Kayıtlar

Rahibi Susturan Soru

Rahibi Susturan Soru…               Bayazid Bestami Kuddise Sirrûh Hazretleri kırk beş kez haccetmiş ve her gün bir hatme okumuş mübarek kişilerin safında yer alan kadri yüce bir zattır. Bir gün Arafat tepesinde oturuyordu. Nefsi ona şöyle fısıldadı: “- Bayazid! Senin benzerin var mıdır? Kırk beş defa haccettin ve binlerce defa hatmetme bahtiyarlığına eriştin!”. Bu ses onu üzdü, nefsin hala onu kendine doğru sürüklemek istediğini ve enaniyete doğru ittiğini anladı. Derhal toparlandı ve orada bulunan mahşeri kalabalığa dedi ki: “- Kim benim kırk beş defa yapmış olduğum haccı bir ekmeğe satın alır?” Bir adam: “- Ben alırım!” dedi ve ekmeği uzattı Bayazid Bestami Kuddise Sirrûh Hazretleri aldığı ekmeği orada bulunan bir köpeğin önüne attı. Ve sonra işini bitirip yol hazırlığı yaparak Rum diyarına doğru yüzünü çevirdi. Günlerce yol aldıktan sonra bir rahip ile karşılaştı. Rahip terbiyeli bir adama benziyordu. ...

Helâl Haram Gözetiyor mu?

Helâl Haram Gözetiyor mu? Hazret-i Ömer Radiyallahu Anh da şöyle der: “– Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız!” – Konuştuğunda doğru söylüyor mu? – Kendisine bir şey emânet edildiği zaman emânete riâyet ediyor mu? – Dünya ile meşgul olurken helâl-haram gözetiyor mu, ona bakınız!” (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326)

Sen Onu Tanımıyorsun!

Sen Onu Tanımıyorsun! Bir kişi Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh’ın yanında başka birini medhediyordu. Hz. Ömer Radiyallahü Anh ona: “–Medhettiğin kişiyle hiç yolculuk yaptın mı?” diye sordu. O: “–Hayır.” dedi.   “–Alışveriş gibi ictimâî bir muâmelen oldu mu?” “–Hayır!”   “–Peki, sabah-akşam ona komşu oldun mu?” “–Hayır.” Bu cevaplar üzerine Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh şöyle dedi:   “–Kendisinden başka ilâh olmayan Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki sen onu tanımıyorsun!”

Aldanma Gönül

Aldanma Gönül Yalan söz moda oldu, şimdi bozuldu mertlik, Modaya uymak için, yolundan sapma gönül, Döner isen sözünden, buna denir namertlik, Söz verince bir yere, her yere bakma gönül! İşler iyi giderse, benim sayemde demek, Hata olduğu zaman, başkasına yüklemek, Kul hakkına girmektir, bu günahı bilmemek, İşlerinde kendini, hatasız sanma gönül! Hesaba çek kendini, gör halini şu anda Herkesle iyi geçin, sıkıntı var her yanda, Suçsuz insan arama, az bulunur cihanda, Fitne fesat zamanı kimseye kızma gönül! İman saklandı kaldı, küfr sel gibi akıyor, Edep nerede kaldı, nefs azdıkça azıyor, Alametlerin hepsi, ilmihalde yazıyor, Sen nasihatlere uy, sakın aldanma gönül! Aldanma deli gönül, dünyanın elemine, Dileğim var elbette, büyükler keremine, Gitmeyi arzularım, hakikat âlemine Durma sanal âlemde, geride kalma gönül! Mahmut Sağırlı

Ordunun Duâsı

Ordunun Duâsı Yılmam ölümden, yaradan, askerim; Orduma, “gâzî” dedi Peygamberim. Bir dileğim var, ölürüm isterim: Yurduma tek düşman ayak basmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Türk eriyiz, silsilemiz kahraman... Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman. Putları Allah tanıyanlar, aman, Mescidimin boynuna çan asmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Millet için etti mi ordum sefer, Kükremiş aslan kesilir her nefer, Döktüğü kandan göğe vursun zafer, Toprağa bir damlası boş akmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber! Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin? Dinle minâremde öten gür sesin! Gel, bana yâr ol ki cihan titresin, Kimse dönüp süngüme yan bakmasın. Âmin! desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâ...

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız?

