İmam Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh Kimdir

İmam Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh Kimdir? 

İmam Azam Ebu Hanife, Zuta b. Mah oğlu Sabit oğlu Numan`dır. Irak fakihi  ve Rey ehlinin öncüsüdür. Bugün islâm ülkelerinin ekserisinde hüküm süren Hanefi mezhebinin sahibidir. İlk defa o fıkhı parçalamış ve onu fasıllara, kısımlara ayırmış, meselelerini birbirine karışmaktan kurtarmış ve fıkıhta ki kıyasları da düzene sokmuştur. Meşhur olan görüşe göre dedesi Zatu Kabil Fürslerindendir. Hicri 80 yılında doğmuş ve Küfe’de yetişmiştir. Âsım kıraati üzere Kur`an-ı Kerim’i ezberledi. Hadis, edebiyat, şiir, nahiv öğrendi.

Kıymetli Öğütlerinden Bazıları
·        Her ay oruç tutacağın belirli günlerin bulunsun. Bu konuda başkaları seni örnek alsın.
·        Mecbur kalmadıkça alış-veriş işleriyle uğraşma! Bu islerini güvendiğin kişilere gördür!
·        Kendini kontrol et, başkalarını gözet ki ilmin ile hem dünyan hem de ahiretinden yararlanılsın.
·        Dünyalıklarına ve bulunduğun hâline güvenme! Çünkü Allah tüm bunlardan seni hesaba çekecektir.
·        Ölümü çokça hatırla!
·        Hocaların için dua ve istiğfarda bulun!
·        Kabirleri, ilmi ile amel eden zatları ve mübarek yerleri çokça ziyaret et!
·        Dine davetin dışında heva ve heves ehli ile düşüp kalkma! Oyun oynama! Sövüp sayma!
·        Ezan okunduğunda hemen mescide koş!
·        İnsanların sırlarını açığa vurma!
·        Seninle istişare edenle sen de istişare et! Ancak rastgele insanlarla değil, seni Allah’a yaklaştıracağını bildiğin kişilerle.
·        Cimrilikten sakın! Açgözlü ve yalancı olma! Saçmalama! Her işinde mürüvvetini, insanlığını muhafaza et!
·        Her halükârda beyaz, açık renkli elbise giy!
·        Dünyaya çokça haris olma, gönül zenginliği içinde ol! Fakir olsan bile kanaatkârlığını, gönül zenginliğini ortaya koy!
·        Eşyalarını rastgele insanlara değil, güvendiğin kişilere teslim et! İşlerini de onlara gördür!
·        Şu adinin bayağısı olan dünyayı hep hakir gör, geçici olduğ­unu aklından çıkarma! Allah katında olanın daha hayırlı ve daha kalıcı olduğunu unutma!
·        Bir toplum seni öne geçirmedikçe ne namazda ne de başka işlerde onların önüne geçme!
·        İlim meclislerinde kızma, kendini bilgisizlerle ölçme!
·        Bu öğütlerime sarıl ki Allah’ın izni ile önünde sonunda ondan faydalanasın. Beni de duandan unutma! Ben ancak senin ve Müslümanların maslahatları, yararlanmaları için bu tavsiyeleri yaptım.
·        Biri arkandan çağırınca ona kulak verme! Çünkü arkalarından ancak hayvanlar çağırılır.
·        Konuşurken bağırıp çağırma! Lüzumsuz yere sesini yükseltme! Sakin ve ağırbaşlı ol!
·        Yalnız kaldığında olduğu gibi insanların yanında da Allah’ı zikret!
·        Namazlardan sonra kendine ait bir virdin (Allah’ı zikir, şükür, Kur’an tilaveti ve dua) olsun.
·        Her ay oruç tutacağın belirli günlerin bulunsun. Bu konuda başkaları seni örnek alsın.
·        Mecbur kalmadıkça alış-veriş işleriyle uğraşma! Bu islerini güvendiğin kişilere gördür!
·        Kendini kontrol et, başkalarını gözet ki ilmin ile hem dünyan hem de ahiretinden yararlanılsın.
·        Ancak ilmi bir ihtiyaçtan dolayı devlet başkanı ile yakın ilişki içinde ol! Onun yanında ateş içerisindeymiş gibi ol! Çünkü sultan kendisi için istediğini başka hiç kimse için istemez.
·        Devlet başkanı sana bir mesele arz ettiğinde, söylediklerini kabul edeceğine kani olmadıkça o meseleyi çözmeyi kabul etme!
·        Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı, başım göğün en yüksek katına değerdi
·        Günah işlemeyi zillet; günahı terk etmeyi mürüvvet gördüm ve bildim.
·        Şaşarım şu kimselere ki, zanla konuşurlar ve onunla amel ederler.
·        Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçlar, kendileri için bir zulümden ibarettir.
·        Bir kimsenin ilmi, kendisini Allah’ü Teâlâ’nın yasaklarından men etmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir.
·        Dinin alışveriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır ve çok pişman olur.
·        Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım başım göğe değerdi.
·        Eshab-ı kiramdan bize gelen, bildirilen her şeyin başımızın üstünde yeri vardır.
·        Avamın (sıradan seviyesiz ve bilgisiz insanların) arasında, sorulmadan rastgele konuşma!
·        Avamın ve tacirlerin yanında ilme ve dine ait olmayan sözlerden kaçın ki mala rağbet ve sevgin üzerinde durulmasın.
·        Avam arasında ne gül ne de tebessüm et, yılışık olma!
·        Gereksiz yere çarsıya – pazara sıkça çıkma!
·        Olgunluğa erişmemiş yeni yetişmelerle çok konuşma, senli benli olma!
·        Sokaklarda, mescitlerde yiyip içme! Yol kenarlarındaki çeşme ve sulardan su içme!
·        Evlilik hayatının tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma gelmedikçe evlenme! Önce ilim talep et, sonra helal mal kazan, sonra da evlen!
·        Gençliğinde hep ilimle uğraş! Çünkü gençlik, gönlün ve zihnin bos ve temiz olduğu andır.
·        Her daim Allah’tan kork, emaneti eda et, seviyeli seviyesiz tüm insanlara nasihat et!
·        Hiç kimseyi küçük görme! Kendi vakarını tanıdığın gibi başkalarının vakar ve haysiyetini de tanı!
·        Bilgisiz kişilerle özellikle dinî konularda tartışmaya girme!
·        Tartışma kurallarına uymayanlar ve çıkar elde etmek için tartışanlarla tartışma!
·        Din ilminde konuşan kimse, Allah’ü Teâlâ’nın kendisine: Benim dinimde sen nasıl fetva verdin, nasıl söz söyledin? Sualini sormayacağını zannediyorsa, kendisine ve dinine gevşeklik etmiş olur.
·        Allah’ü Teâlâ’, kendisine şükür ismini vermiştir. Çünkü Allah’ü Teâlâ’, iyiliği ödüllendirir. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.
·        Bir kimse fıkıh bilmez, fıkhın kıymetini ve fıkıh âlimlerinin değerini bilmezse, böyle âlimlerle oturmak kitaplarını okumak, fıkıh öğrenmek kendisine ağır gelir.
·        Her kim sana soru sorarsa sadece sorusuna cevap ver! Meseleyi fazla dağıtma!
·        Kazançsız ve azıksız on yıl da kalsan ilimden yüz çevirme! Çünkü ilimden yüz çevirdiğinde maişet derdi, geçim sıkıntısı sana musallat olur.
·        Talebelerine, sanki onlar senin çocuklarınmış gibi eğil ki onların ilme arzuları artsın.
·        Hakk’ı söyleme konusunda sultan dâhil hiç kimseden korkma!
·        İnsanların hatalarının ardına düşme, aksine onların güzelliklerini gör! Ancak dinî konularda hatalarını gördüklerini diğer insanlara bildir ki ondan sakınsınlar ve ona uymasınlar. Bu konuda hiç kimsenin makam ve mevkisinden çekinme ki hiç kimse dini bozmaya, bidatleri hortlatmaya cesaret edemesin. Çünkü Allah bu konuda senin ve dinin yardımcısıdır.
·        Senden başkalarının yaptığından daha çok ibadet ve taatte bulunmaya çalış ki ilmin meyveleri üzerinde görülsün.
·        Âlimleri bulunan bir yere vardığında orada sadece sen varmış havasına bürünme! Halkı etrafına toplayıp çekip çevirmeye kalkışma! Onların hocalarına dil uzatma! Lüzumsuz ve yersiz tartışmalara girme! Delilsiz, kaynaksız konuşma! Onlardan biriymiş gibi ol! Yoksa sana haset ederler.
·        Allah için, hep göründüğün gibi ol! Nasılsan öyle görün! Tartışma anında korkak olma! Yoksa bildiklerini karıştırırsın, dilin tutulur kalır.
·        Çok gülmekten sakın, çünkü o kalbi öldürür.
·        Ancak ağır başlı bir şekilde yürü! Hoppa ve kaypak olma!
·        İşlerinde aceleci olma!
·        Allah’ü Teâlâ’ bize, insanların mümin olanlarını sevmemizi, onlara karşı saygı beslememizi ve asla kırıcı olmamamızı, kalplerinde ne sakladıklarını bilemeyeceğimizi, hareketlerimizi buna göre ayarlamamızı emretmiştir.
·        İnsan, her şeye şifa veren tek varlığın Allah’ü Teâlâ’ olduğuna inanır; bununla beraber derdine deva olması için ilaç kullanır. Çünkü ilaç bir sebeptir. Şifasını verecek olan ise Allah’ü Teâlâ’dır.
·        Mümin, Allah’ü Teâlâ’nın kendisini devamlı denetlediğini bilir. Kimsenin bulunmadığı bir yerde veya herkesin yanında olsun, mutlaka Allah’ü Teâlâ’nın onu denetlediğine inanır. Krallar ve sözde büyük adamlar ise, ne gizli ve ne de açık bir yerde herhangi bir kişiyi denetleyemezler.
·        Mümin, Allah’ü Teâlâ’dan korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmaz. Şiddetli bir hastalığa yakalanır veya feci bir kaza veya belaya uğrarsa, gizli veya açık; “Ya Rabbi, bana bu belayı neden verdin?” diye şikâyetçi olmaz. Tersine hastalığa, belaya ve kazaya rağmen Allah’ü Teâlâ’yı anar ve şükreder.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis