Allah Kuluna Bir Nîmet Verirse...
Allah Kuluna Bir Nîmet Verirse...
İstanbul evliyasından “Fethi Ali Efendi”, bir sohbette;
- Kardeşlerim, Allah’ü Teâlâ bir kuluna bir nîmet
verdiyse, bu nîmeti o kulunun üstünde görmek ister, buyurdu.
- Nasıl yâni? Dediler.
- Mesela bir Müslümana zenginlik verdiyse, o kimse imkânı nispetinde güzel yemekler yemeli, güzel elbiseler giymeli, güzel yerlerde oturmalı, fakirleri de gözetmelidir. Amaaa...
- Aması ne efendim?
- Bununla beraber “ölüm”ü ve “âhiret”i bir an olsun unutmamalıdır.
İbadeti bilerek yapın!
Bir gün de;
- Şartlarını bilerek yapılan az ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir, buyurdu. Onun için her gün dînimizden bir şeyler öğrenmelidir.
Ve ekledi:
- Hadis-i şerifte; “İlim yolunda ölen kişi, kabre cahil girer, âlim olarak çıkar” buyuruldu.
- Nasıl yâni? Dediler.
- Yâni her gün, dinden bir şeyler öğrenen, mesela bir iki sayfa ilmihal okuyan kimse, ilim yolunda sayılır. Ölürse, “cahil” olarak kabre girse bile, kıyamette “âlim” olarak kalkar mezarından.
Hanımını üzmek
Bir gün de bâzı sevdikleri;
- Efendim, kendi hanımını üzmek de kul hakkına girer mi? diye sordular.
- Elbette, buyurdu. Hem de en büyük kul hakkına girer.
Ve ekledi:
- Ailesinin hak ve hukukuna riayet edemeyecek olan, evlenmesin.
- Niçin? Dediler.
- Çünkü evlenirse, kul hakkından kurtulamaz ahirette.
Şöyle devam etti:
- Çünkü kadın esir değildir, köle değildir, hizmetçi hiç değildir. Eski büyükler, hanımından su bile istemez, kalkıp kendileri içerlermiş.
- Öyle mii, neden?
- Kul hakkından korktukları için. Eshâb-ı kiram da böyle yaparlarmış.
- Nasıl?
- Deve üzerinde iken kırbaçları yere düşse, inip kendileri alır, başkasından istemezlermiş.
Abdullatif Uyan
- Nasıl yâni? Dediler.
- Mesela bir Müslümana zenginlik verdiyse, o kimse imkânı nispetinde güzel yemekler yemeli, güzel elbiseler giymeli, güzel yerlerde oturmalı, fakirleri de gözetmelidir. Amaaa...
- Aması ne efendim?
- Bununla beraber “ölüm”ü ve “âhiret”i bir an olsun unutmamalıdır.
İbadeti bilerek yapın!
Bir gün de;
- Şartlarını bilerek yapılan az ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir, buyurdu. Onun için her gün dînimizden bir şeyler öğrenmelidir.
Ve ekledi:
- Hadis-i şerifte; “İlim yolunda ölen kişi, kabre cahil girer, âlim olarak çıkar” buyuruldu.
- Nasıl yâni? Dediler.
- Yâni her gün, dinden bir şeyler öğrenen, mesela bir iki sayfa ilmihal okuyan kimse, ilim yolunda sayılır. Ölürse, “cahil” olarak kabre girse bile, kıyamette “âlim” olarak kalkar mezarından.
Hanımını üzmek
Bir gün de bâzı sevdikleri;
- Efendim, kendi hanımını üzmek de kul hakkına girer mi? diye sordular.
- Elbette, buyurdu. Hem de en büyük kul hakkına girer.
Ve ekledi:
- Ailesinin hak ve hukukuna riayet edemeyecek olan, evlenmesin.
- Niçin? Dediler.
- Çünkü evlenirse, kul hakkından kurtulamaz ahirette.
Şöyle devam etti:
- Çünkü kadın esir değildir, köle değildir, hizmetçi hiç değildir. Eski büyükler, hanımından su bile istemez, kalkıp kendileri içerlermiş.
- Öyle mii, neden?
- Kul hakkından korktukları için. Eshâb-ı kiram da böyle yaparlarmış.
- Nasıl?
- Deve üzerinde iken kırbaçları yere düşse, inip kendileri alır, başkasından istemezlermiş.
Abdullatif Uyan
Yorumlar
Yorum Gönder