Bu Nasıl İşkence?


Bu Nasıl İşkence?

Nakledildiğine göre Firavun’un hanımı Âsiye Hâtun kocasından gizli olarak iman etmiş ve bu imanını saklıyordu. Ancak, Firavun sonunda durumu öğrenince, ona işkence edilmesini emretmiş, çeşit çeşit işkencelerden geçirildikten sonra Firavun ona;

"İmanından dön!" diye teklif etmiş, fakat Asiye Hâtun dönmemiş.

Bunun üzerine Firavun bir tomar kazık getirtmiş, bunlarla Asiye'nin vücudunun çeşitli yerlerine vurmuşlar sonra.
Firavun karısına bir daha:
"Dininden dön!" diye teklif etmiş, Asiye ona şöyle cevap vermiş;
"Senin zorbalığın ancak benim nefsime hükmedebilir, kalbim ise Allah'ın himayesindedir. Beni kıymık kıymık doğrasan bile sadece Allah'a karşı duyduğum sevginin artmasına sebep olabilirsin."

Derken Hz. Musa Aleyhisselâm Asiye'nin yanına varmış, Asiye onu görünce "Ey Musa! Söyle bana, Rabb'im benden hoşnud mu, yoksa bana kızgın mı?" diye seslenmiş.
Hz. Musa Aleyhisselâm ona şu cevabı vermiş; "Ey Asiye! Göklerin melekleri senin yolunu gözlüyor, yani hepsi senin özlemini çekiyor, ulu Allah seninle iftihar ediyor, ne istiyorsan bana söyle, mutlaka yerine getirilecektir."

Bunun üzerine Asiye şöyle dua etmiş, Asiye'nin bu duası Kur'an-ı Kerimde Allah tarafından bize nakledilmektedir. Ulu Allah şöyle buyuruyor:

"Ey Rabb'im! Bana Cennet'te senin yanında bir ev yap. Beni Firavundan ve onun amelinden kurtar. Beni zalimler güruhundan kurtar."
(Tahrim süresi, ayet:11)

Selman-ı Farisi Radıyallahü Anh'dan rivayet edildiğine göre Firavun'un karısı Asiye'ye uygulanan işkencelerden biriside kızgın güneş altında yanmaya bırakılması idi, fakat işkenceciler çekilip gidince, melekler onu kanatlarının gölgesi altına alırlardı, bu sırada evini görürdü.

Hz. Ebu Hüreyre Radıyallahü Anh'dan rivayet edildiğine göre Firavun, karısı asiye için yere dört kazık çakmış, kadını bunların üzerine yatırmış, göğsünün üstüne de bir değirmen taşı bindirerek bu durumda onu kızgın güneşe doğru çevirip yanmaya bırakmış.
Asiye Hâtun bu halde iken başını göğe kaldırarak az önce naklettiğimiz ayetteki dua ile Allah'a seslenmiş ve "Ey Rabbim bana Cennet'te senin yanında bir ev yap..." demiş.

Hasan-ül Basri Rahimehullahu der ki,
"Allah O'nu en şerefli bir şekilde kurtararak cennete çıkardı. O orada yer, içer." Bundan anlaşıldığına göre Allah'ü Teâlâ’ya sığınmak, O'ndan yardım dilemek, sıkıntı ve bela anında O'ndan kurtuluş istemek salihlerin bir geleneği ve müminlerin bir göreneğidir.
Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu ki:
“Dört hâtunun fazîletleri bütün dünyâ hâtunlarının fazîletlerinden üstündür: Meryem binti İmrân, Firavun’un îmân etmiş hanımı Âsiye, Hadîce binti Hüveylid ve Fâtıma binti Muhammed.”
Allah’ü Teâlâ cümlemizi şefaatine nail eylesin!!!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis