İslâmiyet’te Siyaset Olur mu?
İslâmiyet’te
Siyaset Olur mu?
Bir
Müslüman siyaset yapacak olsa İslâm düşmanları tarafından “Dini
siyasete alet etmekle!” suçlanır. Bu şuna benzer bir Müslüman yemek
yerken bir İslâm düşmanı bunu görüyor.
İslâm
düşmanı dese; “Ey Müslüman sen o sofradan kalk! O yemekleri Gayri
Müslim, Yahudi, Hristiyan, ateist veya Müslüman görünen bir menfaatperest
yesin!”.
Bunu
direk söylerse herkes güler, kimse kabul etmez.
Bunu
diyemeyince diyor ki: “Dini siyasete alet etme!” Müslüman da
diyecek ki “Ey Kâfir, ey menfaatperest! Sen çekil ben Müslümanların
hakkını korumak için buradayım! Ben meydanı dinsiz birine bırakırsam kıyamet
günü bunun hesabını veremem!”
Dinsizler,
soysuzlar saf Müslümanlar’a; “Dini siyasete sokma! Oy vermeye gitme,
kâfir olursun!” diyorlar. İstiyorlar ki Müslüman siyasetten çekilsin,
meydan kendilerine kalsın, tek kale maç yapsınlar; Müslümanlar’ı
sömürebildikleri kadar sömürsünler, tarih sahnesinden silsinler.
Burada
şunu da belirtelim. Müslüman olup Müslüman halktan destek alarak siyaset yapan
devlet yönetimine giren, fakat midesi ve nefsinden başka hiçbir şey düşünmeyen
Müslümanlara faydası yerine kat kat zararı dokunanlar var. İşte onlar
istismarcıların ta kendisi. Allah’ü Teâlâ onların belâsını versin! Müslümanlar’ı
o tür nefsinden başka şeyi düşünülmeyenlerden korusun!
İslâmiyet
insanın doğumundan ölümüne kadar, her nefesine kısaca tüm dünyasına kurallar
koymuştur. İslâm âlimleri sadece tuvalete gitmenin en az 13 kuralı olduğunu
söylüyor. Tuvalete gitmenin bu kadar kuralı olur da devlet yönetiminin İslâmi
kuralları olmaz mı?
Müslüman
ne iş yaparsa yapsın her işin en iyisini, en güzelini Allah rızası için yapar.
Kendi nefsi için, yatım olsun, katım olsun diye bir şey yapmaz. Atacağı tüm
adımları Kur’an-ı Kerim, sünnet, kıyas ve icma dairesinde sadece ve sadece
Allah’ü Teâlâ’nın rızası için olmalıdır.
Müslümanlar’ın
başında Gayri Müslim, ateist veya İslâmiyet’i yaşamayan bir yönetici varsa onu
fitne çıkarmadan en kısa sürede değiştirmeleri farzdır. Değiştirmedikleri
takdirde o yöneticinin Müslümanlara verdiği zararlardan her Müslüman mes’ûldür.
İki
cihan güneşi sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem ve
güzide dört sahabesi hepsi devlet yöneticisidir. Birçok sahabe-i kiram
efendilerimiz valilik yapmıştır.
Dünyada
hayatı en çok didik didik edilen kişi peygamberimiz Hz. Muhammed Sallallahü
Aleyhi Vesellemdir. İslâm düşmanları hiçbir kusur bulamıyorlar. Sadece istismar
amaçlı birkaç iftira atıyorlar. Örnek verecek olursak çok evlenmesi gibi…
Efendimiz aleyhisselâmın tüm hanımları Müslüman hanımların aynı zamanda
öğretmeni idi. Efendimiz aleyhisselâmın öğrettiği bilgileri Müslüman hanımlara
öğretiyorlardı. Efendimiz aleyhisselâmın çok evlenmesinin sayısız hikmetleri
vardır.
Hz.
Ömer Radiyallahü Anh ve diğer büyük halifeler bugün dünya siyaset tarihinde
Hristiyan’ının, Yahudi’sinin onu tanıyan herkesin hatta ateistlerin bile örnek
aldığı bir siyasetçidir. Hz. Ömer Radiyallahü Anh dünya siyasi tarihinde adalet
timsalidir.
Bir
Müslümanın başındaki Müslüman yöneticiye itaat etmesi farzdır. Eğer itaat
etmese nikâhı bile bozulur. Sadece Müslüman yönetici Allah’ü Teâlâ’ya isyan
emrederse o emrine itaat edilmez.
Bir
Müslüman’ın Müslümanlara hizmet etmesi en büyük sevaptır. Bu da siyasetle olur.
Fakat Müslüman siyasetçi yalan söyleyemez, haram işleyemez, kimseye iftira
atamaz, olmayacak uçuk vaatlerde bulunamaz. Hep hakkın ve haklının yanında
olur. Kişisel ve aile menfaatleri için değil İslâm’a hizmet için siyaset yapar.
