Kayıtlar

Tevbenin Şartları

Tevbenin Şartları Yapılan her günah için tevbe etmek farzdır! Ölüm her an gelebilir. Onun için tevbeyi geciktirmeden acele yapmak gerekir. 1) Yapacağı veya içinde bulunduğu günahı hemen terk etmek, 2) İşlediği günahtan dolayı pişmanlık duymak, 3) Bir daha günah işlememeye kesin karar vermek. 4) Kime karşı suç işlediyse veya hakkını aldıysa kendisini affettirmesi, haklarını iade ederek helâllik alması gerekir. Şayet bu dört şarttan biri yerine getirilmezse kulun tevbesi kabul olmaz.

Münafık ne demektir?

Münafık ne demektir? عن بُرَيْدَةَ رَضِيَ اللَّه عنهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: «لا تَقُولُوا للْمُنَافِقِ سَيِّدٌ، فَإِنَّهُ إِنْ يكُ سَيِّداً، فَقَدْ أَسْخَطْتُمْ رَبَّكُمْ عزَّ وَجَلَّ» رواه أبو داود بإِسنادٍ صحيحٍ. Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Münafıka, ‘efendi’ demeyiniz. Eğer onu efendi sayacak olursanız, Azîz ve Celîl olan Rabbinizin kızgınlığını çekmiş olursunuz.” Müslüman olmadığı halde, müslümanları aldatmak için müslüman görünen kimselere münafık denir. Münafıklığın bazı alametleri vardır. Bu alametlerin biri bir kimsede bulunsa, o kimseye münafık denmez, onda münafıklık alametleri var denir. Mesela yalan söylemek münafıklık alametidir. Bir kimse, yalan söylese münafık olmaz. Münafıkların işlediği bir işi işlemiş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Münafığın üç alameti vardır: Yalan söyler, sözünde durmaz ve emanete hıyanet eder.) [Buhari] Birine...

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’dan Nasihatlar

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’dan Nasihatlar ·         Hz. Ömer Radiyallahü Anh Buyuruyorlar ki, On Şey Olmadıkça On Şey Islah Edilemez: 1-     Şüphelerden kaçınmadıkça, akıl ıslahı kabul etmez. 2-     İlim olmadıkça, fazilet olmaz. 3-     Korku olmadıkça, feyiz olmaz. 4-     Adalet olmadıkça, sultanlık olmaz. 5-     Edeb olmadıkça, haseb [iyilik, salih amel, şeref] olmaz. 6-     Emniyet olmadıkça, huzur olmaz. 7-     Çalışma olmadıkça, zenginlik olmaz. 8- Kanaat olmadıkça, zenginlik olmaz. 9- Tevazu olmadıkça, yücelik olmaz. 10- Tevfik olmadıkça, cihad olmaz. ·         Sırrını saklarsan ona hâkim olursun. Saklamazsan, o sana hâkim olur. ·         İnsanların en akıllıları, insanların hareketlerini takdir edenlerdir. ·      ...

Bişr-i Hafi Rahmetullahi Aleyh Hazretleri

Bişr-i Hafi Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Nefeslerin buhar olup savrulduğu ilik donduran bir kış günü... Gün doğalı çok olmuştur ama genç adam yeni yeni doğrulur. Gözlerinde bir ağırlık vardır, şakakları zonklar. Hep öyle olur, eğlence ile geçen gecenin sabahı mahmurluk basar ve kulakları uğuldar. Karnı tok, sırtı pektir ama huzursuzdur. O sıra kapı çalınır. Hizmetçi koşup açar. Soğuk hava içeri girer köşeleri dolanır. Kapıdaki adam kadife yumuşaklığında bir sesle sorar ama duvarlar yankı yapar: -Bu ev kimin? -Merv reislerinden Haris Abdurrahman’ın. -Kendileri yoklar mı? -Yok ama oğlu var. -Bişr mi? -Evet. -Peki o hür müdür, kul mudur? -Elbette hürdür. -Hür olduğu belli, çünkü kul gibi yaşamıyor. -Anlayamadım? -Sen bu kadarını söyle, o anlar. Bişr fırlar ama meçhul ihtiyar yok olmuştur. Acaba adı menkıbelerde geçen Hızır aleyhisselam o mudur? Genç adam tutulur kalır. Bir an oyun ve eğlence ile geçen gecelerinden iğrenir. Kendin...

