Kayıtlar

En Nûr اَلنُّورُ

  En Nûr اَلنُّورُ   “Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru içinde ışık bulunan bir kandil yuvası gibidir. Kandil cam içindedir. Cam da sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Ne tam doğuda ne de tam batıda olan mübarek bir zeytin ağacının yağıyla tutuşturulur. Yağ neredeyse ateş değmeden bile tutuşup ışık verecek olan bir zeytin ağacından yakılan sanki bir inci yıldızı gibidir. Bu, nûr üstüne nûrdur. Allah dilediğini nûruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir" (Nûr Suresi 35. Ayet Meali) en-NÛR: Âlemleri, bütün kâinâtı nûrlandıran, aydınlatan, Nûr olan; istediği bütün simalara, zihinlere ve gönüllere Nûr, aydınlık ihsan eden, göklerin ve yerin Nûrudur.   Ey yerlerin ve göklerin Nûru olan Allah’ım! Ey sonsuz Nûr’un kaynağı, Ey bütün Nûrların Nûru olan Allah’ım! Sen Nûrsun! Ve biz Nûr’a talibiz Allah’ım! Gönlümüzü nûrlandır bizim ! Nûrlandır ki gönlümüzü, yüreğimizin en derin yerinde yalnız Seni bulalım ...

Bir Suçlu Varsa O da Benim!

Bir Suçlu Varsa O da Benim!   Bir zamanlar Mısır’da çok şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olmuş. Halk, gayb gözü açık olduğuna inanılan Mısırın evliyasından Zinnun-i Mısrî’ Kuddise Sirruh’un başına toplanmış. Demişler ki: “- Efendim, içimizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden rahmet gelmiyor ve yağmur yağmıyormuş. Lütfen onu bir tesbit etsen, bize versen de, biz onu Mısırdan kovsak, rahmete kavuşsak! Kıtlıktan kurtulsak.”   Bunun üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh: “- Öyle mi canlar!”, demiş, onları savdıktan sonra başını alıp Mısır’dan çıkıp gitmiş. Hayli zaman sonra yağmur gelmiş, Mısır’ın topraklarında bereket kaynamaya başlamış, halkın yüzü gülmüş, o ara Zinnûn da Mısır’a dönmüş. Bunu duyan halk Zinnûn Kuddise Sirruh’un başına toplanmış: “- Nerelere gittiniz efendim, sizi hayli zamandır arıyoruz, bulamıyoruz”, demeleri üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh cevap vermiş: “- Evladım, duydum ki içinizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden ülkenize yağmur gelmiyormuş. Ben de ...

Baykuş ile Hazreti Süleyman'ın Konuşması

Baykuş ile Hazreti Süleyman'ın Konuşması               Bir gün Süleyman Aleyhisselâm’ın huzuruna bir baykuş geldi. Hz. Süleyman Aleyhisselâm ile baykuş arasında şu konuşma geçti: “- Ey baykuş ben biliyorum ki arpa, buğday vb. hububat yemezsin, acaba neden?" "Ey Allah Teâlâ’nın nebisi, Âdem ile Havva o hububatı yedikleri için dünyaya sürüldüler. Ben de onun için yemem. "Baykuş değil sanki koskoca evliya mübarek. “- Ben biliyorum ki, sen su da içmiyorsun, neden acaba?" “- Ey Allah Teâlâ’nın peygamberi, Nuh Aleyhisselâm’ın kavmi suda boğuldu. Ben de suya tövbe ettim." “- Peki, niçin mamur yerlerde değil de harap yerlerde yaşarsın". “- Harap yerler Allah Teâlâ’nın mirasıdır, sahipsizdir. Ben insanların sahip olduğu binaya konmam". “- Harabelerde niçin ötersin?" “- Ey dünya nimetlerine aldananlar, bulunduğum harabeyi görüyor musunuz? Siz de bir gün bunun gibi harap olacaksınız, demek isterim". “- Peki, evleri...