28
Şubat zulümlerini yaşadık. Binlerce Müslüman bayan irticacı diye işten atıldı.
Aç, açık kaldı. Birçoğu peruk takmak veya başını açmak zorunda kaldı. Namaz
kılanlar irticacı diye devlet memuru olamadı, olanlar memurluktan ve İslâm
düşmanlarının fabrikalarından atıldı.
Yeşil
Sermaye diyerek Müslüman işadamlarının şirketleri iflâs ettirildi, fabrikaları
kapattırıldı. Müslüman kızlar okullara alınmadı, okuma hakları ellerinden
alındı. Okula alınmayan bir başörtülü imam hatip öğrencisi dalgın giderken
kamyonun altında kaldı, bacağı kesildi. Pek çok üniversite öğrencisi ikna
odalarına alındı. Peki, Müslümanların gördüğü bu zulümlerin hesabını kim
verecek? Elbette o dinsizlere oyuyla, medyasıyla, parasıyla, her türlü desteği
verenler verecek.
Mit
başkanlığı yapan Prof. Mahir Kaynak başörtüsünün bir “siyasi simge” olduğunu
ve istismar edildiğini anlatan bir konferans veriyordu.
Ben
de dedim ki;
“Siyasi
simge siyasi simge tutturdunuz, gidiyorsunuz. Müslüman hanımların kalbine
derece mi koydunuz? Siyasi simge olduğunu nereden biliyorsunuz?” Hoca şok
olmuştu.
“Haklısınız
tabi!” dedi. “Kimsenin kalbine derece koymuyoruz. Ama onu istismar edenleri
biliyoruz.”
Özel
kolejlerde müfettişin geleceği zaman başörtülü kızları yemekhaneye veya bodruma
hapsediyorduk. İmam Hatip liselerini asker polis basarak kızların başları zorla
açtırıldı. İmam hatip liselerinin ortaokul bölümleri kapatıldı. İmam Hatip Lise
sayıları azaltıldı. Yeni İmam Hatip Lisesi açılmasına izin verilmedi. Devlet
yönetiminde ve özel fabrikalarda Müslüman avı başlatıldı. Yakında başörtüsü
yasağı sokağa uygulanacak, isteyen hanımlar sadece evlerinde başını örtebilecek
söylentileri yayıldı. Müslümanlar kan ağlıyordu. Ne günlerdi, o günler…
Yüce
Kur’an-ı Kerim buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasûlune
itaat edin ve sizin gibi Müslüman olan, kendilerine otorite emanet edilmiş
olanlara da itaat edin.” (Nisa: 4/59)
Müslüman
idareciye sebepsiz yere isyan edersek Allah’ın huzuruna tutunacağımız bir delil
bulamayız.
İslami
yönetimde birden fazla idareci ortaya çıkarsa ikincisinin başı bile
vurulabilir. Çünkü İslâm devletinin geleceği tehlikeye düşer. Terör ve anarşi
çıkar.
İslâmi
Yönetimle İlgili Bazı Ayeti Kerime Ve Hadis-İ Şerifler
Peygamber
efendimiz buyuruyor ki: (Habeşli siyah bir köle de olsa, âmirinize itaat edin!)
[Buhari]
İbni
Ömer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Bir
Müslümanın, günah işlemesi emredilmediği sürece, sevdiği veya sevmediği bütün
konularda devleti yöneten kimseye itaat etmesi şarttır. Bir günah işlemesi
emredildiği zaman ise kimseyi dinleyip itaat etmez.”
Yine
İbni Ömer radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Kim
bağlılık sözü verdiği devlet başkanına karşı sebepsiz yere itaatsizlik ederse,
kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın huzuruna, tutunacağı hiçbir delili
bulunmaksızın çıkar. Devlet başkanına bağlılık sözü vermeden ölen kimse,
Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur.”
Allah’a
ve onun emirlerine karşı gelmek söz konusu olduğu zaman hiçbir kula itaat
edilmez. Bu kişi anne baba ve idareci bile olsa (bkz. Ankebût: 29/8, Lokman:
31/15).
“Şu
hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir
karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta
kendileridir.” Mâide: 44
Pek
muhterem kardeşlerim İslâmiyet bizler için en büyük nimet ve en doğru dünya
nizamıdır. Biz İslâmiyet’e dünyada uyacağız. İslam düşmanları ve bazı gafiller
ve sapıklar “Din işleri ayrı dünya işleri ayrı, din siyasete alet
edilmez!” diyorlar. Dini camiye hapsediyorlar. İslâmiyet’te böyle bir
şey yok. Bizim peygamberimiz dinin de devletin de başkanıydı. Mescidi Nebevi
hem ibadet, hem devletin yönetim merkeziydi.
Allah’ü
Teâlâ hepimizi İslâmiyet’i doğru anlayanlardan eylesin! Hoşça kalın dostça
kalın Allah’ü Teâlâ’ya emanet olunuz efendim.
Yorumlar
Yorum Gönder