"Ben İslâm'ın Oğluyum!"

 "Ben İslâm'ın Oğluyum!" 

Vakit kuşluk vaktiydi. Bazı sahabeler, Mescid-i Nebevi’de halka kurmuş sohbet ediyorlardı.

Bu arada Hz. Selman'ı Farisi Radiyalahü Anh mescidi nebeviye girer. Mesciddeki Sahabelere selâm verip uygun bir yere oturur. Oturanlardan bazıları, Hz. Selman'ın işiteceği bir sesle, birbirlerine kabile ve soylarını sormaya başlarlar.

Biri;

“- Ben Temim kabilesindenim!”

Bir diğeri;

“- Ben Kureyş kabilesindenim!”

Üçüncüsü;

“- Ben ise Evs kabilesindenim!” derler.

Hz. Selman Radiyallahü Anh bütün bu konuşulanları sükûnetle dinliyordu. İçlerinden biri dönüp Hz. Selman'a sorar:

“- Ey Selman senin soyun ve ırkın nedir?

Onlara göre onun vereceği cevabı yoktu, çünkü o acem ve muhacirdi ve bilinen bir soyu yoktu.

Hz. Selman Radiyalahü Anh, bütün Müslümanlara ders verircesine vakarlı ve sükûnetle cevap verdi:

“- Ben dalâletteydim. Allah Celle Celâlüh, Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem ile beni hidayete erdirdi. Ben fakirdim. Allah Celle Celâlüh, Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem ile beni zenginleştirdi. Ben köleydim. Allah Celle Celâlüh, beni Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem ile özgürlüğüme kavuşturdu. İşte benim soyum ve ırkım…”

Ses seda yoktu. Herkes donup kalmıştı. Ama içten içe İslâm kardeşliği duyguları kaynamaya başlamıştı.

Hz. Ömer Radiyalahü Anh olanları mescidin bir yerinde dinliyordu. Bu cevabı duyar duymaz, cezbe haline kapılarak ayağa kalkar ve onların yanına gelerek:

“- Ben de İslam’ın oğlu Ömer'im. İslam’ın oğlu Selman'ın kardeşiyim!" der.

Oradaki sahabelerden biri de kalkarak:

“- Ben de İslâm'ın oğluyum!".

Bir başkası;

“- Ben de İslâm'ın oğluyum!"

Bir başkası:

“- Ben de İslâm'ın oğluyum!" diye bağırmaya başlarlar.

İşte bizi, ancak: “Bu ruh” birleştirir, cinnî ve İnsî düşmanların tuzaklarından kurtarır ve bizi tek kelime altında birleştirir.

 “Bizim davamız ne Arap, ne Türk, ne Kürt ve ne de makam rütbe davası olsun! Bizim davamız Allah’ü Teâlâ'ın davası “İLÂY-I KELİMATULLAH” olsun. Allah’ü Teâlâ'nın şanı yüce ismini dünyanın en ücra köşelere, ulaştırmak olsun!!!”


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis