Kula Lazım Olan 24 Esas
Kula Lazım Olan 24 Esas
Muhammed Emin Er
Beyan ettiği hasletlere yapışmakla insanın, fitne
zamanlarında kafa karışıklığına düşmekten korunacağını, düşmüşse bunlara
yapışmakla düştüğü yerden kalkacağını anlatmıştır.
Bismillah. Merhum Seyda Er hoca, İnsanın kul
olabilmesi için gerekli olan 24 esasını açıklıyor. Beyan ettiği hasletlere
yapışmakla insanın, fitne zamanlarında kafa karışıklığına düşmekten
korunacağını, düşmüşse bunlara yapışmakla düştüğü yerden kalkacağını
anlatmıştır. Hayırlı okumalar.
Doğru yolun esası, Allah-u Teâlâ’nın emirlerini
tutmak, yasaklarından sakınmak, imtihanlara sabır etmek, takâta göre (güç
yettiğince) nafile ibadetler yapmak ve kişinin kuvvet ve mertebesine göre usûl
çerçevesinde herkesi Allah’a davet ederek, Allah-u Teâlâ’ya kulluk etmektir.
Kulluk görevini hakkıyla yapabilmek için önem sırasına göre aşağıda
zikredeceğim 24 temel esası bilmek ve tatbik etmek gerekir.
Seyda Muhammed Emin Er Hoca
01- İlim
Ehlisünnet itikadını öğrenmek,
İşlenmesi ve terki farz ve müstehap olan şeyleri
öğrenmek: Bunların en önemlileri İslam’ın, imanın, abdestin, guslün,
teyemmümüm, namazın şartlarını, erkânlarını, müfsidlerini ve müstehaplarını
öğrenmektir.
Zekât farz olunca zekatın, Ramazan orucu farz olunca
Ramazan’ın ve orucun, Hac farz olunca Hacc’ın şartlarını, erkanlarını,
müfsidlerini ve müstehaplarını öğrenmek,
Herhangi bir muameleyi, akdi veya görevi yapmak
istediğinde onların mahiyetlerini, şartlarını, erkanlarını, müfsidlerini ve
müstehaplarını öğrenmek.
02- Tevbe
Tevbe, günahları terketmek demektir. Bir takım
şartları vardır. Bunlar:
1. Bütün günahlardan pişman olmak,
2. Yapmakta olduğu günahları hemen terk etmek,
3. Bir daha yapmamaya azim ve kesin niyet etmek,
4. Üzerinde kul hakkı varsa ödeyerek hak sahibini
razı etmek,
5. Namaz, zekât, oruç borçları varsa kaza etmek. Her
ay en az bir aylık namazı, üç günlük orucu kaza etmek.
03- Zühd
Allah’tan insanı alıkoyan her şeyi terk etmek,
endişe dahi etmemek anlamına gelir.
04- Uzlet
Zaruret yoksa şerir ve ehli gaflet olan kimselerden
uzak kalmak. Bunlarla bir arada bulunmak istikametten ayrılmaya ve gaflete
düşerek halin bozulmasına sebeptir.
05- Mücadele
Nefsi, takva zoruyla heva ve hevesinden men
etmektir. Yani nefsin hakkı verilir ancak hazzından men edilir. Nefsin hakkı
zaruret ve ihtiyaç miktarıdır. Az yemek, az uyumak, az konuşmak ve
kalabalıklara az katılmak yoluyla nefsin hakkı verilmiş olur. Nefsin hazzı ise
heves, lezzet, şehevâni ve fûzuli şeylerdir.
06- Muhalefet
Şeytanın vesveselerine aldırmamak, şerrinden Allah-u
Teâlâ’ya sığınmak ve şeytanın vesveselerine, nefsin desiselerine muhalefet edip
tersini yapmaktır.
07- Tevekkül
Tüm işlerde yalnız Allah-u Teâlâ’ya güvenmek ve ona
itimat etmektir. Ancak meşru sebeplere başvurulur, fakat sebeplere değil
sebeplerin Rabbine güvenilir.
08- Tavfiz (Tevfiz)
Herhangi bir şeyin hayır veya şer olduğu kesinlikle
bilinmediği takdirde onu ısrarla istememek; Allah-u Teâlâ’ya havale etmek; “Ya
Rabbi hayırlıysa olsun, değilse olmasın” deyip kalbini çeşitli endişelerden
kurtararak rahat etmektir.
09- Rıza
İmtihan, bela ve musibetlerde kadere teslim olmak,
“Belki bu bize daha hayırlıdır, biz hikmetini bilmiyoruz” deyip nefsini teselli
edip kalbini rahat ettirmektir. Başa gelen şeylere rıza göstermek insanı başta
rızık endişesi olmak üzere şeytanın vesveselerinden kurtarır.
10- Sabır
Tüm eziyet ve meşakkatlere tahammül etmek ve
şikâyetçi olmamaktır.
11- Havf (Korku hali)
Allah Azze ve Celle’nin gazabından, azabından ve
mekrinden korkmak, günah işlememektir.
12- Recâ (Ümit hali)
Allah Azze ve Celle’nin rahmetini, cennetini ve
keremini ümid etmek ve ona göre amel etmektir.
Tenbih: Havfın çok ziyade olması ümitsizliğe,
recânın çok ziyade olması emin olmaya götürdüğü gibi, havfın çok azı emin
olmaya, recânın çok azı da ümitsizliğe götürür. Her dördü de büyük
günahlardandır ve –mazaallah- amelin terkine sebeptirler.
