Namusa Saldıranın Cezası
Namusa Saldıranın Cezası
Sizlere bu bölümde adalet ile ilgili hikâye, namus
ile ilgili hikâye, dini hikâye, sahabe hikâyeleri aktarmaya çalıştık. Çok
ibretlik bu hikâyeden nasiplenmeniz dileklerimizle.
Hüzeyl kabilesinden Medineli Hamele, devesine
binmiş, kırda gidiyordu. İlerideki vahada koyunlarını otlatan Raşid’in kızı
Es’ile’yi gördü.
Es’ile, koyunları sürerken rüzgâr yüzündeki örtüyü
sıyırmış, onun sahip olduğu fıtrî güzelliği gören Hamele, fikrini bozmaya niyet
etmişti.
Sürüye yaklaşınca devesini çökertip dizlerinden
bağladı, yalnız bulunan Es’ile’ye seslendi:
– Es’ile, beni reddetme. Seninle beraber olalım.
Es’ile’nin cevabı makuldü:
– Buradan derhal uzaklaş. İyi niyet sahibi isen
babama müracaat et. Beni eş olarak iste. O seni reddetmez.
Fakat Hamele’de iyi niyet yoktu. Sadece geçici ve
zevkli bir macera yaşamayı düşünüyordu. Es’ile’ye doğru yürüdü. Es’ile, başka
çıkış yolu kalmadığını anlayınca bütün cesaret ve hiddetini toplayarak namusunu
savunmaya karar verdi. Kapışmada çok sürmeden Hamele’yi yere yatıran Es’ile:
– Def olup gidecek misin, yoksa başını parçalayayım
mı? Dedi.
Hamele söz verdi. Hemen def olup gideceğini
söyledi. Ne yazık ki yatırıldığı yerden kalkar kalkmaz hücumunu tekrarladı.
Es’ile yine bir hamlede onu yere yatırdı. Hareketsiz hale getirerek teklifini
tekrarladı.
– Buradan def olup gidecek misin, yoksa şu taşla
başını parçalayayım mı?
Bu zor karşısında kesin söz veren Hamele, yine
yakasını sıyırdı. Ne yazık ki, sözünde bu sefer de durmadı, yalnız bulduğu
Es’ile’ye hücumunu tekrarladı. Es’ile güçlü ve hiddetliydi. Onu yere yıkıp
göğsü üzerine çöktü. Başına yanındaki büyük bir taş parçasıyla öylesine
vuruşlar vurdu ki, mütecaviz Hamele, artık yerinden kalkamaz, kalksa bile
hücumunu tekrar edemez hale geldi.
Bundan sonra koyunlarını sürerek oradan uzaklaşan
Es’ile, böylece şerefini korumuş, namusuna leke kondurmamıştı. Az sonra oradan
geçen bir yolcu kafilesindeki Hüzeylliler Hamele’yi tanıdılar.
– Ne oldu sana böyle Hamele? Dediler. Hamele:
– Sormayın, devem beni yere attı, düşünce böyle
oldum, dedi.
– Deven burada dizlerinden bağlı, şu taşta da kan
var, ayrıca başında da taşın açtığı yaralar görünüyor, deyince kızardı:
– Ne diyorsam öyle, daha ne inceliyorsunuz, beni
deveme bindirip evime götürün, dedi.
Hamele’yi evine götürdüler. Birkaç gün yattıktan
sonra iyi olma ümitleri kaybolmaya başladı. Kendisine sordular:
– Başına bu durum sebebiyle ölüm gelecek olursa
kimi dava edelim, kan diyetini kimden isteyelim?
Titrek sesle açıkladı:
– Kanımdan, Es’ile’den başkası sorumlu değildir. Bu
cümle, Hamele’nin son sözleriydi. Başı yana düşüverdi.
Hüzeyl ileri gelenleri toplanıp Rasûlüllah’a
geldiler:
– Oğlumuz Hamele’nin kanını, Raşid ödeyecektir.
Dava ediyoruz.
Rasûlüllah Hazretleri Raşid’i çağırttı.
Raşid’in asıl adı Zalim’di. Rasûlüllah, İslâm’a
girince Zalim ismini Raşid olarak değiştirmişti. Durumu anlayan Raşid:
– Benim öyle bir ölümden haberim yok. Ne gördüm, ne
de işittim, deyince:
– Ya Resûlâllah, Raşid’in kendi değil, kızı
Es’ile’dir katil, dediler.
Az sonra Es’ile yakalanarak getirildi.
– Es’ile, bak senin Hamele’yi öldürdüğünü iddia
ediyorlar, ne dersin?
Es’ile dalgın, aynı zamanda tereddütlü idi. Sadece:
– Hiç kadın erkeği öldürebilir mi? diyebildi.
Ancak bu sözün gerçek bir müdafaa olmadığını hemen
anladı. Sonra vahiy gelerek Allah’ın Resûlü’ne olayı haber vereceğini de
düşündü. Hadiseyi aynen anlatmaya karar verdi.
– Üç defa üzerime yürüdü, iki defa yatırıp söz
aldım. Defolup gideceğine söz verdi. Kurtulunca üçüncü defa üzerime geldi. Ben
de şerefimi ve namusumu müdafaa için başını yaraladım, bana hücum edemez hale
getirerek kaçıp kurtuldum. Sonra öğrendim ki, o yaralardan ölmüş.
Hüzeylliler hep birlikte bağrıştılar.
– Suçunu itiraf etmiştir, diyetimizi isteriz. Rasûlüllah
Hazretleri de kararını açıkladı:
– Es’ile namusunu müdafaa etmiştir. Mütecaviz
Hamele de kanını heder etmiştir. Böylece dava bitmiş, diyet ortadan kalkmıştır.
Hüzeylliler süklüm püklüm. Raşid ve Es’ile şen ve şatır, evlerine döndüler.
Asr-ı Saadetten bir namusu koruma olayı böylece tarihe geçti, bize de
ibretlerinize sunmak düştü.
Kaynak: Yeni
Aile İlmihali
Yorumlar
Yorum Gönder