Tavanı Çöken Cennet Köşkü

Tavanı Çöken Cennet Köşkü

Durmaz, dinlenmez, daima ibadet ve dua ederlerdi. Ne var ki, pek de yoksul insanlardı. Hemen her Allah’ın günü yarı aç, yarı tok yaşıyorlardı. Bu hal, seneler boyunca hep aynıydı.
Bir gün kadın dayanamadı artık ve kocasına dedi ki:
“Ne olur efendi, bir kere de dünyalık istemek için birlikte dua edelim, yalvaralım Hazret-i Allah’ımıza!”
Hanımının teklifini uygun bulan adamcağız:
“Pekiyi!” dedi. “Bu gece namaz kılar, tesbih çeker, dua ederiz.”
Ve öyle yaptılar.
Allah’ü Teâlâ’dan biraz da dünyalık isteğinde bulundular. Duaları kabul edilmiş olacak ki, hemen ertesi sabah görevli bir melek kapılarını çalmıştı. Erkek merakla koştu açtı kapıyı.
Gayet güzel bir delikanlıydı gelen. Elinde bir torba vardı. “Dünyadaki sevabınızın karşılığıdır bu, Hazret-i Allah’ın hediyesi” dedi ve hemen uzaklaştı
Adam şaşkın şaşkın hanımının yanına döndü, ona da anlattı olanları, torbayı da gösterdi. “Açsana efendi, açsana!”
Ne var içinde bir görelim. Torbanın ağzını açınca ne görsünler?
İkisinin de sevinç doldu içleri, büyük bir haz içindeydiler. Derin bir oh çektiler…
Bu dünyalık bize ölünceye kadar yeter de artar bile!” dediler. Bunun için o günü rahatlıkla geçirdiler. Fakat o gece kadın çok mânâlı bir rüya gördü.
Mahşer gününde karı kocanın mizanı yapılıyordu. Melekler onları Cennete davet ettiler.
Hep birlikte Cennete girdiler. Melekler çok güzel bir köşkü göstererek:
“İşte sizin köşkünüz! Gelin de gezip görelim!” deyince, köşke girdiler. Her şey ve her taraf o kadar güzeldi ki, hanımı hayran kalmıştı. Neye yarar ki daha iç salona girince bütün sevinci ve neşesi kırıldı.
Çünkü buranın tavanı çökmüş, dökülmüştü.
“Burası neden böyle?” Melek de müteessir bir halde:
“Kabahat sizde!” dedi.
“Çünkü ahiretin nimetleriyle birlikte dünyalık da isteyince Cennet köşkünüzün burası çöktü, yıkıldı işte!” Bu sözler üzerine kan ter içinde, yüreği sızlayarak uyandı, oturdu yatağın üstüne O anda yanı başında yatmakta olan efendisi de kalkıp oturarak:
“Hayırdır, hayırdır inşallah!” diye hayıflanıyordu.
O da kan ter içindeydi.
Hanımı sordu:
“Ne oldu efendi?”
“Müthiş bir rüya gördüm.” Cennette bize verilmiş olan bir köşkün tavanı çökmüş…”
Kadın çığlığı bastı.
“Ben de, gördüm aynı rüyayı.”
Gezdirici melek bunun için bizi suçlu buluyor.
“Dünyalık istediğimiz için değil mi?”
“Evet efendi! Yarın sabahtan tezi yok, altınlarla gümüşleri, Allah rızâsı için bütün fakir ve fukaraya dağıtalım. Öksüzleri ve yetimleri sevindirelim. Belki Cenâb-ı Hak, bizleri de affeder, dünyalık istediğimizden ötürü…”
Dediler…
Ve ertesi gün konuştukları gibi yaptılar.
Sabah namazlarını kıldıktan sonra torbayı alarak yola çıktılar.
O gün tâ akşama kadar, bu paradan, muhtaç olanlara livechillah dağıttılar. Ve akşam olunca büyük bir gönül rahatlığı ile huzurla evlerine döndüler.
Ve yatsı namazının sonunda gözyaşları içinde yalvararak dua ettiler. Rabbülâlemine Ve yattılar uykularına…
O gece ikisi de yine ayni rüyayı gördüler…
Melek onlara köşkü gösteriyor ve:
“Müjdeler olsun ikinize de…” diyordu.
“Bakın şu çöküp yıkılmış olan salonun tavanına!” Salonun tavanına girip baktılar
Gözleri kamaştı…
Tavan yeniden yapılmış, boyanmış, güzel nakışlarla süslenmişti. Bu güzel haller içinde sevinç içinde uyandılar.
Birbirlerine bir şey söylemeye hacet görmediler. Sevinç gözyaşları içinde kucaklaştılar.
“Onun için oyalanmayı bırakıp Hak’la meşgul olalım…”
Rasulullah Efendimiz bir Hadis-i Şerif’lerinde:
“Bütün insanlar uykudadırlar, öldükten sonra uyanırlar!” Buyuruyorlar

Dünya bir gaflet uykusudur, hayâldir.
Uyandırılmadan uyanıp Hakk’a yönelmek lâzım.
Bazısı halkı bırakmıştır, Hak iledir.
Bazısı Hakk’ı bırakmıştır, halk iledir.
Birisi varlığını yok etmeye çalışır, Var’ı bulmak için.
Bir diğeri kendisinde varlık toplar, nefis putuna dayanmak için…
Birisinin işi Hak ile birisinin işi nefis ile…
Efendimiz Hadis-i Şerif’lerinde:
“Kim Allah için olursa, Allah da onun için olur!” buyuruyorlar. Kendisini Hazret-i Allah’a beğendirmeye ve O’nun rızasını kazanmaya çalışır. Bütün iş ve icraatları, amelleri rıza yolundadır. O, rızayı gözetir Kendisini beğenen ise nefis putuna tutunmuştur.
Kendisini halka beğendirmeye çalışır.
Onu da Hazret-i Allah beğenmez. Bunlar dünya ehlidir, işleri riya ve gösteriştir.
Değerli güzel insan Hazret-i Allah’ın değer vermesiyle, O’nun güzellik vermesiyle güzelleşir ve değer bulur.
Değerli insana, güzel insana değer vermekle değer bulursun.
Değersiz insana değer vermekle hem onun kibrini artırırsın, hem de değersize değer verdiğin için değersiz olursun.
Çünkü değerler Hazret-i Allah’ın değer vermesiyle, güzellikler Hazret-i Allah’ın güzelleştirmesiyle olur.
Hakk’ın beğenmediğini bütün halk beğense ne olur? Sonunda ilâhî divanda toplayacak, dönüş O’nadır.

Hakk’ı seçen Hak iledir.
Halkı seçen halk iledir. 
Rabbim tüm ümmet-i Muhammed’e hususi bir şekilde rahmet etsin! Bizleri de hakkıyla Hakk’a yönelenlerden eylesin Allah’ü Teâlâ’nın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun...
(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)