Çok Kullanılan Arapça Cümleler 3
Çok
Kullanılan Arapça Cümleler 3
| 
اتفقنا | 
Anlaştık! | 
| 
اتفقنا
  إذاً  | 
O zaman anlaştık! | 
| 
شغلة
  فاضية - مو مهم | 
Boş ver! | 
| 
ماعم
  صدقك | 
Sana inanmıyorum! | 
| 
لوحدك | 
Tek başına! | 
| 
لا
  تقلق  | 
Merak etme! | 
| 
آسف | 
Özür dilerim! | 
| 
اعذرني
  - آسف! | 
Affedersin! | 
| 
للأسف | 
Maalesef! | 
| 
اعذرني
  على التأخير. | 
Geç kaldığım için özür dilerim. | 
| 
لَيْسَ
  الأَمْرُ كَذَلِكَ  | 
Bu iş böyle değil/Bu iş böyle
  olmaz! | 
| 
لَيْسَتْ
  هَذِهِ غِلْطَتِي  | 
Bu benim hatam değil. | 
| 
هَذَا
  كَلاَم رَائِع | 
Bu mükemmel bir söz… | 
| 
أَنَا
  مُتَأَكِّدٌ مِنْ ذَلِكْ  | 
Ben bundan eminim. | 
| 
لَقَدْ
  رَأَيْتُكَ مِنْ قَبْلِ | 
Sen daha evvel görmüş gibiyim. | 
| 
أَنْتَ
  عَلَى الحَقِّ  | 
Sen haklısın. Senin söylediğin
  doğrudur. | 
| 
أُرِيدُ
  أَنْ أَرَاكَ | 
Seni görmek istiyorum. | 
| 
هَذا
  لاَ يَلْزَمُنِي | 
Bu bana lazım değil. | 
| 
عَلَى
  الرَّغْمِ مِنْكَ... | 
Sana rağmen... | 
| 
لَيْسَ
  الآنَ! | 
Şimdi değil! | 
| 
عَلَى
  مَا أَظُنُّ  | 
Zannedersem. Zannıma göre. | 
| 
مَاذَا
  قُلْتَ؟ أَعِدْ مَا قُلْتَهُ مَرَّةً أُخْرَى | 
Ne söyledin? Söylediğini tekrar
  eder et. | 
| 
إِقْتَرَحْتُ
  عَلَيْكَ رَأْيَتِي  | 
Görüşümü sana önerdim. | 
| 
دَعْ
  الأَمْرُ لِي  | 
Bu işi bana bırak. | 
| 
سَأَبْقَى
  مُتَشَكِّرًا لَكَ مَا حُيِّيْتُ | 
Hayatta kaldığım sürece sana
  müteşekkir kalacağım. | 
| 
مَا
  العَمَلُ يَا تَرَى! | 
Ne yapabilirim acaba! | 
| 
أَنْتَ
  رَجُلٌ طَيِّبٌ | 
Sen, hoş bir adamsın. | 
| 
فَكِّرْ
  مَرَّةً أُخْرَى! | 
Bir kez daha düşün! | 
| 
مَتَى
  تَمَّ هَذَا يَا أَحْمَدُ؟ | 
Ahmet, bu ne zaman bitti? | 
| 
اتركه
  يَتَكَلَّمْ | 
Bırak konuşsun. | 
| 
دَعْنَا
  مِنْ هَذَا  | 
Bunu bırakalım. | 
| 
كَيْفَمَا
  إِتَّفَقَ | 
Nasıl denk gelirse... | 
| 
لاَ
  دَاعِىَ لِلنَّزَاعِ  | 
Tartışmaya gerek yok | 
| 
هَذَا
  وَاضِحٌ كَا النَّهَارِ | 
Bu, gündüz gibi açıktır. Durum
  gündüz gibi ortada... | 
| 
لاَ
  أَفْهَمْ مَاتقول | 
Ne dediğini anlamıyorum. | 
| 
لاَ
  تُبَالِغْ!  | 
Abartma | 
| 
وَا
  أَسَفَاهْ!  | 
Vah ne yazık! | 
| 
لَيْسَ
  ذَلِكَ فِي يَدِي  | 
Bu benim elimde değil. | 
| 
ليكن
  كما قولت | 
Dediğin gibi olsun, kardeşim. | 
| 
لاَ
  تُؤَاخِذِينِي يَا أَخِي | 
Kusura bakma, kardeşim. | 
| 
أَنْتَ
  مَا يَعْنِيكَ!  | 
Seni ilgilendirmez! Sana ne! | 
| 
فَأَنَا
  عَلَى إِسْتِعْدَادٍ | 
Ben hazırım! | 
| 
كَمَا
  تُحِبُّ | 
Sen nasıl istersen... | 
| 
أنت
  رجل طيب | 
