Ayaklarının Ucuyla Eşine “Bay Bay!” Yapmak
Ayaklarının
Ucuyla Eşine “Bay Bay!” Yapmak
Öğretmenler odasında Resim öğretmeni
Ezgi Hanım anlattı.
– Bir hanımlar gününe gittik. Aysun isimli bayan komşumuz ne dese beğenirsiniz?
Diğer hanımlar meraklandı.
– Ne
dedi? Dediler.
– Şekerim
akşam saatlerinde çocuklar çizgi filme; eşim haberlere ve spora bakıyor. Saat dokuz,
dokuz buçuğa kadar televizyonu kimseye vermiyorlar. Ha! İyi ki internet çıktı,
o da olmasa sabaha kadar bana sıra gelmeyecek… Çocuklar ve eşim yatınca, TV
artık bana kalıyor. 10-11’e kadar dizilerime bakıyorum. Ondan sonra yarışmalar,
şu bu derken bir buçuk ikiye kadar sürüyor. Sonra yatıyorum.
Eşim
altı buçuk yedide işe gider. Zor da olsa bazen uyanırım. Sabahın köründe o’na
kim kahvaltı hazırlayacak? Uykudan başımı kaldıramıyorum. Ayaklarımın
ucuyla “Bay bay!” eder gönderirim. Simit, çay bir şeylerle
idare eder.
Diğer
hanım öğretmenler gülüştüler.
Sonra
çocukların okula gitmesi yok mu? İşte o beni çileden çıkarıyor. Anne açız
diye “Mız mız!” ötüyorlar. Onlara da beslenme veriyorum, para
veriyorum. Okulun kantininden bir şeyler alıp idare ediyorlar.
Veli
toplantısında öğretmen sabah kahvaltısının öneminden bahsetti de
bahsetti… “Sabah kahvaltısı sağlık ve başarı için çok önemliymiş”.
“Sabah kahvaltısını iyi yapmayan çocuklar başarısız oluyormuş.” “Miş
miş efendim de miş miş…” Bir sürü laf salatası… Kafamı şişirdi.
– Kendim 11’e doğru kalkarım. Güzel bir kahvaltı
hazırlarım. Bazen komşuları da çağırırım. Bazen de onlar beni çağırır. Gündüz
dizilerini de hiç kaçırmam. Günler zaten çok kısa… Sonra bir de bakarsın akşam
oluvermiş. Çocuklar okuldan, eşin işten gelir, Bir sürü yemek bulaşık şu, bu
işler… Bitmek bilmiyor şekerim! Bitmek bilmiyor! Zaman yetişmiyor ki bir rahat
nefes alasın!
Diğer
hanım öğretmenler gülüştüler. Birisi dedi ki;
– Amma
da keyf ehli bir hanımmış. Ben cumartesi pazar hariç o saate kadar hiç
uyuyamam. Mecbur erken kalkıp işe yetişmem lâzım. “Ah bir emekli olsam! ”…
Bu arada “Ah bir emekli olsam!” diye iç çekenler çoğaldı…
Düşünceli,
düşünceli duran; Bayan Türkçe öğretmeni Ayşe Hanım dedi ki;
– Her akşam erken yatar, her sabah erken kalkarım. Namazımı kılarım. Kahvaltıyı
hazırlarım. Kahvaltıyı ailece yaparız. Eşimi işe, çocuklarımı okula
gönderdikten sonra kendim de okuluma gelirim. Birçok hanım öğretmenler merak
ettiler…
– Senin eğlenceli dizilerin, heyecanlı yarışmaların yok mu?
– Ben kendimi dizilere, yarışmalara değil eşime ve çocuklarıma adadım! Diziler,
yarışmalar zamanımı çalmaktan başka ne işe yarıyor? Hiç bir zaman ailemin
geleceğini TV ile internetle karartmam! Hem hangi seviyeli bir film var ki…
Çoğu belden aşağı, yüz kızartan şeyler… Tüm konular; cinsellik, öldürme, çocuk
kaçırma, entrika… Bazen filmin bir seansında aynı çocuğu iki üç defa
kaçırıyorlar… Bu kadar seviyesizlik olmaz ki… Ancak vaktim
olduğunda, kaliteli program veya kaliteli filim varsa bakarım. Bizans
entrikası filmlerin bana zararından başka ne faydası var ki…
Hem dünyama, hem ahiretime zarar…
Dinleyenlerin
pek çoğunun ağzı açık kaldı. Ne diyeceklerini bilemediler. İki üç yaşlı
öğretmen;
– Helâl olsun! Bu zamanda böyleleri de var! Dediler.
– Muhterem kardeşler, eşimize, çocuklarımıza en büyük değeri
verelim. Onları aç göndermeyelim. Dış kapıya kadar peşinden gelip tatlı dil.
güler yüzle uğurlayalım. Akşam gelince yine tatlı dil güler yüzle karşılayıp
hal ve hatırını soralım. Eşimiz iş yerinde kim bilir hangi insanlarla
karşılaştı? Ne gibi stresler yaşadı? Bir stres de kendi evinde yaşatmayalım.
Evimiz stres yuvası değil huzur yuvası olsun!
Muhterem dostlar “Vakit nakittir!” diyorlar, vakit nakit
değil ömürdür. Ömür en büyük hazinedir, boşa geçirilmez. Kıymetli ömrümüzü
faydasız diziler, yarışmalar, konserler, maçlarla geçirmeyelim. Ailece kitap
okuyalım. Yararlı program ve diziler izleyelim. Çocuklarımızın okul derslerine
yardımcı olalım.
Unutmayalım onların geleceği kendi geleceğimizdir. Kur’an-ı
Kerim, tefsir, ehlisünnet âlimlerinin kitaplarını okuyalım. Eş, dost,
akrabaları ziyarete gidelim. Günlük yürüyüş yapalım. Tarihi mekânları, evliya
türbelerini, mezarlıkları, hastaneleri, darülaceze ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu Yurtlarını ziyaret edelim.
Hoşça kalın, dostça kalın, Allah’ü Teâlâ’ya emanet olunuz efendim!
Yaşar
AKKAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder