Kayıtlar

İmanımızı Güçlendirmenin Yolların Nelerdir?

İmanımızı Güçlendirmenin Yolların Nelerdir?               İman bir nurdur, Allah Teâlâ’nın bir lütfudur. Fakat iman aynı zamanda bir ilimdir, öğrenilmesi gereken bir hakikattir. İmanımızın güçlenmesinin iki yolu vardır: Birisi ve en birincisi: Kitap ve sünnet çizgisinde Ehl-i sünnetin akidesini öğrenmek ve çağımızın bir gereği olarak bunu tahkik süzgecinden geçirmektir.   İkincisi: Salih amel yaparak, günahlardan sakınarak kalbini tasfiye etmek, nefsini tezkiye etmek suretiyle manevî alanda terakki etmektir. Ancak bu asrın gidişatı bu ikinci yolu oldukça zorlaştırmıştır. Bu sebeple tahkiki iman dersini veren eserleri okumak son derece önemlidir. Bu çağın özelliğinin bir gereği olarak, dini ilimlerin yanında fen bilimlerinin de okunması zorunlu hale gelmiştir. Çünkü, "kalbin nuru dinî ilimler olduğu gibi, aklın ziyası da fen bilimleridir." Bu ikisini birlikte ders veren en önemli eserlerden birinin Risa...

Gelen Ağam, Giden Paşam

Gelen Ağam, Giden Paşam   Kimi gider, kimi gelir, “Gelen ağam, giden paşam!” Devir artık böyle devir… “Gelen ağam, giden paşam!”   Aklım başımda bu sefer, Gelen gelir, giden gider… Görev yapılmazmış… Boş ver, “Gelen ağam, giden paşam!”   İsterse yan gelip yatsın, İster birine bin katsın, İster alsın, ister satsın, “Gelen ağam, giden paşam!”   Sen çalıştın elde ne var, Başına mart karı yağar, Bir başım her yere sığar, “Gelen ağam, giden paşam!”   Orda kurulur mahkeme, Rüşvet işlemez hâkime, Aman ha! Sen bari deme, “Gelen ağam, giden paşam!”   Halil Manuş

Musibetlerin Geliş Sebebi Ve Sabretmenin Sevabı

Musibetlerin Geliş Sebebi Ve Sabretmenin Sevabı   Allah Celle Celâlüh, musibetleri insanların işledikleri günahları yüzünden bir ceza olarak verdiği gibi; onların günahlarını bağışlamak, manevi derecelerini yükseltmek ve insanın ameli ile ulaşamayacağı mertebeye ulaştırmak için de verir. Allah’ın ilmi, merhamet ve affı pek yücedir. O Celle Celâlüh, abes fiil işlemez. İnsana düşen görev O’ndan gelene razı olmak, başına her gelen musibette bir hikmet ve nimetin bulunabileceğini düşünüp sabretmek, başına gelen musibetin yerine daha hayırlısını vermesi için O’na dua ve niyaz etmek, bela ve musibetlerden kurtulmak için maddi ve manevi tedbirlere sarılmak, halini ıslah etmek ve hatalarından vazgeçmek olmalıdır. İnsan sadaka ve dua ile musibetlerden korunmaya çalışmalıdır. Ancak şunu bilmeliyiz ki, musibetleri kaldıracak olan yalnız Allah’tır. İnsanlar dindarlığı derecesinde musibetlere maruz kalırlar. Mükafatın büyüklüğü, belanın büyüklüğü nispetinde olur. Peygamber Sallallahü ...

Var Deme!

Var Deme!   Bir göz Hakk'ı görmezse Ona sakın yâr deme Sana ibret vermezse Benim gözüm var deme Görenedir görene Köre nedir köre ne?   Kulak Hakk'ı duymazsa Kulağım duyar deme Duyduğuna uymazsa Kulaklarım var deme Duyanadır duyana Sağır nice uyana?   Dil Hakk'ı zikretmezse Fitne olur âdeme Her nefes şükr etmezse Sakın dilim var deme Diyenedir diyene Dil gerek bilmeyene   Bir el Hakk'a ermezse Her işe yarar deme Hakkı hakka vermezse Ona elim var deme Tutanadır tutana El gerektir tutuna   Ayak Hakk'a yetmezse Adımım uyar deme Mescide de gitmezse Ayaklarım var deme . Gidenedir gidene Ayak gerek bedene   Bir can Hakk'ı bulmazsa Sen ona yaşar deme Hakk'da fânî olmazsa Benim cânım var deme Cân gerek ki cân ola Cân içre cânân bula   AŞKÎ Hakk’ı bulmadan Her yanım arar deme Hakk ile hakk olmadan Benim aşkım var deme Bulanadır bulana Kul yolunda buluna   Z...

Kara Yer

Kara Yer   Gözüm yummuş gaflet ile giderken; Dediler ki tebdil görmüş kara yer… Dünya varlığını hayâl ederken; İkitaş bir mezar örmüş kara yer…   Sanma bu dünyanın bir vefası var; Aldatır oynatır eder ihtiyar; Ağayla hizmetkâr yanyana yatar; Ne asıl ne nesil sormuş kara yer…   Reyhani farkı ne az ile çoğun; İkisi bir olur var ile yoğun; Ecel bir tarladır insanlar tohum; Hergün evlek evlek sürmüş kara yer…   (Âşık Yaşar REYHANİ Rahmetullahi Aleyh)

Musibet Karşısında Müminin Tavrı

Musibet Karşısında Müminin Tavrı   Dünya bir imtihan yurdudur. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Sabredenleri müjdele.” (Bakara, 155) “Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153) Musibet anı, bir müminin Allah’a yakınlaşması, teslimiyeti ve sadakatini göstermesi için bir fırsattır. Tasavvuf büyükleri bu hâli “kulun iç yolculuğu” olarak anlatır.   1. Musibet Anında Sabır: Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki: “Gerçek sabır, musibetin ilk anda gösterilendir.” (Buhârî) İmam Gazali Rahmetullahi Aleyh der ki: “Musibet, Allah’ın kuluna kendisini hatırlatmasıdır.” Sufî, sabrı bir ağırlık değil; Allah’a yaklaşmanın kapısı bilir.   2. Tevekkül—Sonucu Allah’a Bırakmak: Cenâb-ı Hak: “Kim Allah’a tevekkül ederse, O ona yeter.” (Talâk, 3) İbn Atâullah İskenderî Rahmetullahi Aleyh şöyle der: “Tevekkül, sebepleri terk etmek değil; kalbi sebeplerden arındırmaktır.” Sufî, çalışır, gayret eder ama kalbinde yalnızca ...

Ey Yolcular! Ey Yolcular…

Ey Yolcular! Ey Yolcular…   Ey Yolcular! Ey Yolcular… Yol Muhammed’in yoludur. Her bahçenin gülü kokmaz, Gül Muhammed’in gülüdür…   Nerde anan nerde baban? Aynı yere sende varan, Cehennemden çekip alan, El Muhammed’in elidir…   Bir gün olur sende yalan, Malın mülkün olur talan, Doğru yolu tarif eden, Dil Muhammed’in dilidir…   Bağla nefsin olsun kölen, Böylelikle kalbin silen, Medine şehrine giden, Yol Muhammed’in yoludur…