Kayıtlar

Eğer Hâlâ Kızıyorsan, Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.

  Eğer Hâlâ Kızıyorsan,  Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.   Şems-i Tebrîzî der ki…   ·         Eğer hâlâ kızıyorsan,   kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kırılıyorsan,   gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kınıyorsan,   af makamına ulaşmamışsın (öfke ve kin seni cayır cayır yakıyor) demektir. ·         Eğer hâlâ Allah için sevmiyor ve sevginde ayırım yapıyorsan, hâlâ vesveseye kapılıyor, içindeki sevginin yoğunlaşmasına engel oluyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ “BEN” demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hâlâ nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ musibetlere yana yana üzülüyorsan, gerçeği bilmiyorsun demektir. ·  ...

Bu da Geçer Ya Hu!

Resim
  Bu da Geçer Ya Hu!   Derviş’in biri çıktığı gezide bir köye uğrar. Köy halkına nerede kalabileceğini sorar. Köylüler ona köyün Şakir ve Haddad adında iki zengini olduğunu söylerler ve Şakir'in evini tarif ederler. Şakir Derviş’i evinde ağırlar, yedirir, içirir. Derviş gezisine devam etmek için evden ayrılırken Şakir'e "Bu kadar zengin olduğun için şükret!" der. Şakir ona "Bu da geçer ya hu!" der.   Derviş aklında bu cevapla yollara düşer. Birkaç yıl sonra aynı köye uğradığında Şakir'i ziyaret etmek ister. Fakat bir sel felaketinde Şakir'in tüm varlığı yok olmuştur. Şakir artık haddad'ın yanında hizmetçi olarak çalışmaktadır. Şakir Derviş’i yoksul evinde ağırlar bu sefer. Derviş ne kadar üzgün olduğunu anlatınca, Şakir ona "Bu da geçer ya hu!" der yine.   Derviş yine yollara düşer. aradan yıllar geçtikten sonra yine aynı köye Şakir'in yanına gider. Haddad ölmüş, kimsesi olmadığı için tüm varlığını Şakir'e bırakmıştır. Derviş ...

Ey Âdemoğlu! Ben Hastalandım Beni Ziyaret Etmedin!

  Ey Âdemoğlu! Ben Hastalandım Beni Ziyaret Etmedin!   Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur:   “- Ey âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin”.   Âdemoğlu: “- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim?” Der. Allah Teâlâ:   “- Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?”   “- Ey Âdemoğlu! Beni doyurmanı istedim, doyurmadın” buyurur. Âdemoğlu: “- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl doyurabilirdim?” Der. Allah Teâlâ: “- Falan kulum senden yiyecek istedi, vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini benim katımda mutlaka bulacağını bilmez misin?” “- Ey Âdemoğlu! Senden su istedim, vermedin” buyurur. Âdemoğlu: “- Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi iken ben sana nasıl su verebilirdim? Der. Allah Teâlâ: “- Falan kulum senden su...

Cennete Koşan Müslümanın 6 Özelliği

  Cennete Koşan Müslümanın 6 Özelliği   “Rab’binizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!” (Ali İmran Suresi 133. Ayet)   1-   Kur’an-ı Kerim’i Rablerinin Emaneti Bilirler Onu okurlar, okurlar… Anlamaya çalışırlar, anladıklarıyla amel edeler. Onunla doyarlar, onunla huzur bulurlar, onunla ölçer, onunla tartarlar.   2-   İhlâslıdırlar Yaptıklarını Allah için yaparlar. Kimin ne diyeceğine değil, Rablerinin ne hükmedeceğine önem verirler.   3-   Vakitleri Pek Değerlidir Saniyelerin bile hesabını yaparlar. Suyu ve ekmeği israf etmekten kaçındıkları gibi vakit israfından da kaçınırlar.   4-   Dengelidirler Dertleri dünya değildir, fakat onu salmazlar.   5-   Bir İş Becermeye Çalışırlar Önce haramlardan kaçınıp, farzları eksiksiz eda ederler. Sonra: İyi Kur’an-ı   Kerim okuyabiliyorsa daha iyi olmak için Kur’an-ı   Kerim ...

Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ Buyuruyor ki: Koşun!!!

Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ Buyuruyor ki: Koşun!!!   وَسَارِعُٓوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُۙ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ Rabbinizin mağfiretine ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun. (Âl-i İmrân 133)   سَابِقُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاء وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ Rabb'inizin bağışlamasını, Allah'a ve Resullerine inananlar için hazırlanmış, genişliği gökle yerin genişliği gibi olan Cennet'i kazanmak için yarışın. İşte bu, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Ve Allah, büyük lütuf sahibidir. (Hadid suresi 21) وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلّ۪يهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِۜ اَيْنَ مَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللّٰهُ جَم۪يعاًۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿١٤٨﴾ Herkesin y...

