Müceddid-i Elf-i Sânî
Müceddid-i Elf-i Sânî Aşkın bağında açan güllere, bülbül olan, İslâmın hasret ile, beklediği kahramân, Ma’şûkunun aşkından yanıp yanıp kül olan, Ağlasa yeri vardır, seni görmiyen zemân! İlmîle, irfânîle, sâhib olan (sıla) ya, İki temel bilgiyi, vasleden bir araya, Dalıp ucsuz bucaksız, o mu’azzam deryâya, Ve bu zikr deryâsından en büyük payı alan! Kimi sâhile gider ve bu bana yeter der; Kimi uzakdan görür, mest olur, başı döner; Kimi yalnız seyreder, kimi bir katre içer; Bir sensin, bu deryâdan, içip içip de kanan! Kur’ândan, hadîslerden sonra, gelir eserin, Rûhlara şifâ olan, o mubârek sözlerin, Baş kumandanısın sen, velîlerin, erlerin! Ve (müceddid-i elf-i sânî) adını alan! Bize seni duyuran, fıtraten dostun olan, Ve cihânda bir tekdir, senin izinde kalan, (seyyid abdülhakîm) o, senin aşkınla yanan, Hurmetine nasîb et, bize şefâ’atından! Eserinle cihânı, yeniden tenvîr eden, Sihirli bir k...