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız? Allâh Teâlâ:   Mahşer günü   '- Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?' diye sorar.   'Bir gün veya bir günden de az kaldık. Sayanlara sor!' derler. "Gerçekten çok az kaldınız. Keşke bilseniz!' buyurur." - Bu ayet kimlerle ilgilidir, açıklar mısınız? Değerli kardeşimiz, Muminun suresinin 112-116. ayetlerinde geçen bu diyalog, Allah ile cehennemdekiler / veya sura üflenmekle kabirden kalkan cehennemlikler arasında gerçekleşir. Allah veya cehennemliklere der ki: “Size kalsa, dünyada kaç yıl kaldınız?” Onlar, azabın verdiği dehşetin sersemliğinden ötürü; “Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Siz, doğrusu pek az kaldınız. Çünkü siz dünyayı ebedi bir mutluluk diyarı sanıyordunuz ve ahiretin olmadığına inanıyordunuz. Şimdi ise, asıl ebedi hayatın...

Soruyu Usturuplu Sorabilmek

Soruyu Usturuplu Sorabilmek İki arkadaş hararetle tartışıyormuş: Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş. Sonuç alamayınca Papa`ya sormaya karar vermişler. Papa’nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış. İzin alamayanın sorduğu soru: - Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim? - Oğlum, İncil okunurken Tanrı ile ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez. İzin alanın sorduğu soru ise: - Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor ama sigara içiyorum diye İncil'i elime alamıyorum, sizce okuyabilir miyim? - Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin. Kıssadan hisse: 1) Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur. 2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.

Sevgi Var Oldukça...

Sevgi Var Oldukça... Yaşlı kadın, usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu: "-Oğlum, sofra hazır, çorbanı koydum; haydi gel de soğutmadan ye!" Salonun en kuytu yerine geçti, yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini görünce: "-Baba anneciğim, gel beraber yiyelim!" dedi. Yaşlı kadın manidar bir şekilde iç çektikten sonra: "-Evin erkeği gelmeden akşam sofrasına oturulmaz. Hele babanız gelsin, beraberce yeriz inşallah!" dedi. Evin gelini: "-Aman anneciğim, eskidenmiş onlar! Şimdi acıkan yemek sofrasına oturur, o da gelince yer." dedi. Yaşlı kadın: "-Kızım, nasıl insanların bir edebi, hayâsı, iffeti varsa, evlerin de iffeti ve edebi vardır." Torunu dayanamayarak alaycı bir tavırla söze karıştı: "-Yaa babaanne, neymiş bu evlerin iffeti... Anlat bakalım, merak ettim!" dedi. Yaşlı kadın söze başladı: "-Biz küçükke...

Salavatı Fatih

Salavatı Fatih اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَــيِّــدِنَا مُحَمَّدِ ۨالْفَاتِحِ لِمَا اُغْلِقَ، وَالْخَاتِمِ لِمَا سَبَقَ، نَاصِرِ الْحَقِّ بِالْحَـقِّ، الهَادِي اِلٰى صِرَاطِكَ الْمُسْتَقِيمِ، وَعَلَى آلِهِ . وَاَصْحَابِهِ حَقَّ قَدْرِهِ وَمِقْدَارِهِ الْعَظِيمِ Okunuşu: Allahümme Salli ve Sellim ve Bârik Alâ Seyyidinâ Muhammedinil Fâtihi limâ Uğlika vel Hâtimi li mâ Sebeka   Nâsırıl Hakkı bîl Hakkı Vel Hâdî ilâ Sıratıkel Müstekıymi ve Alâ Alihi Ve Ashâbihi Hakka Kadrihi ve Mikdârihil Aziym. Anlamı: Allah’ım! Kapalılıkları açan, geçmişe son veren, hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadr ü kıymetince salat eyle selam eyle ve O’nu mübarek kıl!

Biz Bugün Allah İçin Ne Yaptık?

Biz Bugün Allah İçin Ne Yaptık? Bir zamanlar bir adam yaşarmış. Bu adam bir olay neticesinde hayatını kaybeder ve karşısında sorgu sual meleklerini görür... “Seni, demişler bugünden sınava tutalım ilk olarak kolay bir soru soralım...” Adam sevinmiş ve hemen kabul etmiş... Melekler sormuş: “Bugün Allah için ne yaptın?” Adam soruyu gülüp tebessüm ederek başlamış anlatmaya: “Bugün tüm namazlarımı kıldım, ayrıca nafile namazlarda kıldım, ramazan ayı olduğu için orucumu tuttum ve Allah’a dua ettim!” der... Bu sefer melek tebessümle başlamış konuşmaya: “Sen beş vakit namazı görevin olduğu için kıldın, Fazladan kıldığını ise cehennem korkusundan kıldın, orucunu cennetteki rahatlık için tuttun, duayı da isteklerin olduğu için ettin...” Melek tekrar sormuş: “Bugün Allah için ne yaptın?” Adam yarı yıkılmış halde; “Bugün sadakamı ve zekâtımı verdim, helâlim olmayanı almadım hatta bakmadım bile…” demiş Melek aşık olunası bir tebessümle başlamış konuşmay...