İyi bir adamsın ama! | 
| 
هناك
  أخبار طيبة وأخرى سيئة | 
Hem iyi hem kötü haberim var! | 
| 
فقط كوني
  نفسك انت... طيب ؟ | 
Kendin olman yeter, tamam mı? | 
| 
شئ
  طيب حقا أن أراك. شئ طيب حقا- ما الذي كنت تنوين فعله ؟ | 
Seni görmek güzeldi. Gerçekten
  güzeldi. Neler yapıyordun peki? | 
| 
رائحة
  القهوة طيبة | 
Kahve güzel kokuyor! | 
| 
التغيير
  طيب | 
Değişim iyidir! | 
| 
سررت
  بك  | 
Memnun oldum! | 
| 
ربنا
  يعطيك طول العمر  | 
Allah sana uzun ömür versin! | 
| 
ما
  اسمك  | 
Adın ne? | 
| 
اسمي
  ياسر ما اسمك أنت  | 
Adım Yasir senin adın ne? | 
| 
من أي
  بلد أنت  | 
Nerelisiniz! | 
| 
اسمي
  ياسر انا فلسطيني  | 
Benim adım Yasir, Filistinliyim! | 
| 
شكرا
  لك  | 
Teşekkür ederim! | 
| 
لا
  شيء  | 
Bir şey değil! | 
| 
أنا
  أتعلم التركية  | 
Ben Türkçe öğreniyorum! | 
| 
تحدثنا
   | 
Konuştuk! | 
| 
نعم
  أعرف القليل من التركية والفرنسية والانجليزية  | 
Evet, biraz Türkçe Fransızca ve
  İngilizce Biliyorum! | 
| 
لغتي
  العربية  | 
Arapça dili konuşuyorum! | 
| 
ممنون
  للقاءك  | 
Tanıştığımıza memnun oldum! | 
| 
تاريخ
  ميلادي  | 
Doğum tarihimiz! | 
| 
كم
  تاريخ ميلادك  | 
Doğum tarihiniz kaç? | 
| 
تاريخ
  ميلادي ألف
  وتسعمائة وثلاثة وسبعين | 
Doğum tarihimiz bin dokuz yüz
  yetmiş üç. | 
| 
عمري ثمانية
  وثلاثين سنة | 
Ben otuz sekiz yaşındayım! | 
| 
كتبت
  لك رسالة أمس  | 
Dün size bir mektup yazdım! | 
| 
عملي  | 
Benim işim! | 
| 
أنا
  أعْمَلُ في مصْنَع مَعَ صَديقي  | 
Ben arkadaşımla beraber
  fabrikada çalışıyorum. | 
| 
كَمْ
  يوْماً تَعْمَلُ؟ | 
Kaç gün çalışıyorsun? | 
| 
أنا
  أعْمَلُ سِتَّة أيَّامٍ في الأُسْبُوع  | 
Ben haftanın 6 günü
  çalışıyorum. | 
| 
كَمْ
  سَاعَةِ تَعْمَلُ في يَوْمِ؟  | 
Günde kaç saat çalışıyorsun? | 
| 
أعْمَلُ
  ثَمَانِي سَاعَاتٍ في اليَوْمِ  | 
Günde sekiz saat çalışıyorum. | 
| 
لم
  افهم معنى هذه الجملة  | 
Bu cümlenin manası
  anlamıyorum! | 
| 
اليوم
  انا مريض  | 
Ben bugün hastayım! | 
| 
انت
  لست مريضا  | 
Sen hasta değilsin? | 
| 
انا
  لست مريضا  | 
Ben hasta değilim? | 
| 
لا
  افهم ما تقول  | 
Ne dediğini anlamıyorum! | 
| 
لا
  اعرف  | 
Bilmiyorum! | 
| 
دولة
  الاحتلال الصهيوني  | 
Siyonist işgal devleti! | 
| 
الجو
  جميل اليوم سوف اذهب للحديقة  | 
Bugün hava güzeldir bahçeye
  gideceğim! | 
| 
كنت
  بالأمس متعب لذلك لم اقرأ دروسي  | 
Dün çok yorgundum derslerimi! Okumadım! | 
| 
شرب
  ياسر الحليب  | 
Yasir sütü içti! | 
| 
انا
  قرات هذه الكتب  | 
Ben bu kitaplar okudum! | 
| 
ماذا
  تقول؟  | 
Ne söylüyorsun? | 
| 
ماذا
  تعمل  | 
