Kabağın Sahibi Razı Olmadı
Kabağın Sahibi Razı Olmadı
Osmanlı
zamanında bir derviş berbere gider, saçını kazıttırır. Tıraş biteceği sırada
içeriye iri yarı bir yeniçeri ağası girer. Berber koltuğundaki dervişin
kafasına bir şaplak patlatarak küçümseyen bir sesle:
-"Kalk
bakalım kabak, ben tıraş olacağım!" diye bağırır.
Zavallı
yarı cavlak derviş süklüm püklüm koltuktan kalkar. Bir köşede beklemeye başlar.
Bu arada yeniçeri ağası tıraşını olur. Koltuktan kalkar ve köşede oturan
dervişin başına tekrar bir şaplak patlatarak;
-"Şimdi
geç otur bakalım kabak, tıraşını olabilirsin!" diye alay eder.
Sonra
atına bineceği sırada; yukarıdan ürkerek kopup gelen at arabası ağaya hızla
çarpar. Yeniçeri ağası dengesini kaybedip yere düşer. Fakat ayağı üzengiye
takıldığı için ürken atı ağayı yerlerde sürükler.
Neden
sonra at tekrar koşarak gelir ve sürücüsü asılı olduğu halde berberin önünde
durur. İnsanlar yardım için dışarıya çıktığında iş işten geçmiş, yeniçeri
ağasının kafası paramparça olmuş, her tarafı kan içinde kalmıştır.
Korkunç
sahneye şahit olan berber; dervişin beddua ettiğini zannederek dervişe döner ve…
-"Biraz
fazla olmadı mı derviş?" diye sorar.
Derviş
bunun üzerine berbere:
-"Kabak
bundan razı ama kabağın sahibi razı olmadı" der.
Muhterem
kardeşim; sakın kibirlenme! Kibir en büyük günahtır. Kibir: Allah’ü Teâlâ’ya;
haşa ve haşa “Ya Rabbi sen büyüksen, ben de büyüğüm!” demektir. Kimseye
zulüm etme! Kimseyle alay etme! Kimsenin hakkını alma!
“Zalimin
zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var!”; gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım.
Hoşça
kalın dostça kalın, Allah’ü Teâlâ’ya emanet olun efendim!
Yorumlar
Yorum Gönder