Puta Tapan Biri
Puta
Tapan Biri
Abdullah
bin Zeyd (radıyallahü anh) şöyle anlatmıştır:
“Bir gemiyle yolculuğa çıkmıştık. Gemi rüzgâra kapılıp bir adaya doğru sürüklendi. Adaya yaklaşınca, yanaşıp indik. Adada puta tapan bir adam gördüm ve dedim ki:
- Neden bu puta tapıyorsun? Bu put, ne fayda sağlar, ne de zarar.
- Siz kime taparsınız?
- Her şeyi yaratan, her şeye mâlik olan, her şeye gücü yeten Allah’ü Teâlâ’ya ibâdet ederiz.
- Bunu size kim bildirdi?
- Allah’ü Teâlâ bize kerîm bir Peygamber gönderdi. Onun vasıtasıyla bize bildirdi.
- O Peygamber nerededir?
- Bize Allah’ü Teâlâ’nın gönderdiği dini bildirip tebliğ vazifesini tamamladıktan sonra vefat etti. Allah’ü Teâlâ’ya kavuştu.
- Ondan size hiçbir alâmet kaldı mı?
- Evet, O, Allah’ü Teâlâ’dan bir kitap getirdi. Şimdi o Kitap (Kur’ân-ı Kerîm) bizim yanımızdadır.
- Bana gösterin.
Kur’ân-ı Kerîm’i ona gösterdim. Bakıp dedi ki:
- Ben bunu okumasını bilmiyorum.
Kur’ân-ı Kerîm’i açıp ona bir sûre okudum. Ben okudum, o ağladı. Sûreyi okuyup bitirince:
- Lâyık olan odur ki, kimse bu kelâmın sahibine âsi olmasın.
Dedi ve Müslüman oldu.
Kur’ân-ı Kerîm’den birkaç sûreyi okumayı ve kendisine yetecek kadar din bilgisi öğrendi. O gece yatsı namazını kıldıktan sonra yatma zamanı geldi. O yatmayıp sabaha kadar ibadet etti. Talebelerime dedim ki:
- Bu yeni Müslüman oldu. Aramızda biraz para toplayıp verelim ki, sıkıntı çekmesin.
Parayı toplayıp götürdüğümüzde sordu:
- Bu nedir?
- Kendine nafaka yap, sıkıntı çekme.
- La ilahe illallah. Ben daha önce bu adada iken puta tapardım. Allah’ü Teâlâ’yı bilmezdim, fakat O beni zayi etmedi, korudu. Şimdi ise O’nu tanıyorum. Beni hiç zayi eder mi?
- Üç gün sonra bir haber aldım ki, o yeni Müslüman olan kimse hastalanıp yatağa düşmüş. Hemen yanına koştum.
- Bir isteğin bir hacetin var mıdır?
- Benim ihtiyacımı, her ihtiyacı gideren Allah’ü Teâlâ karşıladı.
Bir gün sonra da vefat etti.”
“Bir gemiyle yolculuğa çıkmıştık. Gemi rüzgâra kapılıp bir adaya doğru sürüklendi. Adaya yaklaşınca, yanaşıp indik. Adada puta tapan bir adam gördüm ve dedim ki:
- Neden bu puta tapıyorsun? Bu put, ne fayda sağlar, ne de zarar.
- Siz kime taparsınız?
- Her şeyi yaratan, her şeye mâlik olan, her şeye gücü yeten Allah’ü Teâlâ’ya ibâdet ederiz.
- Bunu size kim bildirdi?
- Allah’ü Teâlâ bize kerîm bir Peygamber gönderdi. Onun vasıtasıyla bize bildirdi.
- O Peygamber nerededir?
- Bize Allah’ü Teâlâ’nın gönderdiği dini bildirip tebliğ vazifesini tamamladıktan sonra vefat etti. Allah’ü Teâlâ’ya kavuştu.
- Ondan size hiçbir alâmet kaldı mı?
- Evet, O, Allah’ü Teâlâ’dan bir kitap getirdi. Şimdi o Kitap (Kur’ân-ı Kerîm) bizim yanımızdadır.
- Bana gösterin.
Kur’ân-ı Kerîm’i ona gösterdim. Bakıp dedi ki:
- Ben bunu okumasını bilmiyorum.
Kur’ân-ı Kerîm’i açıp ona bir sûre okudum. Ben okudum, o ağladı. Sûreyi okuyup bitirince:
- Lâyık olan odur ki, kimse bu kelâmın sahibine âsi olmasın.
Dedi ve Müslüman oldu.
Kur’ân-ı Kerîm’den birkaç sûreyi okumayı ve kendisine yetecek kadar din bilgisi öğrendi. O gece yatsı namazını kıldıktan sonra yatma zamanı geldi. O yatmayıp sabaha kadar ibadet etti. Talebelerime dedim ki:
- Bu yeni Müslüman oldu. Aramızda biraz para toplayıp verelim ki, sıkıntı çekmesin.
Parayı toplayıp götürdüğümüzde sordu:
- Bu nedir?
- Kendine nafaka yap, sıkıntı çekme.
- La ilahe illallah. Ben daha önce bu adada iken puta tapardım. Allah’ü Teâlâ’yı bilmezdim, fakat O beni zayi etmedi, korudu. Şimdi ise O’nu tanıyorum. Beni hiç zayi eder mi?
- Üç gün sonra bir haber aldım ki, o yeni Müslüman olan kimse hastalanıp yatağa düşmüş. Hemen yanına koştum.
- Bir isteğin bir hacetin var mıdır?
- Benim ihtiyacımı, her ihtiyacı gideren Allah’ü Teâlâ karşıladı.
Bir gün sonra da vefat etti.”
Vehbi
Tülek
Yorumlar
Yorum Gönder