Kayıtlar

Emanetullah Mazharından Kelime-İ Tevhid Kasidesi

  Emanetullah Mazharından Kelime-İ Tevhid Kasidesi Kur'an-ı Kerim'de buyurdu Lâ ilâhe illallah Fa'lem ennehu Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Otuz üç yerinde cehri Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Âlemlerin bidayeti menşei Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Hazreti hamsin devvari Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah İman-ı kâmil: ilk nefesi Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Cennet-i âlâ anahtarı: Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Kalblerin ilk kapıcısı Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Kâinat kapısı Lâ iâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Mir'at-ı Muhammed nurundan Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Cemâlullah zatın bul Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Emaneti ile mazharı Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Kalu belâ tasdiki: Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Telkin-i esrarı mebde-i Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah Vefehtu fihmin ruhi Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah...

Kaside-i Tevhîd

  Kaside-i Tevhîd     Cennetin dedi ol Râsûlullâh, Semen-i lâ ilâhe illallâh!   Aslını saldı gülşen-i câne, Şecer-i lâ ilâhe illallâh!   Anın içün gıdâ-yı rûh oldu, Semer-i lâ ilâhe illallâh!   Hıfz ider cânı şerr-i şeytandan, Siper-i lâ ilâhe illallâh!   Masivâyı yutar neheng-âsâ, Ejder-i lâ ilâhe illallâh!   Küntü kenzi sana 'ayân eyler, Güher-i lâ ilâhe illallâh!   Getirir bahr-i vahdeti cûşa, Eser-i lâ ilâhe illallâh!   İki kat etdi pîr-i gerdûnu, Kemer-i lâ ilâhe illallâh!   İrgürür 'arşa câmi'-i 'aşkın, Minber-i lâ ilâhe illallâh!   İletir râhını cinâne senin, Rehber-i lâ ilâhe illallâh!   Kandırır teşne dilleri âhir, Kevser-i lâ ilâhe illallâh!   Vâsıl-ı râh-ı Hakk oldun ise, Mazhar-ı lâ ilâhe illallâh!   Sadef-i kalbe düşse incû olur, Matar-ı lâ ilâhe illallâh!   Cünd-i şeytânı târmâr eyler, 'Asker-i lâ ilâhe illall...

Durma Geri Hep İleri

  Durma Geri Hep İleri   Kılavuzun der ki sana; "Durma geri hep ileri!" İstiyorsan iyi yeri, Durma geri hep ileri!   İyileri sever Allah. Önderindir Rasulullah. Hakkı seven durmaz billah, Durma geri hep ileri!   Vatan sana emanettir. Onu sevmek fazilettir. Geri durmak ihanettir. Durma geri hep ileri!   Al bayrağın dalgalansın! Çalış milletin şahlansın! Geri duranlar utansın. Durma geri hep ileri!   Yaratanın kulusun sen. Boyun eğme düşmana sen! İyilikte öncü ol sen! Durma geri hep ileri!   Hangi yaşta olursan ol. Çiz kendine düzgün bir yol! Gelecek nesle ümit ol! Durma geri hep ileri!   Zamanı durduramazsın. Durmakla kazanamazsın. Çalış iyiler kazansın! Durma geri hep ileri!   Uyarıyor bak Rasul'ün; "Eşit ise iki günün, Zarardasın işte o gün." Durma geri hep ileri   Muhibbi Rasûl'üm en son, Herkesi bulacak bir son. İstiyorsan sen mutlu son, Durma ge...

Allah’ım!

Allah’ım! Bu memleketin ekmeğini yiyen, havasını soluyan fakat askerimizi polisimizi şehit eden, her şeyi kırıp yakıp döken teröristlere; Siyonist ve Haçlı güçlere destek veren iç ve dış hain ve gafillere; Allah Teâlâ lânet eylesin! Allah’ım birlik ve beraberliğimizi daim eyle! Vatanımızı böldürtme, düşmanları güldürtme! Âmîn!  