13- Emeli kısa tutmak
Her dakika aniden ölüm ihtimalini düşünmek ve uzun
arzularını kısaltmaktır. Böylece insan sürekli salih ameller yapmaya çalışarak
günbegün terakki edecektir.
14- İhlas
Tüm hayır ve amellerin yalnız Allah için olması,
gösteriş ya da maddi menfaat için olmamasıdır. İhtiyaçlar kullarından değil,
Allah-u Zülcelal’den istenmelidir. Allah Azze ve Celle isterse onu kullarından
birinin eli üzerinde gönderir. Ümid ve gönül sadece Allah-u Teâlâ’ya bağlı
olmalıdır.
15- Minnet
İnsanın, tüm başarılarını kendi nefsine değil,
Allah-u Teâlâ’nın lütfuna isnat etmek, Allah’ın nimet ve tevfikine (kulunu
başarılı kılmasına) şükür ederek, taksiratlarından (hata ve kusurlarından)
istiğfar (tevbe ) etmek.
16- Tefakkud (Soruşturma, muhasebe)
En az her yirmi dört saatte bir kere, amelini ve
kendisinden sadır olan bütün fiil ve sözlerini gözden geçirmek. Hayır ise şükür
etmek, taksiratlardan istiğfar etmek, şer ise kadere teslim olmak ve istiğfar
etmek.
17- Tahliye
Kalbine, tüm kötülüklerin başı olan, başka
insanlardan korkmak, rızık endişesi, dünya muhabbeti ve nefsini beğenmek gibi
rezîlelerin (tümünden kurtarıp), kötü huyların yerine, kuldan korkmamak, rızık
için endişe etmemek, dünyayı sevmemek ve nefsini beğenmemek gibi faziletleri
yerleştirmektir. Evet, dünyaya girilir amma dünya insanın içine girmemelidir.
Dünya kalpte değil, elde olmalıdır.
18- İ’fâf
Suâl (sözlü olarak istemek), işraf (sözüyle değil
haliyle istemek), israf ve nifak gibi mürüvveti (izzet-i nefsi) zedeleyen
şeyleri yapmamaktır.
19- İhsan (ehli olmak)
Tüm mahlûkata şefkatli olmak, onları kendisine
yaptıkları kötülükleri iyiliklerin en iyisi ile karşılamak, vermeyene vermek,
zulmedeni affetmek, ilişkiyi kesen dost ve akraba ile ilişkiyi kesmemek,
kötülüğü kötülükle karışlamamaktır. (Pisliği, temiz su temiz eder, pis su temiz
edemez). Ancak, şeytana lanet okumalıdır.
20- Tesebbüt
Delile dayanmayan hiç bir söze kulak vermemek,
gerekirse tahkik etmektir. (‘İşitilen, öğrenilen şeyleri Kur’an ve sünnette var
mı, kitaba ve sünnete uygun mu değil mi, âlimler bu hususta ne demiş, yapmışlar
mı yoksa kaçınmışlar mı?’ diye araştırmak ve bunlarda varsa uygulamak yoksa
kaçınmak…)
21- Muhabbet
Müminleri sevmek ve bunun neticesi olarak onların
hayrını ve iyiliğini düşünmektir. Hiçbir Müslüman kardeşinin kötü duruma
düşmesini istemeyip daima hayrını istemek, nefsi için istediği bir şeyi tüm
Müslüman kardeşleri için de istemek. Nefsi için istemediği bir şeyi onlar için
de istememek.
Şunu net olarak ifâde etmek gerekir ki sûfiyye ile
ilmiyye arasında zaman zaman vuku bulan münâkaşalara her iki tarafın veya
taraflardan birinin noksanlıkları sebebiyet vermiştir. Her iki kesimin veya en
azından birinin kâmil olduğu zaman, ciddî bir münâkaşa görülmemiştir.
22- Kanaat
Dünya malı bakımından daima kendisinden
aşağıdakilere bakmak ve onlara karşı merhametli olmak, kendi haline razı olup
şükretmektir.
23- Teessi
Ahiret bakımından daima kendisinden yukarıdakilere
bakmak ve onlara, iktida etmek (uymaktır). Kanaat ve teessi yokluğu insanı
günahlara götürür. Evvelki hasede, ikincisi de ucube götürür. Hâlbuki her ikisi
de büyük günahtır.
24- Tevazu
Akibeti (hatimeyi veya son nefesi) düşünerek nefsini
hiçbir mahluktan (yaratılmış olan tüm canlı ve cansızlardan) üstün görmemek,
herkese karşı alçak gönüllü olmak ve gerçeği kimin söylediğine bakmaksızın
kabul etmektir.
Üstad Seyda Muhammed Emin Er Hocaefendi, yukarıda
beyan ettiği hasletlere yapışmakla insanın, fitne zamanlarında kafa
karışıklığına düşmekten korunacağını, düşmüşse bunlara yapışmakla düştüğü
yerden kalkacağını anlatmıştır. Hiç şüphesiz bunlardan en önemlisi en başta
belirtilen ehl-i sünnet itikadı üzere inancı tashih etmek ve ehl-i sünnet üzere
amel ve itikad etmektir. Bunun önemine binaen Ubeydullah Ahrar kuddise sirruhu
şöyle demiştir:
“Bütün hâlleri ve keşifleri bize verseler, fakat
Ehl-i sünnet ve cemâat îtikâdını kalbimize yerleştirmeseler, hâlimi harâb,
istikbâlimi karanlık bilirim. Eğer bütün harâplıkları, çirkinlikleri verseler
ve kalbimizi Ehl-i sünnet îtikâdıyla süsleseler hiç üzülmem.”
Yorumlar
Yorum Gönder