Allah’ım! Müslümanlar Olarak Canımızı Al

Allah’ım! Müslümanlar Olarak Canımızı Al اَللَّهُمَّ تَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ، وَأَحْيِنَا مُسْلِمِينَ، وَأَلْحِقْنَا بِالصَّالِحِينَ غَيْرَ خَزَايَا، وَلَا مَفْتُونِينَ. Okunuşu: Allahümme teveffena Müslimîne ve ehyinâ müslimîne ve elhıknâ bissâlihîn gayra hazâyâ ve lâ meftûnîn. Anlamı: Allah’ım! Müslümanlar olarak canımızı al, Müslümanlar olarak dirilt, rezil olmadan ve fitneye uğramadan sâlih kullarının arasına dâhil eyle! (Hâkim, "De’avât", No:1898)

Mahşer

  Mahşer   Ne sana ne bana kalır bu dünya! Bir karış kefene sarılacağız… Zengin yok fakir yok mezar taşına; Bir vakit mutlaka yazılacağız…   O güzel bu çirkin farketmeyecek; Şu uzun bu kısa ölçülmeyecek; Bir daha geriye dönülmeyecek; Bir avuç toprağa karışacağız…   Sur ile mahşere dizileceğiz; Saç teli köprüden yürüyeceğiz; Karınca hakkını ödeyeceğiz; En hassas hesaba tutulacağız…   Ne mutlu haramsız ekmek yiyene; Fitnesiz yalansız ömür sürene; Haklının hakkını önce verene; Alınmış ahlara vahlanacağız…   Duygu Hacıosmanoğlu

Hak yol İslâm yazacağız

Hak Yol İslâm Yazacağız   Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslâm yazacağız. Kuşların göz bebeğine Hak yol İslâm yazacağız.   Yola, ağaca, pınara Esen yele, yağan kara Yağmur yüklü bulutlara Hak yol İslâm yazacağız.   Koç burcuna, yay burcuna Bebeklerin avucuna Minarelerin ucuna Hak yol İslâm yazacağız.   Bucak bucak, köşe köşe Kara taşa, kor-ateşe Yıldıza, aya, güneşe Hak yol İslâm yazacağız.   Askerlerin miğferine Kağnıların tekerine Buda´nın tunç heykeline Hak yol İslâm yazacağız.   Her kapının eşiğine Her sofranın kaşığına Balaların beşiğine Hak yol İslâm yazacağız.   Herkes duyacak, bilecek Saklanmaz gayrı bu gerçek Yaprak yaprak, çiçek çiçek Hak yol İslâm yazacağız.   (Abdürrahim Karakoç Rahmetullahi Aleyh)

Kur’an-ı Kerim Nasıl Yaşanır?

  Kur’an-ı Kerim Nasıl Yaşanır?   ·         Şeytanı ağlatıp uzaklaştıran amel nedir? ·          Kur’an-ı Kerim’i  anlama ve yaşamanın fazileti nedir? ·         Asr-ı Saadet döneminden Kur’an’ı yaşamakla ilgili örnekler... ·         Kur’an-ı Kerim’i yaşamakla ilgili hadisler ve hadislerin açıklaması...   1- İbn-i Ömer’den Radiyallahü Anh rivâyet edildiğine göre Peygamber şöyle buyurmuştur:   “Yalnız şu iki kişiye gıpta edilir:   Biri, Allah’ın kendisine Kur’an-ı Kerim verdiği kişidir. O kişi, Kur’an-ı Kerim ile gece gündüz meşgul olup onunla amel eder. Diğeri, Allah’ın kendisine mal verdiği kimsedir. O da gece gündüz bu malı infak eder.” (Müslim, Müsâfirîn, 266, 267. Ayrıca bkz. Buhârî, Temennî, 5; Tevhîd, 45)   2- Muâz el-Cühenî’den Radiyallahü Anh rivâyet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyh...