Osman Gazi’nin Rüyası
Osman Gazi’nin Rüyası
Osman Gazi bir gece Şeyh
Edebali’nin zaviyesinde misafir kalmıştı. Gece, vakit hayli ilerleyince
istirahat etmek üzere odasına çekilmişti. Fakat yatmak üzereyken rafta gözüne
ilişen Kuran-ı Kerim’e saygısından dolayı yatamadı. Uyuyamadı. Kuran’ı alıp
okumaya başladı.
O gece sabaha kadar Kuran
okudu. Tam 6 saat. Hikmet-i İlahi, Osman Gazi Han’ın Kuran’a olan bu
saygısından dolayı her okuduğu saate 1 asır lutf edilmiş, hanedanı 6 asır
hükümran olmuştur 7 cihana.
Vakit sabah ezanlarına
yaklaşmışken, yorgunluk ve uyku da bir hayli bastırmışken, Kuran elinde,
yaşlandığı yerde, tatlı bir uykuya daldı Sultan Osman Han.
Uyurken bir rüya gördü.
Rüyasında kendisi Şeyh Edebali’nin yanında yatıyordu. Edebali’nin göğsünden bir
hilal doğdu. Hilal biraz yükseldikten sonra büyüdü, büyüdü ve dolunay haline
gelince kendisinin göğsüne girdi. Daha sonra göğsünden bir ağaç bitip büyümeye,
yükselmeye başladı. Bir çınar ağacıydı bu. Büyüdükçe yeşerdi, güzelleşti.
Dallarının gölgesiyle bütün dünyayı kapladı.
Ulu çınarın gölgesinde
dağlar, dağların dibinde pınarlar gördü. Ağacın yanında ise dört sıra dağlar
gördü ki bunlar Kafkas, Atlas, Toros ve Balkanlardı. Ağacın köklerinden Dicle,
Fırat, Nil ve Tuna çıkıyordu. Bu nehirde koca koca gemiler yüzüyordu. Tarlalar
ekin doluydu. Ağaçlar meyve dolu. Dağların tepeleri ormanlarla örtülüydü. Ruy-i
Zemin yemyeşil, asuman masmaviydi. Vadilerde şehirler vardı. Şehirlerde camiler
arz-i didar ediyordu. Bunların hepsinin altın kubbelerinde birer hilal
parlıyor, minarelerinde müezzinler ezan okuyorlardı. Ezan sesleri ağaç
dallarındaki kuşların cıvıltısına karışıyordu. Bir ara ulu çınarın yaprakları
kılıç gibi uzamaya başladı. Derken bir rüzgar çıkıp bu yaprakları İstanbul’a
doğru çevirdi. Şehir iki denizin ve iki karanın birleştiği yerde iki masmavi
firuze ile iki yemyeşil zümrüt arasına oturtulmuş pırıl pırıl bir elmas
gibiydi. Sanki bütün dünyayı kuşatan geniş bir ülke gibi halkalanan bir yüzüğün
kıymetli taşını andırıyordu İstanbul.
Ve nihayet Osman Gazi Han
bu yüzüğü parmağına takıyorken uyandı.
Sabah ezanları okunuyordu…
Yorumlar
Yorum Gönder