Bişri Hafi Rahmetullahi Aleyh’den Nasihatler

Bişri Hafi Rahmetullahi Aleyh’den Nasihatler Bişr-i Hafi Rahmetullahi Aleyh Buyurdular ki… Bişr-i Hafî Rahmetullahi Aleyh; Merv’de doğdu. (D. 769/ Ö. 227/841) Ahmet b. Hanbel Rahmetullahi Aleyh, Fudayl b. lyad Rahmetullahi Aleyh, Süfyan-ı Sevr’i Rahmetullahi Aleyh, İmam-ı Malik Rahmetullahi Aleyh gibi zatlarla görüştü, onlardan ders aldı. Emir ve sultanların hediyelerini kabul etmezdi. Bağdat’ta medfundur. ·         İki şeyden kaçın: “Çok yemekten ve çok konuşmaktan!” ·         Dünyada aziz olmak isteyen diline sahip olsun. Şahitlik yapmasın, imam olmasın, ziyafetlere katılmasın. ·         İnsanlar arasında tanınmak isteyen ahiretin tadını alamaz. ·         Şöhreti seven Allah’tan korkmaz. ·         Övülmekten hoşlanmak ahmaklıktır. ·         Kötü insanlarl...

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Nil Nehrine Mektubu

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Nil Nehrine Mektubu Hz. Ömer Radiyallahü Anh halife iken, Amr bin As Radiyallahü Anh'ı, Mısır'ın fethi için vazifelendirmiş, Mısır feth olunduktan sonra da onu Mısır'a vali tâyin etmişti. Bir gün Mısır halkı valinin huzuruna çıkarak şöyle dediler: — Ya Amr, Nil Nehrinin bir âdeti vardır, o adet yerine getirilmezse nehrin suyu çoğalmaz, kesilir... Halk da açlık sıkıntısı ile karşı karşıya kalır, dediler. Amr bin As Hazretleri: — O âdeti nedir? Diye sordu. Onlar: — Biz her sene bir fakiri altın ve paralarla kandırır, çocuğunu Nil nehrine atarız, ondan sonra nehrin suyu çoğalır, halk da ondan istifade ederek kazanç sağlar, dediler. Amr bin As Hazretleri, bu cahiliyetten kalma bir adettir diyerek buna müsaade etmedi ve Halife Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a meseleyi anlatan bir mektup yazdı. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh, valiye yazdığı cevabî mektupta: — Kabul etmemekle çok iyi etmişsin. Sana gönderdiğim mektupla bir ...

Şaşı İnsan Ve Peygamberlere İman

Şaşı İnsan Ve Peygamberlere İman Hoca Muslihiddin Efendi, talebe okutuyordu. Talebelerinden birisi şaşı gözlü idi; yani biri iki görürdü. Hoca Efendi talebelerine bir misâl anlatmak için dolabın içine bir şişe koymuştu. Şaşı olan talebeye: — Zeynel Efendi dolapta bir şişe var, onu bana ver! Dedi. Zeynel Efendi: — Hocam burada iki tane şişe var hangisini vereyim? Dedi. Hoca Muslihiddin: — Hayır! Orada iki değil bir şişe var! Dediyse de talebe biri iki görüyor ve dolapta iki şişe olduğunu ısrarla iddia ediyordu. Hoca Muslihiddin Efendi: — Mademki iki şişe var, birisini kır da öbürünü bana getir, dedi. Talebe şişenin birini kırınca ötekisinin de yok olduğunu gördü. Muslihiddin Efendi talebelerine: — Görüyorsunuz değil mi? İşte Peygamberlerin birine inanıp birine inanmayan, bu şaşı arkadaşınız gibidir. Hâlbuki Peygamberlerin tamamı bir sayılır, yani birine inanmak diğerine de inanmayı icabettirir. İsa Peygamber ne demişse, Musa Aleyhisselâm Peygamber de onu söylem...

Hatem-İ Tai'den Daha cömert

Hatem-İ Tai'den Daha cömert cömertliği meşhur Hatem-i Taî'ye: — Senden daha cömert bir kimse var mı acaba? Diye sordular. O: — “Evet! var”, dedi ve başından geçen bir hâdiseyi şöyle anlattı: Bir gün bir seferim zamanında bir gence misafir olmuştum. Genç, fakir bir kimse olmasına rağmen bana bir koyun kesip hazırlattı, önüme koyunun böbreği geldiğinde: “Ben koyunun böbreklerini çok severdim” dedim. Bir ara ev sahibi genç ortalıktan kayboldu. Biraz sonra baktım ki varı yoğu olan yedi koyunun yedisini de kesmiş böbreklerini hazırlamış, önüme getirdi. Ben şaşkınlık içerisinde kalmıştım. Çünkü biliyordum ki, genç fakir bir kimse idi. “Niçin benim için, varın yoğun olan yedi koyunu kestin. Ben sana böyle yap demedim. Sadece koyun böbreğini sevdiğimi söyledim” dediğimde; bana şu karşılığı verdi: “Bana Tanrı misafiri gelmiş, hiç onun sevdiği bir şeyi ikram etmemem olur mu?” dedi. Gencin bu misafirperverliğine hayran kalmıştım, gözlerim yaşardı... Diye anlattı....