Eğlenmez

  Eğlenmez   Aldanma kardeşim fani dünyaya, Bu düzen dağılır, divan eğlenmez. Kaptırma gönlünü bu viraneye, Herkes gelip göçer, konan eğlenmez.   Düşme sakın, hilesine, ağına! Değer verme, bostanına bağına! Bakarsın kar yağmış umut dağına, Zerre kadar aklı olan eğlenmez.   Malın varsa, harca Hakkın yoluna! Faydan olsun sağın ile soluna! Bir gün yolun düşer berzah iline, Otağı kalkacak sultan eğlenmez.   Gâfil olma ecel gelir ansızın, Gafletle geçmesin gece gündüzün! Yükünü hafif et, yolun pek uzun, Yolcuları gider, kervan eğlenmez.   Hakka sarıl, gitme kötü yollara, Kıymet verilir mi geçmez pullara, Dünya bir zindandır, mümin kullara, Zindancılar gider, zindan eğlenmez.   Ömür tamam olur, defter dürülür, Mahşere gidilir, mizan kurulur, Hakkın dergâhına er geç durulur, Buyruğu tutulur, ferman eğlenmez.   Hüdai nerede, bunca peygamber? Hani Habibullah, Sıddık-ı Ekber? Adaleti meşhur...

En Nûr اَلنُّورُ

  En Nûr اَلنُّورُ   “Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru içinde ışık bulunan bir kandil yuvası gibidir. Kandil cam içindedir. Cam da sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Ne tam doğuda ne de tam batıda olan mübarek bir zeytin ağacının yağıyla tutuşturulur. Yağ neredeyse ateş değmeden bile tutuşup ışık verecek olan bir zeytin ağacından yakılan sanki bir inci yıldızı gibidir. Bu, nûr üstüne nûrdur. Allah dilediğini nûruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir" (Nûr Suresi 35. Ayet Meali) en-NÛR: Âlemleri, bütün kâinâtı nûrlandıran, aydınlatan, Nûr olan; istediği bütün simalara, zihinlere ve gönüllere Nûr, aydınlık ihsan eden, göklerin ve yerin Nûrudur.   Ey yerlerin ve göklerin Nûru olan Allah’ım! Ey sonsuz Nûr’un kaynağı, Ey bütün Nûrların Nûru olan Allah’ım! Sen Nûrsun! Ve biz Nûr’a talibiz Allah’ım! Gönlümüzü nûrlandır bizim ! Nûrlandır ki gönlümüzü, yüreğimizin en derin yerinde yalnız Seni bulalım ...

Bir Suçlu Varsa O da Benim!

Bir Suçlu Varsa O da Benim!   Bir zamanlar Mısır’da çok şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olmuş. Halk, gayb gözü açık olduğuna inanılan Mısırın evliyasından Zinnun-i Mısrî’ Kuddise Sirruh’un başına toplanmış. Demişler ki: “- Efendim, içimizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden rahmet gelmiyor ve yağmur yağmıyormuş. Lütfen onu bir tesbit etsen, bize versen de, biz onu Mısırdan kovsak, rahmete kavuşsak! Kıtlıktan kurtulsak.”   Bunun üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh: “- Öyle mi canlar!”, demiş, onları savdıktan sonra başını alıp Mısır’dan çıkıp gitmiş. Hayli zaman sonra yağmur gelmiş, Mısır’ın topraklarında bereket kaynamaya başlamış, halkın yüzü gülmüş, o ara Zinnûn da Mısır’a dönmüş. Bunu duyan halk Zinnûn Kuddise Sirruh’un başına toplanmış: “- Nerelere gittiniz efendim, sizi hayli zamandır arıyoruz, bulamıyoruz”, demeleri üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh cevap vermiş: “- Evladım, duydum ki içinizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden ülkenize yağmur gelmiyormuş. Ben de ...

Baykuş ile Hazreti Süleyman'ın Konuşması

Baykuş ile Hazreti Süleyman'ın Konuşması               Bir gün Süleyman Aleyhisselâm’ın huzuruna bir baykuş geldi. Hz. Süleyman Aleyhisselâm ile baykuş arasında şu konuşma geçti: “- Ey baykuş ben biliyorum ki arpa, buğday vb. hububat yemezsin, acaba neden?" "Ey Allah Teâlâ’nın nebisi, Âdem ile Havva o hububatı yedikleri için dünyaya sürüldüler. Ben de onun için yemem. "Baykuş değil sanki koskoca evliya mübarek. “- Ben biliyorum ki, sen su da içmiyorsun, neden acaba?" “- Ey Allah Teâlâ’nın peygamberi, Nuh Aleyhisselâm’ın kavmi suda boğuldu. Ben de suya tövbe ettim." “- Peki, niçin mamur yerlerde değil de harap yerlerde yaşarsın". “- Harap yerler Allah Teâlâ’nın mirasıdır, sahipsizdir. Ben insanların sahip olduğu binaya konmam". “- Harabelerde niçin ötersin?" “- Ey dünya nimetlerine aldananlar, bulunduğum harabeyi görüyor musunuz? Siz de bir gün bunun gibi harap olacaksınız, demek isterim". “- Peki, evleri...