Allah'ın Rızasını Kazanmak İçin Ne Yaptık?
Allah'ın
Rızasını Kazanmak İçin Ne Yaptık?
Hemen hemen
hepimiz YÜCE RABBİMİZ' in rızasını kazanmak için çok çeşitli yollar olduğunu ve
bizlerin rıza kazanmakla sonsuza dek sürecek olan ahiret hayatımızın huzur
içerisinde geçeceğini biliriz.
Peki, bunun
için neler yapıyoruz, neler yapmıyoruz?
Farz
ibadetlerimizin dışında aşağıdakilerle kendimizi sorgulayalım bakalım her gün
ALLAH'ın rızasını kazanmamız için yapmamız gereken kulluk görevlerimizden
hangisini yapabiliyoruz.
Veya yapmak
için çaba sarf ediyor muyuz, yoksa önümüze çıktıkça mı yapıyoruz?
Veya arayış
içerisine girip muhakkak birini veya bir kısmını muhakkak yapıyor vicdan
rahatlığı ile uyuyabiliyor muyuz?
Bir de aksi
olarak bütün bunları bilmemize rağmen hastaya, yaşlıya, yetime, öksüze, hele
cenazeye hiç dayanamam diğerlerini de işte yorgunluk, zamansızlık, soğuk, sıcak
etkiler, tepkiler, mazeretler buluyor muyuz?
Hâlbuki:
Bunlardan bizlerinde başına gelmeyeceğinin garantisi var mı hiç düşünüyor
muyuz?
Bu gün ALLAH' rızası için fakir doyurdun
mu?
Bu gün ALLAH rızası için küsleri
barıştırdın mı?
Bu gün ALLAH rızası için kaç kişi ile
selamlaştın?
Bu gün ALLAH rızası için düşküne sadaka
verdin mi?
Bu gün ALLAH rızası için kaç yardıma
muhtaca el uzattın?
Bu gün ALLAH rızası için sofrana, evine
misafir davet ettin mi?
Bu gün ALLAH rızası için akraba
ziyaretlerinde bulundun mu?
Bu gün ALLAH rızası için sana yapılan
haksızlıkları affettin mi?
Bu gün ALLAH rızası için tartıda, terazi
de kul hakkını gözettin mi?
Bu gün ALLAH rızası için tanıdık,
tanımadık cenaze takip ettin mi?
Bu gün ALLAH rızası için küçükte olsa
birilerine hediyeler verdin mi?
Bu gün ALLAH rızası için yerdeki taşı,
poşeti çalı, çırpıyı topladın mı?
Bu gün ALLAH rızası için tanıdık,
tanımadık hasta ziyaretinde bulundun mu?
Bu gün ALLAH rızası için elinden
geldiğince ağaç dikip, yeşillikleri suladın mı?
Bu gün ALLAH rızası için ilim öğrenmeye
veya bildiklerini öğretmeye çalıştın mı? Bu gün ALLAH rızası için başıboş
hayvanları elinden geldiğince besleyebildin mi?
Bu gün ALLAH rızası için çocuk
yuvalarına uğrayıp sevgiye susamışları sevindirdin mi?
Bu gün ALLAH rızası için otobüste,
trende, vapurda yaşlıya, hastaya, yorguna yer verdin mi?
Bu gün ALLAH rızası için insanların
senden istediklerini yerine getirip onların gönüllerini aldın mı?
Bu gün ALLAH rızası için huzur evlerini
ziyaret edip yaşlıların ellerini öperek hayır dualarını aldın mı? Bu gün ALLAH
rızası için hiç bir şey yapamadın ise gıybet veya dedikodu yapmayıp sükût
etmeyi denedin mi?
Müslümanlar
vazifelerini cennet ümidiyle, cennete gireyim diye yapmazlar. Herkesin aklında
cennet meselesi var. Sohbeti de cenneti kazanmak için dinlemezler. Yoksa
cennete ibadet etmiş gibi olur kişi o zaman, Allah’a değil.
“Cennet
cennet dedikleri Bir köşk ile birkaç hûri;
İsteyene ver
onları Bana Seni gerek Seni!”
Bana Rabb’im
Sen gereksin! Allah’ımız razı olduktan sonra cennet vermez mi, hûri vermez mi,
köşk vermez mi, gılman vermez mi, hulle vermez mi, kevser vermez mi? Her şeyi
verir.
Gaye Allah’ın
Cemâli bâ-kemâli ve rızasıdır. Büyükler onun için der ki: Cennet cennet
dedikleri bir köşk ile birkaç hûri. İsteyene ver onları, bana Seni gerek Seni.
Buradan
anlaşılıyor ki; biz sırf Mevlâ’mızın rızası için çalışacağız. Onlar cehennem
korkusuyla da yaşamazlar, ibadetlerini daim rızayı ilâhîyi tahsil için ifa
ederler. Nazar-ı İslam’da ahlaken birinci hedef/gaye rıza-i ilahidir. İyi
dinleyelim, daha çok gayret edelim. Cenâb-ı Hakk’ın rızası her şeyin
üstündedir. Bir âyet-i kerimede: “Allahü Tealâ’nın rızası onların hepsinden
daha büyüktür. En büyük kazanç işte odur.” buyurulmaktadır.
Allah’ın
rızası kulların yaptığı amellerin hepsinden daha büyüktür. Öyle iyi dinleyelim
ki başka gayeye çalışmayalım. Allah rızası için en büyük kazanç dedik,
insanların içinde en fazla kemale eren rıza-i ilahiyeye en fazla muvafık
yaşayandır.
Bir şeyi
isterken ötekini mahvetmeyelim. Cenneti de istiyoruz, Hz. Muhammed Sallallahü
Aleyhi Vesellem’in sohbetini de, Cemâlullahı da istiyoruz. Yalnız arzumuz,
Kendisinin rızasını bulmak Bu öyle büyük bir saadettir ki, bunun ulviyeti
yanında dünya da ukbâ da bir hiç mesâbesinde kalmaktadır.
Mevlâ
cümlemize nefs-i mutmainneye ermeyi ve kalbimizin Allah zikriyle dolu dolu
olmasını nasip etsin. Âmin. Velhamdülillâhi Rabbi’l-Âlemîn!
Alıntı: Mumsema
Yorumlar
Yorum Gönder