İhlasla Yapılan Bir Amel
İhlasla Yapılan Bir Amel Hakk’ın; “İlle de çok kazanın!” diye bir emri yoktur. Cenâb-ı Hak, helâl ve meşrû yoldan kazanıp imkân nisbetinde infakta bulunmamızı istemektedir. Hayır-hasenâtın ecrinin de, onların miktarına değil, infak edilişindeki fedakârlık seviyesine bağlı olduğunu bildirmektedir. Nefis ve şeytan, kalbî zaafları bulunan kimi insanları da, sûret-i haktan görünerek aldatır: “Sen çok kazanmalısın ki çokça hayır-hasenat yapabilesin.” telkininde bulunur. O da nefsine hoş gelen bu fikri, dînî bir sâikle benimsiyormuş gibi, kendince birtakım gerekçeler üretir: “Ben çok kazanıp daha çok hayır-hasenat yapacağım.” der. “Zor durumdaki Müslümanlara infâk etmek için çok kazanmam lâzım.” der. “Görmüyor musunuz yeryüzündeki Müslümanların perişan hâlini? Biz de Müslümanları sömürenler gibi kazanıp güçlü olmalıyız ki onlarla baş edebilelim…” der. Sonra da; “Ne yapalım, piyasanın şartları böyle…” diyerek şer’î ölçülerden tâvizler vermeye başlar; fâize, karaborsacılığa,...