Allah’ü Teâlâ Bizleri Çok Seviyor…

Allah’ü Teâlâ Bizleri Çok Seviyor…

 

Rabbimiz olan Allah’ü Teâlâ: Her gün dünyayı döndürüyor, Güneşi doğduruyor, Yağmuru yağdırıyor, Bitkileri büyütüyor; “zehirli arıya” bal, “Akılsız hayvanlara” et, süt, yün… Vb. ürünler verdiriyor… 

“Canı ve aklı olmayan su!” yerlerin altını-üstünü, gökleri dolaşıyor; bütün canlılara hayat veriyor…

“Gözün bile göremediği hava” nefes aldırıyor, hayat veriyor.

“Cansız ve akılsız toprak” çeşit-çeşit, rengârenk, vitamin ve mineral deposu lezzetli gıdalar veriyor…

Çünkü Rabbimiz onları öyle kodlamış; bizlere hizmet ettiriyor.

Rabbimiz yeryüzündeki canlı ve cansız tüm mahlûkatı biz kullarına hizmet ettiriyor.

Çünkü: “Ahsenü'l-Hâlıkîn”dır, Hayyul Kayyûm’dur.

Kâianatı yoktan var eden, her an varlıkta durduran ve idare edendir.

Âlemlerin Rabbi Kur’an-ı Azimüşşan’da buyuruyor ki:

“Her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah’tır. Ondan başka ilah yoktur. Nasıl aldatılıp döndürülürsünüz?” (Mümin Suresi,  62)

“De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." (Âl-i İmrân Suresi, 26)

Allah’ü Teâlâ bizleri “Eşrefi Mahlûk” olarak yarattı ve yeryüzüne vekil olarak kendisine “Halife” olarak görevlendirdi.

İsteseydi bizleri bir böcek, sürüngen veya cansız olarak ta yaratabilirdi. Ama bize şerefli “Halifelik” görevini verdi.

O Âlim’dir, her şeyi bilir… O Basîr’dir, her şeyi görür… Sem’i’dir her şeyi işitendir.

Kâinattaki hiçbir şey Allah’ü Teâlâ’nın irade ve kudretinin dışında, kendi başına hareket edemez.

Allah’ü Teâlâ Hayy’dır, Kayyûm’dur, Her şeye Kadir’dir, O’nun her şeye gücü yeter, O izin vermeden bir yaprak bile kımıldamaz.

Her şeyin tedbir ve tasarrufu yalnız ve yalnızca Allah’ü Teâlâ’nın irade ve kudretine bağlıdır.

Allah’ü Teâlâ, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku.

Göklerdeki ve yerlerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir.

Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar.

O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır.

O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.

“Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara Sûresi / 255)

Allah’ü Teâlâ’nın sıfatlarını ve esmalarını anlatmaya ne sayfalar, ne kitaplar, ne de ömürler yeter…

İşte bu yüceler yücesi Rabbimiz bizleri seviyor; hem de hayal edemediğimizden daha çok seviyor.

Her nefes alışımızda ve verişimizde O yüce Rabbimize yaklaşıyoruz. Çünkü bizleri bizleri çok seviyor ki: “Gel!”, “Gel!” diye kendisine çağırıyor…

Biz aciz kullar ise O’nun yüce zatına değil, mahlûku olan dünyaya kaçıyoruz…

Ey kardeşlerim! Lütfen! Nefes nefese; koşa- koşa Rabbimize kavuşmak için gittiğimizin şuurunda olalım! Şuurunda olsak da olmasak da dünyadan uzaklaşıyor ahirete yaklaşıyoruz. Tâ ki vuslata erinceye kadar, Cennet’i Âlâ’ya girinceye kadar, Cemâlüllah’ı görünceye kadar…

Ama; Rabbimiz korusun, dünya sınavını kazanamazsak sonsuz azap yurdu Cehenneme’de düşebilir, Cemâlülah’ı göremeyebiliriz…

Bakınız yüce Rabbimiz buyuruyor ki:

“O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, “İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın!” denilir.” (Âl-i İmrân Suresi 106.)

“O gün öyle yüzler vardır Rablerine bakıp parıldarlar.” (Kıyame Kûresi /22-23),

Ve Allah rasulünün Sallallahü Aleyhi Vesellemin Rü’yeti müjde veren hadis-i şerifleri:

“Rabbinizi, bedir gecesi kamer’i, birbirinizle sıkışmayarak gördüğünüz gibi göreceksiniz.” (Buhari, Mevakitu's-Salat 6, 26, Tefsir, Kaf 1, Tevhid 24; Müslim, Mesacid 211.)

"Rabbınızın mağfiretine ve genişliği göklerle yer arası kadar olan Cennet’e koşun. O, takva sahipleri için hazırlanmıştır."(Âli İmrân Suresi, 133)

Mademki Rabbimiz bizleri çok seviyor; Bizleri Cennetine ve Cemâlüllah’a davet ediyor; bizler de Rabbimizi çok sevelim. Kayıtsız şartsız âlemlerin Rabbine teslim olup, kulluk edelim! Emri ilâhiye ve sünneti Rasulûllaha daha sıkı sarılalım!

Nefsimizin süfli arzularına, şeytanın kandırmalarına, yalan dünyanın geçici şaşaasına aldanmayalım.

Ayağımız kaydığı, günahlara düştüğümüz an: Pişmanlık duyup, tevbe istiğfar edelim! O günahlara tekrar tekrar dönmeyelim!

Şunu asla unutmayalım hata ve yanlış yapmayan sadece Allah’ü Teâlâ’dır.

Peygamberlerde de İsmet sıfatı vardır. Onlar günahtan korunmuştur. Biz aciz ve fakir kulların ise ayakları her an kayabilir…

Yâ Rabbi! Ayaklarımızı kaydırma! Bugüne kadar yaptığımız ve bugünden sonra yapacağımız günah, isyan ve hataları affeyle! Bugüne kadar yaptığımız ve bugünden sonra yapacağımız: iyilik, dua ve ibadetlerimizi kabul eyle! Bizleri yüce zatına hakkıyla kul, sevgili habibin Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’e ümmet olabilen bahtiyar kullarından eyle!

Âllahümme âmîn!

Hoşça kalın, dostça kalın! Benim can dostlarım! Allah’ü Teâlâ’ya emanet olunuz…

Aciz ve Fakir kardeşiniz Yaşar…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis