Pirinç Tanesi
Pirinç Tanesi Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli, pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyor. Çocukluk iste, ‘aman babaanne dedim. Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. 'Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun,' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün mü?' İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?' Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim. Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu. On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e git...