Üstün Bir İnsan Olmak İçin

  Üstün Bir İnsan Olmak İçin Kur’an-ı Kerim-ı Kerim Muhammed Aleyhisselâm’a indirildi; bütün peygamberlerin en üstünü oldu. Kur’an-ı Kerim-ı Kerim’i Ramazan ayında indirildi; ayların en üstünü oldu. Kur’an-ı Kerim-ı Kerim Ümmet-i Muhammed’e indirildi; ümmetlerin en üstünü oldu.  Bizler de Kur’an-ı Kerim-ı Kerim’i okur, ahlâkıyla ahlâklanır ve hayatımıza tatbik edersek en üstün insan oluruz.

Buyur Usta

  Buyur Usta   Oğlum, on üç-on dört anahtarı ver! Al usta! Oğlum, yat motorun altına! Nesi var bir bakıver! Olur usta! Oğlum, iyi sık cıvatayı! Sonra sahibi ne der? Sıkıyorum usta! Bileğim yettiğince! Yüreğim yettiğince! Sıkıyorum işte! Oğlum, terlemişsin! Akmasın terin motora, Motor pas yapar sonra! Olur, mu be usta, Ter pas yapar mı? Gözyaşı pas yapar mı? Oğlum ne diyorsun bak işine! Bakıyorum usta! Yalnız ellerim, Ellerim çatlamış be usta! Ellerim acı içinde… Yüreğim var ellerimde, Yüreğim yanıyor usta! Kan ter içinde… Hem usta, Sen hiç misket oynadın mı sokakta? Sen hiç okula gittin mi okula? Okul nasıl bir şey be usta? Öğretmen nasıl biri? Usta sahi, Orda da motor baktırırlar mı ki? Orda da söverler mi çocuklara be usta? Orda da döverler mi? Oğlum bak işine! Kızdırma beni. Olur usta. Ha usta, Senin anan da saçlarını okşar mıydı? Sana ağlar mıydı gecenin al yalazında? Sahi usta sen hiç ağladın mı bir sabah! Cansız düş...

Bu Vatan Böyle Kurtuldu

Bu Vatan Böyle Kurtuldu   Eski Bir İstanbul Hanımefendisi Anlatıyor… Yıl 1919. İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgali altındaydı. Liseyi yeni bitirmiştim . Güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar . Biri avukatmış. Gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum . Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizler hazırlıyordum . Ama çok geçmedi ki mahallede bir dedikodu yayıldı . Ayşe’nin nişanlısı avukat değilmiş, ipsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş) dediler. Alt üst oldum . Babam götürdü, uzaktan izledik, gerçekten de tabut taşıyordu… Yıkıldım. Nişanı atıp, ayrıldık . Aradan 5 yıl geçti. Evlenmiştim, Bir de çocuğum olmuştu 1924 yılıydı... Artık ülkemiz özgürdü . Bir gün Beyoğlu’nda rastladım ona. Oğlum yanımdaydı . Beni görünce titredi, ceketini düğmeledi . Saygı göstererek durdu önümde . “- Vaktiniz var...

Lıvâü'l-Hamd

  Lıvâü'l-Hamd   Hamd sancağı; kıyamet günü insanların altında toplanacakları sancak; Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'in sancağı. Kıyamet günü övgü ve şeref Hz Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem 'e ait olacağı için, onun ümmetini toplayacağı sancağın ismi "Hamd sancağı" diye isimlendirilmiştir.   "Gecenin bir kısmında da sana mahsus olmak üzere, onunla (Kur'an) gece namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni bir Makam-ı Mahmud'a gönderir" (el-Isrâ, 17/79). Bu ayeti kerimede geçen makam-ı mahmud, ahiret günü Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'e verilecek şefaat makamı olarak tefsir edilmiştir. Nitekim bir hadisi şerifte Hz. Peygamber makam-ı mahmudun ne olduğunu soran sahâbiye "o şefaattır" diye cevap vermiştir (Ahmed b. Hanbel, II, 444). Bu açıdan değerlendirildiğinde hamd sancağının, şefaatla alâkası ortaya çıkmaktadır. Ebû Saîd el-Hudrî Radiyallahü Anh, Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'in şöyle buyurduğu...

İnsâfa Gel İnsâfa

  İnsâfa Gel İnsâfa   Ey nefs yeter sehv ü zelel İnsâfa gel insâfa gel Terk eyleyip tûl-i emel İnsâfa gel insâfa gel   Bu âdet ü bid'at nedir Bu şöhret ü zînet nedir Bu kuru germiyyet nedir İnsâfa gel insâfa gel   Bir gün eser bâd-ı ecel Ten bâğına verir halel İhlâs ile eyle amel İnsâfa gel insâfa gel   İfsâdı ko ey nefs-i dûn Kad dalle kavmün müfsidûn Tâlibleri etme zebûn İnsâfa gel insâfa gel   Etme Hüdâyî'ye inâd Fermâna eyle inkiyâd Etmez misin Mevlâ'yı yâd İnsâfa gel insâfa gel   Aziz Mahmud Hüdayi (Kuddise Sirrûh)

Vatanını Seven Herkes, Ülkemiz Aleyhine Oynanan Oyunları Görmeli

  Vatanını Seven Herkes, Ülkemiz Aleyhine Oynanan Oyunları Görmeli   Dubai Masası ve Operasyon Merkezi Dubai Masasını bilmezseniz olanları anlayamazsınız. Dünya bir geçiş dönemi yaşıyor. Böyle zamanda devletleri lider ve otorite boşluğu yıkar. Türkiye'yi pasifize etmek için lider ve otorite boşluğu istiyorlar. Türkiye için Dubai'de geniş bir "MASA" kuruldu. Dikkat. Türkiye'ye yapılacak tüm operasyonlar ABD tarafından Dubai'de kurulan özel masa tarafından planlanıyor. Psikolojik harp merkezi. Masa direk olarak "CIA-MOSSAD" tarafından yönetiliyor. Türkiye'de şantaj veya   parayla satın alınan gazeteci, siyasetçi, hukukçu, medyacı, ekonomist dahil birçom kiş masaya dahil ediliyor. Para olukları sonuna kadar açık. Dubai'de CIA ve MOSSAD tarafından özel inşaa edilen "evlerde, otellerde" Türkiye'ye çekilen operasyonlarda katkısı olacak kişilerin kalması sağlanıyor. FETÖ, PKK'lı ve diğer kripto hainler burad...

Ölene Ya da Filistin Toprakları Özgürleşene Kadar Mescidi- Aksa'yı Koruyacağım

Resim
  Ölene Ya da Filistin Toprakları Özgürleşene Kadar Mescidi- Aksa'yı Koruyacağım   İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescidi- Aksa'nın gönüllü muhafızlarından Hatice Huveys, ölene ya da Filistin toprakları özgürleşene kadar Aksa'yı korumayı sürdüreceğini söyledi. İsrail saldırılarına karşı Mescd- Aksa'nın gönüllü muhafızları olarak bilinen "murabıtlar" dan Kur'an-ı Kerim öğretmeni Huveys (44), 2014'ten bu yana İsrail güçleri tarafından 28 kez gözaltına alındığını ancak sadece bir kere üzüntüden ağladığını aktardı. Mescidi- Aksa'da gönüllü olarak beklemelerinin kendisini, aile fertlerini İsrail yetkililerinin kovuşturma ve tacizine maruz bıraktığını aktaran Huveys, yaklaşık 4 yıl önce Mescdi- Aksa ile bağlantısından dolayı gözaltına alınmasına rağmen İsrail cezaevinde kaldığı birkaç gün boyunca başörtüsü ve pardösüsünü çıkartmak zorunda kaldığını aktardı.

Kızları Manevî Olarak Gömüyorlar

  Kızları Manevî Olarak Gömüyorlar   Cahiliyye dönemi yani Efendiler Efendisi'nin Sallallahü Aleyhi Vesellem Peygamberliği bildirilmeden önce en çirkin olan iş kız çocuklarını diri diri gömmekti... Ama şu azmış olan asır da eğer ki kız ve erkek çocuklarına HARAM gözetmeksizin anne baba magazin, gece hayatı çeşitliliği, diziler de ve sinemada sınır tanımadan destek vererek ve buna “Sanat İçin Soyunabilir” veya kız: “Ben sanat için soyunurum!” diyerek kendince meşru bahane ve yol üretmeye çalışıyorsa... Virüsten ibret almadan anne kapalı ama kızı açık saçık giyerek, ulu orta, çarşı-pazar geziyorsa... Kızlar ve daracık giyinen erkekler de dâhil özgürlük veya moda diyerek aslın da haram rüzgârına kapılmış savruluyorsa... Yaz geldi diye kızlar ve erkekler vücutlarını teşhir ediyorsa... Unutulmasın ki Büyük evliyaullahlar şöyle derler: “Ahirette en fazla azap gençlikte yapılan günahlardan dolayıdır...” Örneğin, açıp Bediüzzaman hazretlerinin Eskişehir Cezaevinin ka...