Ne iş yaparsınız! | 
| 
انتظر
   | 
Bekleyin! | 
| 
بارك
  الله فيك  | 
Allah razı olsun! | 
| 
صديقي
   | 
Arkadaşım! | 
| 
بالنجاح
   | 
Başarılar! | 
| 
سأبقي
  متشكر لك ما حييت  | 
Hayatta kaldığım sürece sana
  müteşekkir kalacağım! | 
| 
انت
  رجل طيب  | 
Sen, hoş bir adamsın | 
| 
ليس
  الان  | 
Şimdi değil! | 
| 
صلى
  الله على سيدنا محمد  | 
Hz. Muhammed sallalahu aleyhi
  vesellem! | 
| 
ياسر
  لم يأتي للمدرسة اليوم  | 
Yasir bugün okula gelmedi! | 
| 
هل
  رأيتم قلمي الأحمر  | 
Kırmızı kalemimi gördünüz! | 
| 
انقطعت
  الكهربا  | 
Elektrik kesilir! | 
| 
أنا
  حزين جدا  | 
Ben çok üzgün! | 
| 
فلندعو
   | 
Dua edelim! | 
| 
هل
  انتم مستعدون  | 
Hazır mısınız? | 
| 
يساعد
  ياسر اخاه الصغير  | 
Yasir küçük kardeşine yardım
  ediyor! | 
| 
جئنا
  الى هنا مساءً  | 
Akşam buraya geldik! | 
| 
ياسر
  نزل من السيارة  | 
Yasir arabadan indi! | 
| 
دخلنا
  البيت  | 
Evden girdik! | 
| 
نظرنا
  من النافذة  | 
Pencereden baktık! | 
| 
أمس
  أخذ ياسر النقود من أحمد في البنك  | 
Dün Yasir parayı Ahmet’ten
  bankada oldu! | 
| 
ذهب
  الطفل الكبير  | 
Büyük çocuk gitti! | 
| 
ذهبت
  من المنزل الى المدرسة  | 
Evden okula gitti! | 
| 
لَيْسَ
  الأَمْرُ كَذَلِكَ  | 
Bu iş böyle değil/Bu iş böyle
  olmaz! | 
| 
هَذَا
  كَلاَم رَائِع | 
Bu mükemmel bir söz... | 
| 
هَلْ
  هَذَا كَلاَم يُقْبِلُهُ عَاقِلْ | 
Bu akıllı bir kimsenin kabul
  edeceği bir söz değildir. | 
| 
أَنْتَ
  عَلَى الحَقِّ  | 
Sen haklısın. Senin söylediğin
  doğrudur. | 
| 
عَلَى
  الرَّغْمِ مِنْكَ... | 
Sana rağmen... | 
| 
عَلَى
  مَا أَظُنُّ  | 
Zannedersem. Zannıma göre. | 
| 
لَيْسَ
  الأَمْرُ كَمَا تَتَصَوَّرْ | 
Durum, iş tasavvur edildiği
  gibi değil. | 
| 
مَاذَا
  قُلْتَ؟  | 
Ne söyledin?  | 
| 
أَعِدْ
  مَا قُلْتَهُ مَرَّةً أُخْرَى | 
Söylediğini tekrar eder et. | 
| 
دَعْ
  الأَمْرُ لِي  | 
Bu işi bana bırak. | 
| 
مَا
  العَمَلُ يَا تَرَى! | 
Ne yapabilirim acaba! | 
| 
أَنْتَ
  رَجُلٌ طَيِّبٌ | 
Sen, hoş bir adamsın. | 
| 
مَتَى
  تَمَّ هَذَا يَا أَحْمَدُ؟ | 
Ahmet, bu ne zaman bitti? | 
| 
دَعْنَا
  مِنْ هَذَا  | 
Bunu bırakalım. | 
| 
لاَ
  دَاعِىَ لِلنَّزَاعِ  | 
Tartışmaya gerek yok! | 
| 
لاَ
  أَفْهَمْ مَا تَقُولُ | 
Ne dediğini anlamıyorum. | 
| 
وَا
  أَسَفَاهْ!  | 
Vah ne yazık! | 
| 
هُوَ
  مَا تَقُولُ يَا أَخِي | 
Dediğin gibi olsun, kardeşim. | 
| 
أَنْتَ
  مَا يَعْنِيكَ!  | 
Seni ilgilendirmez! / Sana ne! | 
| 
سَلَّمْتُ
  عَلَى رَجُلٍ مَشْهُورٌ  | 
Meşhur bir adama selâm verdim! | 
Comments
Post a Comment