Kayıtlar

Biliyor Musun Sen Kimsin?

Biliyor Musun Sen Kimsin?   SEN, “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırsınız. Çünkü Allah’a inanıyorsunuz.” (Âl-i İmrân Suresi, 110) Fermanının sahibisin!   SEN, “Alemlere rahmet olarak gönderilen” ve dehşetli mahşer günü herkesin “Nefsi! Nefsi!” diye çırpınacağı bir zamanda, secdelere kapanıp; “Ümmetimi isterim Ya Rab! Ümmetimi bağışlamadıkça kalkmam!” diye feryat edecek olan Habib-i Kibriya Sallallahü Aleyhi Vessellem’in ümmetisin!   SEN, Rasulûllah’ın ashabına; “Orduya yardım ediniz!” dediği zaman, bütün servetini alıp getiren ve Peygamberin: “Çocuklarına ne bıraktın?” sorusuna; “Allah’ı ve Rasûlünü bıraktım, Ya Rasûllullah!” cevabını veren Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh’ın yolundasın!   SEN, Devlet reisi olduğu halde, içi su dolu bir tulumu sırtına yüklenerek halk içinde dolaşan ve oğlunun; “Babacığım, niçin böyle yapıyorsun?” sorusuna; “Oğlum! Nefsimi biraz beğenir gibi o...

Evlerden Uzak Olsun

Evlerden Uzak Olsun   Dağ gibi saman olsa, bir kibritlik ömrü var Gecenin saltanatı, güneş doğunca batar Bin yalanı, bir doğru kör kuyulara atar Akıllardan, kalplerden, evlerden uzak olsun Kur’an ilmini oku şeytana tuzak olsun…   Pek muhteşem sanatlı şu insan yüzüne bak Şu mucize esere burnuna, gözüne bak “Kendisi olmuş” diyen ahmağın sözüne bak Akıllardan, kalplerden, evlerden uzak olsun Kur’an ilmini oku şeytana tuzak olsun…   Göze göre çizilmiş hilal gibi kaşında İntizamla dizilmiş otuz iki dişinde Tesadüf var diyenler kirli oyun peşinde Akıllardan, kalplerden, evlerden uzak olsun Kur’an ilmini oku şeytana tuzak olsun…   Tohum, sperm mucize, çekirdek büyük şifre Esmayı, tecellîyi okuyan düşmez küfre Çürüsün fikirleri, kıymet verme kafire Akıllardan, kalplerden, evlerden uzak olsun Kur’an ilmini oku şeytana tuzak olsun…   Üzüm kuru toprakta, hurma çölde yetişir Bunlar yoktan yaratan yüce Rabbin işidir Hak...

Uyan!

Uyan!   Baksana kim boynu bükük ağlayan? Hakk-ı hayâtın senin ey Müslüman! Kurtar o bîçâreyi Allâh için, Artık ölüm uykularından uyan!   Bunca zamandır uyudun, kanmadın; Çekmediğin kalmadı, uslanmadın. Çiğnediler yurdunu baştan başa, Sen yine bir kerre kımıldanmadın!   Ninni değil dinlediğin velvele... Kükreyerek akmada müstakbele, Bir ebedî sel ki zamandır adı; Haydi katıl sen de o coşkun sele.   Karşı durulmaz, cereyan sîne-çâk... Varsa duranlar olur elbet helâk. Dalgaların anlamadan seyrini, Göz göre girdâba nedir inhimâk?   Dehşet-i mâzîyi getir yâdına; Kimse yetişmez yarın imdâdına. Merhametin yok diyelim nefsine; Merhamet etmez misin evlâdına?   “Ben onu dünyâya getirdim...” diye, Kalkışacaksın demek öldürmeye! Sevk ediyormuş meğer insanları, Hakk-ı übüvvet de bu cânîliğe!   Doğru mudur ye’s ile olmak tebâh? Yok mu gelip gayrete bir intibâh? Beklediğin subh-i Kıyâmet midir? Gün...

Şifayı Veren Allah Teâlâ

Şifayı Veren Allah Teâlâ   Perhizle yasamaktan bıkmıştı, azıcık ihmal etse ülseri kendini hatırlatıyordu. Doktorlar: "Ameliyat!" diyorlardı ama hani para? Bu devirde cılız emekli maaşından artırmak mümkün müydü? Varı yoğu dededen kalma arsada ki hissesiydi. Başkasına satamazdı. Kendi alamazdı. Hem yeğenleri bu arsada araba ney yıkıyor fıkırdıyorlardı. Ama bir gün hayırsızlar kapıyı çalıp el öptüler. Bu arsayı bize sat dediler. “- Tamam alın.” “- Ne istiyorsun?” “- Ameliyat parası verin tamam. Ve öyle oldu. Yeğenleri bir şeyler imzalatıp parayı önüne koydular. Sıra ameliyat için gün almaya gelmişti. Sahi ağrıları biter miydi? Bundan böyle istediğini yiyebilir miydi?” Boş arsada çocuklar neşe içinde oyun oynuyorlardı. Bir tanesi hariç... Bir çocuk, kenarda oturmuş mahzun mahzun diğer çocukları seyrediyordu. İhtiyar, yanına oturup sordu: "- Ne o, seni aralarına almıyorlar mı yoksa?" “- Hayır, alıyorlar amca... Alıyorlar da... Ben oynayamıyorum...”...

Can Yakıp, Kalp Kırma! Ey İnsanoğlu!

Resim
Can Yakıp, Kalp Kırma! Ey İnsanoğlu! Can yakıp, kalp kırma, ey insanoğlu! Senin de gül benzin solacak bir gün... Her canlının kalbi Allah'a bağlı, Herkes ettiğini bulacak bir gün...   Görmüyo'n mu, gökte parlayan günü? Hangi güç soldurur onun rengini? Allah şahit etmiş sana bu canı, Amel defterlerin dolacak bir gün...   Garib'im ölmeden kendini tanı! Unutma o Hakk'ı atma vicdanı! Alır toprak bir gün; verdiği canı, Ruh Allah'a teslim olacak bir gün...   Neşet Ertaş Rahmetullahi Aleyh - Kırşehir

Merhum Süleyman Nazif’ten Nükteli Cevaplar

Merhum Süleyman Nazif’ten Nükteli Cevaplar   Enver Paşa Devlet-i Âli Osmânî’yi Batırdı               Süleyman Nazif, Malta sürgünleri arasında bulunan Enver Paşanın babasına takılır:             “- Böyle olmaz. Gel amca sana bir İngiliz kızı alalım.”             “- Nerden icabetti şimdi?”             “- Türk kadından doğma oğlun koskoca Devlet-i Âli Osmânî’yi batırdı, İngiliz kadından doğan da İngiltere’yi batırsın da kurtulalım.”             “- Ben hayatta harama bakmadım.”             “- Keşke helâle de bakmasaydın!”             İngilizler İnsan Etini Başkasına Yedirmez ...

İsrail Türk 'Gazap'ıyla Yüzleşecek

İsrail Türk 'Gazap'ıyla Yüzleşecek   Bir yıl önce, soykırımla öldürülen çocukların günlük istatistiğini tutuyorduk. Bu yıl açlıkla öldürülen çocukların günlük istatistiğini tutuyoruz.   İnsan tarihinin en korkunç örneklerini sessizce, çaresizce, öfkesizce izlemeye mahkûm edildik.   Bu bir akıl tutulması değil. Bu bir “insan tutulması”dır! Bu; yarının dünyasında yaşanacakların, korkunç örneklerin normalleştirilmesidir.   HZ. ADEM’DEN BU YANA, BÜYÜK SAPKINLIKLARDAN BİRİ DAHA YAŞANIYOR. GAZZE İLE BİTMEZ, İNANIN! İşte bu yüzden feryat ediyoruz. Gazze’deki barbarlık dünyaya yayılıp arşa yükseldi. Ama meselemizin sadece Gazze olduğunu sananlar, büyük yanlışa düştüklerini çok geçmeden anlayacak ve derin bir hayal kırıklığı yaşayacak.   Yarın elindeki nükleer silahı bile kullanacağı apaçık olun bir “devlet”e, bir topluma bu kadar tahammül, İran’dan Kızıldeniz’e, Anadolu’dan Basra Körfezi’ne bütün coğrafyayı ateşe atmak, bütün coğrafyanın yarınını...