Haim Nahum Planı Devam Ediyor
Haim Nahum Planı Devam Ediyor
Küresel güçlerin bugünkü sinsi
oyunlarını kavrayabilmek için tarihte yaşadıklarımızı çok iyi bilmek
zorundayız. Çünkü o tuzak ve entrikalar sonucu dünyaya nizamat veren koskoca
Osmanlı Devleti elimizden çıktı.
Osmanlı’nın yıkılmasının en önemli
aktörlerinden biri de, Manisa doğumlu Siyonist Haim Nahum (1872-1960)’dur.
Papaz olarak yetişti ve Yahudi okullarında ders verdi. Siyonist planları
uygulamak için pek çok siyasi olayın içinde yer aldı.
Paris Üniversitesi’nde okudu ve orada
Hahambaşı oldu. Paris’te bulunduğu yıllarda Türkiye içinde itibar kazanabilmek
için güya lehimizde (!) konferanslar başlattı. Türkiye delegasyonu ile irtibata
geçti.
Haim Nahum, Lozan Barış Antlaşması
sırasında Mısır hahambaşısı idi. Arabuluculuk bahanesi ile Türkiye heyeti
içinde yer almayı başardı. Zamanın başbakanı İsmet İnönü’nün başdanışmanlığına
kadar yükseldi. Lozan’da etkili bir aktör olarak görev yaptı.
Önce, Türkiye’nin Lozan’a hazırlıksız
gitmesini sağladı. Sinsi tuzak ve entrikalarla Türkiye’ye ağır şartlar dayatan
bir antlaşma imzalatmayı başardı. Bu antlaşmanın gizli maddeleri içinde
gelecekte elimizi, kolumuzu bağlayacak kararlar vardı. Mesela, misak-ı milli
kararlarından taviz veriliyor; Türkiye İngiltere’nin öncülüğündeki istihbarat
oyunlarıyla karşı karşıya bırakılarak pusuya düşürülüyordu.
Sevr (1920), ülkenin bir anda
parçalanması iken; Lozan (1923), bunun Haim Nahum Planı ile kademe kademe
gerçekleştirilmesi oyunudur. Osmanlı sonrası manevi direncimizin kırılıp varlığımızı
kastetmek için her türlü tedbirin alınmasıdır.
Haim Nahum
Doktrini Nedir
Haim Nahum, Lozan Barışı öncesi,
Osmanlı’yı savaşla yok etmek isteyen Siyonistlere akıl hocalığı yaptı. Önde
gelen mason locası şeflerine şöyle diyordu: “Yanlış yapıyorsunuz: Anadolu’yu
işgal ederek Türkiye’yi sindiremezsiniz. Bu millet, birkaç yıl sonra yeniden
ayağa kalkar. Bir antlaşma ile onlara görünüşte fırsat tanıyıp hedefinize
ulaşabileceğiniz bir plan uygulamalısınız.”
Erbakan Hoca her fırsatta Haim Nahum
Planı’na dikkat çeker, Türkiye’yi bekleyen tehlikeler konusunda halkı uyarırdı.
“Haim Nahum Doktrini” olarak da tanınan bu plan, sahibi tarafından Siyonist
yandaşlarına şöyle sunuldu:
·
Türkiye’yi
dininden uzaklaştıracaksınız.
·
Borca esir
edeceksiniz.
·
İnsanları
aç bırakacaksınız.
·
İşsiz
bırakacaksınız.
·
Irk,
tarikat, mezhep, siyasi görüş ayrılıkları oluşturup tahrik edecek ve Türkiye’yi
böleceksiniz.
·
Böldüğünüz
parçaları birbiriyle çarpıştıracaksınız.
·
Parçalanmış,
yumuşatılmış lokmaları Siyonizm’in emrine vereceksiniz.
Haim Nahum, Osmanlı’nın şahsında
İslam’ı ve Müslümanlığı yok etme planının öncüsü oldu. Daha nice plan ve
entrikalar sonucu Osmanlı bölündü, parçalandı ve bugün 780.000 km. karelik
Anadolu’ya sıkıştırıldı. Osmanlı’nın ana gövdesi durumundaki Türkiye’nin daha
fazla bölünmeye tahammülü yok. Lütfen, düşmanlarımızın plan ve oyunlarını
bilerek daha dikkatli olalım!
Büyük oyuna
dikkat!
Osmanlı 38 kadar farklı etnik kökene
mensup insanı bünyesinde barındırıyordu. Hepsi, İslam’ın dil ve hakkı üstün tutan prensipleri ışığında
huzur ve barış içinde yaşadılar. Halk devletin güvencesi altında ve birbirinden
emindi.
Bir Sosyolog, Osmanlı toplumunun bu özelliğini
şu mısralarla anlatır:
“Ahali izz u
devlette,
Reaya emn- u
rahatte,
Hüner erbabı
rif’atte,
Cihan yek pare
nurani...”
(Sadeleştirilmişi):
“Halk şerefiyle
yaşamakta,
Azınlıklar
güvence altında,
Sanat ve meslek
sahipleri el üstünde tutulmakta,
Böylece herkes
mutluluk içinde hayat sürmektedir...”
Şer güçler, Osmanlı sonrası bu güzel
görüntüyü bozmak için pek çok plan ve entrika hazırladılar. Haim Nahum doktrini
bunlar arasında. 5. ve 6. maddeler her şeyi anlatmaya yetmiyor mu?
Kısaca, Haim Nahum Planı hâlâ
uygulanmaya devam etmektedir. Emperyalistler tarafından pompalanan ırk, bölge,
mezhep, din ayrılığının hiçbirine itibar etmemeliyiz. Biz, pek çok etnik grupla
yüzyıllarca birlikte yaşadık. Birlikte sevindik, birlikte üzüldük.
Birbirimizden kız alıp vererek akraba olduk. Etle kemik misali kaynaştık. 20
kadar Haçlı saldırısını birlikte püskürttük. Çanakkale ve benzeri zaferleri
birlikte kazandık. Bugün bizim huzurumuzu bozmak isteyen emperyalist odaklara
aldanmayacak, birlikte yaşamaya devam edeceğiz.
Biz, bir arada yaşamaktan memnunduk.
Ama ne zaman ki şer odaklar menfaatleri uğruna ayrılık tohumları ekmeye, bizi
birbirimize düşürmeye başladılarsa, işte o zaman huzurumuz kaçtı. Bu oyunu
görerek felaketimizi hazırlayan bu sinsi tuzağa düşmemeliyiz.
Birliğimizi bozmak için hazırladıkları
raporları, kurdukları tuzakları, oynadıkları oyunları başlarına geçirmeli,
problemlerimizi kendi aramızda çözmeliyiz. Emperyalistlerin bizi parçalayıp yok
etmesine asla razı olamayız.
Şakir Tarım
Yorumlar
Yorum Gönder