalım, fâni dünya işte;
üç-beş kuruş kazanıyoruz!”
“-
Başındaki çıngırak ne?”
“-
Çevredeki bahçelerin ekin ve meyvelerine kuşların gelmemesi için, çıngırakla
ses çıkarıyorum. Sâhipleri de bana bunun için biraz ücret ödüyor. Ne yapalım,
fâni dünya işte; üç-beş kuruş kazanıyoruz!”
“-
Peki, sırtındaki yük nedir?”
“-
Bu yayıktır. Yoğurttan yağ çıkarıyorum. Sonra da götürüp pazarda satacağım. Ne
yapalım, fâni dünya işte; üç-beş kuruş kazanıyoruz!”
“-
O elinde döndürdüğün nedir?”
“-
Elimdeki kirmen. Komşuların yünlerini eğiriyorum. Onlar da ücretini ödüyor. Ne
yapalım, fâni dünya işte; üç-beş kuruş kazanıyoruz!”
“-
Ağzınla ne mırıldanıyorsun?”
“-
Hatmi tehlil okuyorum. İsteyenlere hediye ediyorum. Onlar da bana çeşitli
hediyeler veriyorlar. Ne yapalım, fâni dünya işte; üç-beş kuruş kazanıyoruz!”
“-
Gözlerini niye öyle çevirip duruyorsun?”
“-
Komşu çocuklarını takip ediyorum. Onları tehlikelerden korumak için bakıcılık
yapıyorum. Komşular da bana ufak-tefek biraz hediye veriyorlar. Ne yapalım,
fâni dünya işte; üç-beş kuruş kazanıyoruz!”
“-
Peki, dünya fâni olmasaydı daha neler yapardın?”
“-
Fani olmasaydı ona göre tedbir alırdım.”
Yorumlar
Yorum Gönder